Faciadan 1 yıl sonra!

Abone Ol

Bundan tam 1 yıl önce bugün...

Saatler 12:15'i gösterdiğinde yaşandı bu büyük acı...

Kömür karası bir acının yaşandığı saatti 12:15...

Ermenek'te bulunan maden ocaklarının birinde 28 Ekim 2014 tarihinde, kömür madeninde su baskını sonucu 18 işçinin mahsur kalarak hayatını kaybettiği olayın üzerinden tam 1 yıl geçti. Bu kaza altı ay içinde bir Türk madeninde ikinci büyük kazaydı. Bir önceki Soma faciası 13 Mayıs 2014'te gerçekleşmişti.

Gündemimizin çok hızlı değişmesi nedeniyle acılarımızı da çabuk çabuk unutuveriyoruz. Tabi acı olayın üzerinden geçen 1 yıl içerisinde yaşanan o kadar çok acı var ki, yürek neye yanacağını şaşırıyor.

Elbette ki, acının merkezinde olanlar bu acıyı asla unutmadı. Hiçbir zaman da unutmayacak.

O madenin altında kiminin kocası, kiminin babası, kiminin evladı kaldı...

Unutmak mümkün mü?

Acının merkezinde olanlar unutmaz elbet de, acıyı uzaktan yaşayanlara da biz hatırlatalım yaşananları.

Madende eski kullanılmayan kömür ocağında biriken suyun baskını ile yaşanan göçük, saat 12:15'te sabah vardiyasına giren işçilerin çalıştığı sırada yaşandı. Maden ocağında olay esnasında 26 işçi vardı. 8'i kurtulmayı başarmıştı. Olaydan yaklaşık 3 saat sonra madendeki su seviyesi 50 metreyi bulmuş ve içeride mahsur kalan 18 işçi için umutlar daha yolun başındayken tükenmişti.

Faciada Mehmet Baha, Ömer Cansu, Recep Çiloğlu, Osman Çoksöyler, Hüseyin Çolak, Hüsnü Çolak, Tezcan Gökçe, İsa Gözbaşı, Hüseyin Gültekin, İsmail Gürses, Ali Haznedar, Kerim Haznedar, Uğur İlhan, Mehmet Özcan, Mehmet Tokat, Hasan Tuncer, Bahri Üzer ve Kamil Yaman adlı maden işçileri yaşamını yitirdi.

Facianın 10. gününde aynı yerde bulunan 2 işçi ile 22. gününde birbirine sarılı vaziyette bulunan 8 işçiye yapılan otopsinin sonucunda, işçilerin metan gazından zehirlendiği tespit edilmişti.

Uzmanlara göre madende yaşam odası olsaydı, 3. yukarıbaş denilen bacada tahkimat duvarının üzerine çıkarak yaklaşık 15 saat boyunca kurtarılmayı bekleyen 8 işçi kurtulabilirdi.

Aradan geçen 1 yılda acılar dindi mi? Dinmez elbet.

Kazaya ve kadere olan inancımıza sarılıp, acılarımızı yüreğimize bastırmaktan başka bir çaremizin olmadığı gerçeğiyle yaşamaya devam ediyoruz.

Madencilerin yakınları da aynı şeyi yapıyor.

Acılar azalmıyor. Ama insan acılarıyla birlikte yaşamaya alışıyor. O madencilerin yaşadıklarını, madenci yakınlarının acılarını bırakın yaşamayı, empati kurmak bile insanı korkutmaya yetiyor.

Ve insan her zamanki gibi duaya sarılıyor. Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın. Her şeyin olduğu gibi, ölümün de hayırlı olanını nasip etsin.