Kimse benim imanımı sorgulayamaz! dediğini duyar gibiyim. Peki müsaadenle, inandığını söylediğin Allah sorgulayabilir mi?
"Ey imân edenler, imân edin, inanın! ..." (Nisa 136)
İmanlarınızı gözden geçirin. Adam gibi inanın. Dilinizin ucuyla değil, bütün hücrelerinizle inanın. Sadece sözleriniz değil, amellerinizle inanın. 'Ama' sız, pazarlıksız, seve seve inanın.
Bir de; 'Ben sizin kulluk ettiklerinize, tasarlayıp düzdüklerinize, boyun eğmem!' demeden boykotsuz iman olur mu? Yarım yamalak değil tam boykot edin. Filistin'e geçirmeyen, İncirlik'e bile sokmayan sınırları, sadece kendilerini insan sayan hakları, birleşmiş milletleri, gözbağıcı demokrasiyi, göz dikip umut ettiğiniz liderleri, Zulme aracı kurumları, kula kul yapan ekonomiyi, zihinleri işgal eden kavramları, dilleri, ilaçları, araçları topyekun. Uzun listeler oluşturun. Ey iman edenler! Boykot imandır inanın.
Ey iman edenler! Hakk gelince bâtıl yok olur inanın. Allah'a iman ediyorsanız, O'ndan korkun. Siz O'na karşı gelmekten sakınırsanız, işinizi üstüne alır, ummadığınız kapılar açar, inanın. Sebebe tutunmak için hazırlık yapın, davranın. Sonucu O'na bırakın. Ayrılık çıkarmamak bahanesiyle, ayrılık çıkarmayın. Ey iman edenler! Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur, sadece O'na inanın.
“Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.
Onlar, Beyti’l Makdis’te ve Beyti’l Makdis’in etrafındadırlar" diyen peygambere itimadınız var mı? Bir avuç inanmışını ve kutsalını koruyamazsa milyarlık İslam alemi, dininiz için, Allah için izzet ile savaşmazsanız, yarın bir gün canınız için savaşacak, ya da türlü planlar, plandemilerle zillet içinde öleceksiniz, inanın!
Kudurmuş köpeğiyle, Amerika'sıyla, Avrupa'sıyla, Arab'ıyla, Acem'iyle bütün dünya size karşı toplandı denilince;
"Allah bize yeter, O ne güzel vekildir." diyen deccaliyet asrının muvahhit erleri gibi korkusuzca iman edin. Vicdanınızı yitirmediniz amennâ, kınıyor, yuhluyorsunuz da, imanınızı mı yitirdiniz? "Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder. Ayaklarınızı sağlam tutar." diyen, alnınızı yere yapıştırıp secde ettiğiniz Rabbinize mi güvenmediniz, Kitabına mı? Ey iman edenler! Kitaplarında vaad ettiklerine inanın.
"Size ne oluyor da, Allah yolunda ve 'Ey Rabb'imiz! Halkı zalim olan şu beldeden bizi kurtar; bize kendi katından bir yardımcı gönder' diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" Hristiyan’ın, ateistin tepkisiyle sizinki neden farklı değil? Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gayr-i Müslimler; yuhlar, zalimleri rezil rüsva eder. Varın gidin cihat edin ve cihat ayarında üstün gayret gerektiren işler yapın. Devlet değilsiniz, vatandaş gibi düşünün. Reel politik, konjonktürel gerçekler, uluslararası anlaşmalar, rahatı bozulması, keyfi kaçmasından korkulan kesim, kâim, kadim bildikleriniz, çılgın alevli ateşe perde olacak mı, eğer ahirete inanıyorsanız? Ey iman edenler! Kimsenin kimseye yardım edemeyeceği, aracı olamayacağı, boynuzlu koyunun boynuzsuzdan hakkını alacağı bir güne inanıyordunuz hatırlayın ve imanınızı tazeleyin. Öyle bir gün var! inanın.
'Bu ilk değil, Kudüs hep kan ağlamış' sistematiğine bağlayıp kanıksamayın. Ey iman edenler zaferin yakın olduğuna inanın.
"Rabbinizden yardım dilediğinizde, hemen size, “Meleklerden peşi peşine gelen binlik kuvvetlerle ben size yardım edeceğim” diye cevap verdiğini unuttunuz mu? Dünyanın çocuk öldürme rekorundan başka başarısı olmayan orduları karşısında bir avuç inanmışa nasıl yardım ettiğini görmüyor musunuz? Bizim gücümüz yetmez diyorsunuz, Meleklere imanınızı da mı yitirdiniz? Ey iman edenler, inanın yardım olunacaksınız. 'Filistinli kardeşlerimiz, Allah yardımcınız olsun!' derken, kavminin Musa'ya dediği gibi, Sen ve Rabb'in gidin savaşın, biz burada oturacağız' mı demek istiyorsunuz? 'Allah'ım bize yardım et ki yardım edelim' demiyorsunuz.
Müminler bir vücudun azâları gibidir' diyen, Mekke'de, eziyet gördüğü yıllarda bile, hakkı gasbedilen yetimin hakkı için, Ebû Cehil' in kapısına dayanan adam, sizin peygamberiniz değil miydi? Medine'de Müslüman bir hanımın örtüsünü açmak isteyen Kaynuka Yahudileri ile savaşan peygamberiniz divane miydi, yoksa donanımlı orduları mı vardı? '
' O zamanın savaşları başkaydı' diyeceksiniz. Diplomasi, cihattan geri kalmak için üretilmiş bir argümanmış, bak zalimlerden başka kimin işine yarıyor! İnanmıyorsanız Orta çağdan beri ne değişmiş vahşete bakın, inanın. Ey iman edenler! inanın bir şey değişmedi. Değişen zaman ve mekân.
"De ki:
Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler (koltuklar) size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin! " (Tevbe 24)
Dedim Allah'ım.
Selam ile...