EY İMAMLAR! YENİ NESİL, SİZİN ESERİNİZDİR
Kur'an'ın doğum ayı olan, rahmet ve mağfiret ayı olan sıcak ama serinletici, yakan ama olgunlaştırıcı güzel günlerin içindeyiz. Bereket günleri, ibadette daha bir hareket günlerinin kuşatması altındayız.
Daha dün başladığımız bu anlamlı günlerin nerdeyse ilk haftasını geçirdik bile. Bu günlerin kıymetini bilmeliyiz. Adı Ramazan olan bu şanlı misafiri iyi ağırlamalıyız. Misafirin getirdiği ikramlardan müjdelerden iyi yararlanmalı, iyi istifade etmeliyiz.
Ramazan ayının, oruç ayının yaz tatiline denk gelmesi en çok çocuklara yaradı. Çocuklarımız Oleeey Camiye Gidiyorum diyerek camilere koştular. Haydi Çocuklar Camii'ye çağrısına seve seve icabet ettiler. Şimdi camiler tıklım tıklım. Kur'an öğrenmeye, İslâm'ın kurallarını, İslâm'ın güzel ahlâkını öğrenmeye geldiler.
İçlerinde Suriye'den Anadolu'ya sığınmış mülteci ve muhacir ailelerin çocukları da var. Onlar da Kur'an'ın yanı sıra hem dinlerini öğreniyorlar, hem de Türkçe konuşmayı ilerletiyorlar. Camilerde adeta bir Ensar ve Muhacir kardeşliği yaşatıyorlar.
Küçük yaşta oruçlu halleriyle, dudakları kurumuş, boğazları kurumuş halleriyle camileri dolduruyorlar.
Bu çocukları camiler ısındırmak başta cami imamlarımızın görevi. Camileri sevdirmek, camileri ve fonksiyonlarını anlatmak din gönüllüsü olması gereken imam ve müezzinlerimizin görevi. Kur'an'ı tanıtmak, mihrabı tanıtmak, minber ve kürsülerin anlamlarını açıklamak hepsi onların görevi.
Camilerdeki her şey ama her şey yeni nesillere anlatılmalı ve öğretilmelidir. Camilerin içindeki süslemelere kadar, tavanlara, duvarlara yazılan yazılara kadar, hüsn-ü hat levhalarında yer alan isim, ayet hadis gibi yazılarla verilmek istenen mesajlara kadar her şey izah edilmelidir.
Yeni neslin ruhunu ve gönül dünyasını inşa edecek imamlarımız, bu işi bir angarya olarak görmemeli, kendilerini özletecek, kendilerini izletecek, yöntemlerle, etkinliklerle çocukların gönlünde taht kurmalıdır.
Çocuklar camilerde, hem eğitim görmeli, hem oynamalı, bahçesinde eğlenmeli, hayatı sevmeyi, kardeşliği, paylaşmayı öğrenmelidir. Gerekirse minbere, gerekirse kürsüye çıkmalı, gerekirse koşmalı, gerekirse güreş yapmalıdır.
Yapılacak yarışmalar sonucunda, okurken veya ezberlerken göstermiş oldukları başarılar sonucunda mutlaka ödüllendirilmelidir.
Camiye gelen diğer insanlar, özellikle yaşlılar da çocukları azarlamamalı, kızmamalı, çocuklara değer vermeli, hatta küçük hediyelerle sevindirip, , onların başını okşamalıdır.
Ne yazık ki bazı yaşlılarımız çocuklara karşı çok sert ve hoşgörüsüz davranmakta, onları camilere geldiğine pişman etmektedir.
Bu tip insanlar, kendi sorunlarının, kendi sevimsizlilerinin, kendi huysuzluklarının hıncını küçük çocuklardan çıkartmaktadırlar. Bunlar çocukları Camilerden soğutan, pişmiş aşa soğuk su katanlardır. İşe limon sıkanlardır.
Bu tip insanlar, ne yazık ki kötü örneklerdir. Oysa bu camiler, onlar dünyadan ayrıldıktan sonra, bu yeni nesile, bugünün çocuklarına kalacaktır.
Cami imamlarımız ve diğer görevlilerimiz, camii dernek yöneticilerimiz, bu tip camii soğutucularını, uyarmalı ve onların huysuzluklarına engel olmalıdır.
İmamlarımız nasılsa devletten her türlü hizmetlerinin ücretini alıyorlar. Günümüzde pek çok teknik imkânlara da sahipler. İnternet ve Bilgisayar çağındayız. Çocukların bir elinde Kur'an, diğer elinde tablet ve akıllı telefonlar. İş sadece fedakâr bir şekilde, adanmışlık ruhuyla, aşkla ve şevkle çalışmaya kalıyor.
Eğer gelecek nesillerle barışık ve huzur içinde yaşamak istiyorsak, buna mecbur ve mahkûmuz.
Unutmayalım ki ey imam kardeşlerim siz de bir öğretmensiniz, siz de bir muallimsiniz. Sizler, Hz. Peygamber'in Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğreten ve öğrenendir hitabına muhatapsınız ve mazharsınız.
Selâm ve dua.
HEM NALINA HEM MIHINA
ÇATI ADAYI VE KILIÇDAROĞLU
İki parti CHP ve MHP'nin ortak çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu olduktan sonra yapılan değerlendirmeler ve yorumlar tam bir ramazan eğlencesine dönüştü. CHP sağın da sağına yönelip, dine, dinî değerlere sığınıp oy alabilme kaygısına düştü.
MHP, Dokuz Işık'tan Üç Hilâli çıkartıp Altı Ok'a ulaşma başarısını gösterdi, Türk Milliyetçiliğini bir kenara bırakıp, Mısır'da doğup yetişen çifte kavrulmuş bir vatandaşa razı oldu.
Ekmeleddin de ekmeledi, İsmindeki dini tekmeledi. Bana Ekmel diyebilirsinizdedi.
Kılıçdaroğlu Hırsızdan, yalancıdan Cumhurbaşkanı olmaz diyerek, kendisinden ve MHP'den bir aday da gösteremedi. Kılıçdaroğlu kriterlerine uygun hırsız ve yalancı olmayan bir aday iki partiden de çıkmadığına göre insanın şöyle sorası geliyor:
Bu iki parti CHP ve MHP hırsızlar ve yalancılar partisi mi?
ADAMIN UMUDU KALMADI MI Kİ?
Çatı Adayı Ekmel Bey, adaylık sürecine Anıtkabir'den başladı. İsmet İnönü'nün mezarında Fatiha okumayı da unutmadı.(Not: İsmet İnönü, Ekmel Bey'in babası İhsan Efendi'nin zulmünden kaçıp Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldığı dönemin Başbakanı'dır)
Ekmel Bey, sonra Yozgat, Kırşehir ve Hacıbektaş'ta önce Hacı Bektaş-ı Velî'nin sonra Neşet Ertaş'ın mezarlarını ziyaret edip, onların şefaatine sığındı.
Ekmel Bey, seçilemeyeceğini anlamış olsa gerek ki dirileri bırakıp ölülerden yardım istiyor galiba.
Bu gidişle ziyaret etmediği mezar kalmayacak.
GÜNÜN SÖZÜ
O YÜZ, HER HATTI TEVHİD KALEMİNDEN BİR SATIR;
O YÜZ Kİ, GÖZÜ DEĞİNCE ALLAH'I HATIRLATIR.
Necip Fazıl