ETRAF, KARAKTER ZAFİYETLERİYLE DOLU !

OKUMUŞ CAHİL

Bırakın övünsün okumuş cahil,

Kendini bilmeyen âlim olur mu?

Allah'ın lütfuyla olunur ehil,

Hidâyete eren zalim olur mu? 

 

Okumuşsun boş bakıyor gözlerin,

Boş konuşma, uçar gider sözlerin,

Hani nerde mâneviyat izlerin,

Dâim olmayanla talim olur mu ?

 

Kitaplar ezberde, ameller nerde,

Özlerde fırtına, gözlerde perde,

Çözümler aranır devâsız derde,

Dermana gitmeyen dâim olur mu ?

                      Fatma Karakaş GÖKKAYA

      Ahh şu insanlar, kendilerini nerelerde görürler ama, ne gafildirler !

      ŞÖYLE Kİ, kimi kitap yutmuş merkep gibidir ! kimi de riyakarlıktan uzak okuduğunu, amel etmiş alim gibidir, kimi bilmediğini bilmez cahil misali, kimi de ayâna ve takdire ihtiyacı olmayan Yunus ( Emre ) gibidir. 

      Kimi akrabadır, dersin cândan öte, lakin bir de bakarsın düşmandan hallice. ÖYLE Kİ uzak yakın demeden akrabalık hatırı güdersin, değer verirsin, hürmet edersin, aaa bir de bakmışsın kendini hemen fasulyeden nimet sayar ve gösterdiğin hürmeti farklı algılar, gafil ve embesil vatandaş.

      ÖYLE Kİ, ne zaman o zanna kapıldı hayret edersin ! 

      Bir zamanlar seninle konuşabilmek için fırsat kollayan insanlar isebir zaman sonra kendince ve hadsizce senin ayarında olduğunu zannedip ! eli belinde sana kafa tutmaya başlar, ( lakin zannetmekle olmuyor işte bu işler, avamlık giyildiyse avarenin üstüne eli belinde de konuşur, dili elinde de konuşur değil mi, şirazeden çıktıysa şayet hırsları zaptedemez kendini ) o her şeyi bilir, o her şeyden anlar, o her şeyi dinlemiştir, o her şeyi anlamıştır, o her şeyi görmüş geçirmiştir ;

     ÖYLE Kİ, edebiyatçıyı görür şair olur, hatta romanın alâsını sözde yazar ve senden öğrendiğini döner sana geri satar. 

       Tarihçiyi görür, sanırsınız  adeta ansiklopediler yazmış araştırmacı yazar ve tek emeli tek gayesi onunla konuşma gafletinde bulunan tarihçiyi, bu mesleği seçtiğine seçeceğine nasıl pişman etmek olur. 

      Siyasetçiyi görür öyle bir dile gelir ki, zannedersiniz keşfedilememiş bir cevher veya başa gelse ne dert kalır, ne de keder ! 

     Hani anladığından da değil garibimin, maksat kalabalıkta konuşmuş olmak için konuşmak, kendini belli etmek, birilerinin adıyla anılmak, yada birilerinin arkasına sığınmak lakin özünde  kraldan çok kralcı olmaktır bazılarının kaderi ;

     ÖYLE Kİ hani tuttuğu partinin lideri dahi o kadar kaptırıp koyuvermez bu işlere inanın  kendini ve istikbal de bir açık kapısı vardır daima, kara gün için, zor gün için veya gelecek seçimde oy için.

     Hülasası değerli kardeşlerim, işte öyle !

     Hep laf hep gaf, yani saf dedikçe saf bu zavallı, tevazudan uzak toplum vebaları !

     ÖYLE Kİ, kimisi paraya yatırım yapar, kimisi mülke yatırım yapar, kimisi de bu fakir gibi dosta yatırım yapar ;

     ŞÖYLE Kİ, hem bu dünya hem ahiret için ardından dua edecek bir Allah dostu, dar gününde halin nicedir diyecek bir komşu, sohbet esnasında sözünü sencideleyecek muhabbet erbabı bir yaren, bana göre zenginliğin en güzel göstergesi !

     Gerisi ?... ne OLA Kİ, lafü-güzafdır !

     Geçmiş bayramınız kutlu, yarınlarınız umutlu olsun inşaallah efendim, selametle...