Allah'ın isimleri sonsuzdur. Ancak Peygamber Efendimize 99 tanesi bildirilmiştir. Bu isimlere Esma-ül Hüsna denmektedir. Esma-ül Hüsna Allah'ın güzel isimleri anlamına geliyor.

Bütün mahlûkatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan” anlamlarına gelen “er-Rezzak” ism-i şerifi, hem maddî hem de manevî rızkı ulaştıran manasındadır.

Er-Rezzâk: Yarattığı tüm varlıklara faydalanacağı rızıkları ikram eden O’dur.

Er-Rezzâk: Bütün canlıların rızıklarını yaratan, kullarına bahşeyleyen ve rızıklarına kefil olan yüce yaratıcı O’dur.

Er-Rezzâk: Maddî-manevî her çeşit rızkı ve rızık verdiklerini yaratan da o’dur.

Er-Rezzâk: Yaratmış olduğu her varlığın rızkını veren Rezzak’tır.

Rızık, Allah Teâlâ'nın bilhassa yaşayan mahlûkatına faydalanmalarını nasip ettiği her şeydir. Rızık yalnız yenilip içilecek şeylerden ibaret değildir. Kendisinden faydalanılan her şeye rızık denir.

Maddî rızık, her türlü yiyecek ve içecek, giyilecek ve kullanılacak eşya, para, mücevher, çoluk-çocuk, vücudun çalışma kudreti, bilgi, mal-mülk, servet vs. gibi şeylerdir.

Manevi rızık ise, ruhun ve kalbin gıdası olan şeylerdir. Başta iman olmak üzere insanın manevi hayatına ait bütün duygular ve o duyguların ihtiyacı olan şeyler, hep manevi rızıktır.

İnsan ve cin ruhlarının rızkları, saadete eriştiren bilgilerdir. Bu manevi rızıkların en şereflisi ve temeli de marifetullah, yani Allah'ı bilmektir. Bundan sonra diğer iman esaslarına dair bilgiler, Allah'a ibadet, kullarının haklarına riayet ve güzel ahlâkı tanıma bilgileri gelir. Bütün bunların semeresi ebedî hayat saadetidir.

Ekmek, peynir, elbise, ayakkabı, saat, kalem, bilgisayar, iletişim araçları ve gözlük birer maddi î rızık oldukları gibi; Allah, peygamber ve din sevgisi, iman ve ibadet sevgisi de birer manevi rızıktır. Vatan sevgisi, meslek sevgisi de şüphesiz manevi î rızıklardan sayılır.

Kâinatımızdaki renkler ve güzel kokular da manevi rızıklardandır. Allah bu nimetlerini fark etmemizi istiyor. Özel mülkiyetimizde olmasa bile, dağlar, denizler, gökyüzü, yeryüzündeki bahçeler, parklar ve ormanların manzaraları da duygulu ruhları doyuran manevi rızıklardır.

Midemiz, rızık istediği gibi gözümüz, kulağımız da rızık istemektedirler. Yenilecek, içilecek, lezzet alınacak şeyler, görülüp işitilecek şeyler de bunlara cevap vermek için yaratılmışlardır. Mesela, insan ruhunun Kur'an-ı Kerim'in zevk verici sesine, insanın aklının, Kur'an-ı Kerim'de akla hitap eden, düşünmeyle ilgili ayetlere ihtiyacı vardır. İlimle ilgili ayetler, insanın bilgi ihtiyacını karşılamakta, insan ilişkileri ile ilgili ayetler ise, sosyal hayatın şekillenmesine yön vermektedir. Kalp, ruh, hatta hayal de rızka muhtaçtır ve kendilerine münasip rızıkları hazırlanmıştır.

Rızık vermek yalnızca Allah Teâlâ’ya mahsustur. Rızkımızı muhtelif yollardan kazanmamız, O’nun bu işi sebepler üzerinden takdir etmesiyledir. Her şeyden önce bunu çok iyi anlamamız ve rızkımızın bize kolay bir şekilde ulaşması için namazlarımızı özenli bir şekilde kılıp tövbe ve istiğfara devam etmemiz lâzımdır.

Buna göre; insan nasıl ki dünya hayatında ev alırken en konforlusunu, araba alırken en iyisini, elbise alırken en kalitelisini, yiyecek alırken en lezzetlisini tercih ediyorsa, aynı hassasiyeti manevî rızıklarını da temiz yollardan aramalıdır. Zaten samimî bir şekilde arayan, boş çevrilmez.

Allah Teâlâ, yaratmış olduğu bütün canlıların rızkına kefildir. Bu hakikat Kur’ân-ı Kerîmde: “Yeryüzünde rızkı Allah’a ait olmayan hiçbir canlı yoktur, onların karar kıldıkları yerleri de, emaneten durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır.” (Hûd Süresi, 6) âyet-i kerimesiyle beyan edilmiştir.

İnsana yaraşan nasıl maddi rızkı için çalışıp çabalıyor ve ondan sonuna kadar yararlanmaya çalışıyorsa manevi rızık için de öyle gayret etmesi, ruhun gıdası olan manevi rızıkların da temizini, halisini arayıp bulması ve ondan yararlanmasıdır.

Efendimiz (S.A.V) ne güzel söylemişler : “Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez.”

Hz. Ali (R.A) “Allah rızka kefildir ama imana kefil değildir. Bu yüzden İmanınızı dert edinin, rızkınızı değil.” buyurmuştur.

Hasan Bari ( Rahmetullahi aleyh) “Kur’an’ın iki kapağı arasındakileri okudum. 90 yerde Allah’ın rızka kefil olduğunu sadece bir yerde ise şeytanın insanı fakirlikle korkutacağını gördüm. Ve insan Rabbinin 90 yerde ki vaadini unutup şeytanın sadece bir yerde ki yalanına kandığını da gördüm.” Buyurmaktadır.

Peki, hem bu dünya hayatı hem de ahiret hayatı için bize tahsis edilen rızkı kimden isteyeceğiz. Tabii ki Cenabı Allahtan.  Fatiha süresinin 5.ayetinde olduğu “(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” İman ve şuuru ile..

Maddi ve manevi rızıkların sahibi Cenabı Allah’tır. Sadece bu rızıkların kula ulaşmasında dünyalık gayretlere ve müminlerin vesilesi ihtiyaç olacaktır.

Yukarıda belirtiğimiz gibi maddi rızıkların yanında manevi rızıklarda Allah’ın bir lütfudur. Bunların en önemlilerinin bazılarını tekrar edersek;

İman ve hidayet manevi rızıktır.

Hazreti peygambere (sav)  ümmet olmak manevi rızıktır.

Sadıklar ile beraber manevi rızıktır.

Allah’ın hükmü, peygamber efendimizin sünnetinin hâkim olduğu cemiyet hayatı manevi rızktır.

Dünyadan göç ettiğimiz zaman, arkamızdan dua okuyacak, hayır hasenatta bulunacak çoluk, çocuk eş dost manevi rızıktır.

Cenabı Allah bu dünya için gerektiği kadar maddi rızıklar, ebedi hayat için gerekli olacak manevi ve uhrevi rızıklardan bizleri mahrum etmesin. Âmin.

Baki selamlar.