Ritim müzik kökenli bir kelime.
Müzik aletlerinin ses, dize nota, uzunluk, durakların düzenli tekrarı gibi birçok uyumun sağlanması olayıdır.

Öncelikle aletlerin akort edilerek müziğe aletin hazırlanması ya da şarkıcının kendi sesinin hazırlanması da doğru ritmin ortaya çıkması için bir ön hazırlık. Aynı zamanda ses sistemleri ortamın akustik hazırlığı da doğru ritmin ortaya çıkması için genel bir hazırlık.

Ritim sadece müzik için mi geçerli?

Hep beraber araştıralım. Ben bana düşeni yapmaya çalışıyorum. Okuyucularım olarak sizler de gerekli katkıları yaparsanız ritmimiz enerjiye dönüşür.

Malum mevsim düğün mevsimi.

Arkadaşlarımız evleniyor. İşimiz zamanımız elverdiği oranda icabet etmeye çalışıyoruz.

Bugünlerde şirketimizde de arkadaşlarımız evleniyor.

Bu vesile ile düğünlere katılıyorum. Düğünler Anadolu’muzun zengin kültünün parçası, folklorumuz düğünlerin ana ritmini sağlayan önemli bir araç.

İşte ritim konusu, düğünde halaya katılırken düşündüğüm bir olgu.

Ne kadar güzel bir şey.

Özellikle halayda; halay başı aynı zamanda halayın düzenini kuran kişi. Sonradan gelen herkes halay başına kendini uydurarak kocaman bir grubun uyumunu, ahengini sağlıyor.

Müzisyenler bu uyum ve ahengin arka plandaki önemli tamamlayıcısı.

Halay başının kulağı sesteki vurguda ritmi tuttururken ilerleyen zamanda bazen davulcu bazen müzisyen halayın uyumuna göre vurgularını düzenleyerek ritmi oyun alanından alır, oyuncuların yüreğine yerleştirir.

Halay başı, müzisyen ve halaydaki oyuncular ritme ayak ve yürek uydurmaya başladığı an salonun da halaya bütün yürekleri ile katılarak salonun senkronizasyonunu sağladığı an oyunun nirvana anı başlar. Yani hiç kimse kendisi değildir herkes ana ritmin enerjiye dönüşmüş halinin bir parçasıdır.

Bu ritim uyumu;

İş yerinde,

Ailelerde,

Arkadaş gruplarında,

Sporda,

Devlet yönetiminde

Ortaya çıktığı an insanların enerji kaynağını harekete geçtiği andır. Yani sinerjinin başladığı, bereketin yaşama hâkim olmaya başladığı an.

Oyunu izlerken ya da halayın folklorcu bir parçası olarak  halayda dikkat ettiğim nokta;  halay başımızın doğru ritimleri ile halayın eğlenceye, eğlendirmeye başladığını gördüm, ortamın enerjiye dönüştürdüğünü düşündüm.
İşimizde de son zamanlarda da benzer durumları yaşadığımızı fark ettim.

Halayın başında doğru ritim doğru müzik misali işyerinde de aynı ruha bürünmeye başladık dedim.

Geçtiğimiz dönemde denetimlerdeki olağanüstü ekip çalışması ve iki denetimden geçmemiz ve bunu sürdürülebilir hale getirmeyi hedef seçmemizi bu ritim uyumuna bağlıyorum.

Şirketlerde başarı bu ritmi yakalamaya bağlı.

Bazen patronlar kaosu bir yönetim aracı olarak kullanır ama uzun dönemde kaos ritim bozukluğunun kaynağıdır.

Çünkü bir kişi kendi başarısı adına bütün ekibin çalışma metabolizmasını bozar.

Bu durum futbolda çok ortaya çıkar. Takımdan biri çıkar kendini gösterme adına pas vermez, dayanışmaz, ekip ruhuna aykırı hareket eder, top her ayağına geldiğinde kendini gösterme çabasına girer. Hatta olayın bütünü ile ilgilenmeyen seyirci ve taraftarlar der ki o kişi gibi beş adamımız daha olsa şampiyon oluruz der. Halbuki o beş adam daha olsa takım beş parçaya bölünür. Onlar iyi oynar takım kaybeder.

Ritim insan bedeninde metabolizmanın uyumlu çalışmasını da ifade eder.

En çok kalp için kullanılır, kalbin ritmi bozulursa metabolizma yavaşlar.

Devlet yönetiminde de öyle, devlet hükümet çok değerli kararlar alır sahada onu anlayacak, uygulayacak insan kaynakları yeterli değildir.  Bazen sahip olduğumuz devletin büyüme dönemlerindeki süreklilik dönemleri devletin çalışma ritminin düzelmeye başlamasındandır

Siyaseten de öyle, doğru ritmi yakalayan halk ile senkronize olan partiler iktidara geliyor. 

Ordunun sürekli eğitim ve tatbikatı da savaşta uyumu kaybetmeden savaşı kazanmak için değil mi?

Hatta dinen de öyle.

Bütün cemaatlerde zikir, aynı zamanda müminin içsel yolculuğu uyumu için kendine giden yola girmek için değil mi?  

Yaşamda ritmi yakalamak, yaşamla uyumlu hale gelmek yaşamın enerjisinin merkezine yerleşmek değil mi?

Yaşamın harmonisini yakalamak, yaşamla senkronize olabilen ruhun enerjisini besler. Böyle bir insan toplumun da enerjisini harekete geçirmez mi?

Ritim hayat enerjisinin şifresi.

Eğer bir toplumda birliktelikte, ekipte, organizasyonda eğer ben merkezli başarı düşkünü insanlar varsa; ekibin ruh bükücüsü, heves bükücüsü, enerji emicisi olarak ekibin de motivasyonu ve enerji alanını hızla daraltır.

Ben sahadan gelen halay başlarımızla halayın enerji üreten oyununu izlerken o halayın parçası olmanın mutluluğunu yaşadım.

Düşünün bir kere, hayat halayı ya da iş halayının ritmini yakalamış bir ruhla, ekip hangi başarının kapısını aralamaz.

Salonda düşündüğüm ritmi yakalamış bir halay artık ben olmaktan çıkmıştır. Davulun her sesi ile ritmi artık bir kişinin değil ekibin ruhunda atar. Kalp ekibin ruhu olmuştur. İnsanın kendinden geçme hali bu hal değil midir? Peki bu enerji sinerji dediğimiz o güç değil midir?

Bereket enerjisi böyle bir ekipten çıkmaz mı?

Elbette bu ritmin ana kaynağı samimiyet ve katılımdır...