Biliyorum, nefret nefreti doğurur. Bu nedenle yazdıklarımın bir nefret ifadesi olarak algılanmamasını baştan söyleyeyim.
***
Arnold Toynbee geçen yüzyılın en büyük tarihçilerinden. 1889'de Londra'da doğmuş, 1975'de ölmüş. On kadar eseri dilimize de çevrilen Toynbee'nin bizde iyi anılmamasının en önemli sebebi 1915'te meydana gelen malûm olaylarla ilgili olarak yazdığı Mavi Kitap. Şimdi Mavi Kitap'ı değerlendirmenin vakti değil, benim kapasitem de buna yetmez.
Toynbee'nin bizde iyi anılmadığını söyledim ama bunun bir genelleme olduğunu da belirteyim. İyi ananlara da bir örnek verivereyim sırası gelmişken: Dindar Bir Tarihçi Toynbee Bu başlık Aksiyon dergisinin 21 Temmuz 2008 tarihli sayısında yer alıyor. Toynbee'nin Tarihçi Açısından Din adlı eserinin rahmetli Prof. Dr. İbrahim Canan tarafından yapılan tercümesini tanıtan yazıda İngiliz aristokrat mütefekkirlerinden, diplomat, edebiyat ve tarih profesörü olarak tanıtılan Toynbee'nin dindar bir Hıristiyan olduğu vurgulanıyor.
Bir not olarak, Toynbee hakkındaki bu değerlendirmenin yanlış olabileceğinin çünkü aşağıda sözünü edeceğimiz hatıralarında yazarın kendisini Hıristiyan olarak değil agnostik (bilinmezci) olarak tanımladığını belirtelim.
***
Toptancılık, bir esnaflık biçimi olarak gerekli ve kârlı bir iş alanı olabilir. Ancak sosyal hayatta toptancılık tapmaya başlarsanız zulme giden yol taş döşemeye başlamışsınız demektir. Toynbee hakkında da toptancılıktan kaçınıp eserlerinde yitik malımızdan bir kırıntı var mı onu aramamız, bulursak sahip çıkmamız gerekiyor.
Klasik Yayınları, Toynbee'ye bu minval üzere yaklaşmak isteyenler için çok güzel bir iş yaptı 2005 yılında. Toynbee'nin hatırlarını tercüme ettirerek, birisi tecrübeleri, diğeri tanıdıkları içeren iki cilt halinde yayınladı. Ne hikmettir bilinmez, ikisinde de fevkalade önemli fikirler ve tarihi şahsiyetlere ve olaylara tanıklıklar bulunan bu ciltlerin birincisi çok uzun zamandır piyasada yok.
***
Toynbee savaş dönemlerinde yaşamış, savaşlardan çok etkilenmiş bir kişi. 1921'de Londra Üniversitesi'ndeki görevini bırakıp Türk-Yunan Savaşı'nı izlemeye gelmiş ve Anadolu'daki Yunan mezaliminin dünyaya duyurulmasında rol oynamıştır. Özellikle, hiç biri meslek itibarıyla asker olmadığı halde sınıf arkadaşlarının büyük bölümünün II. Dünya Savaşı'nda ölmesi onu derinden sarsmış, mesleğinin önemli bir parçası savaşları anlatmak olan Toynbee'yi bir savaş karşıtı haline getirmiştir.
Hatıraların 1. cildinde (sf. 285) şöyle diyor Toynbee, Zafer kazanılan savaşlardan meydana gelen kırılmamış bir zincirin, bir ülkeyi hem dünyanın geri kalanına hem de kendisine karşı tehlikeli kıldığı doğruysa, bugün ABD ve İsrail, bu gezegenin kara yüzeyini şu anda aralarında paylaşan 125 egemen devletin en tehlikeli olanlarıdır.
Toynbee'nin hatıralarını yayımladığı tarih 1967 idi. Kuşkusuz o zamandan bu yana dünyada birçok şey değişti. Örneğin egemen devletlerin sayısı Toynbee'nin zikrettiği rakamın en az yarısı kadar daha arttı. Daha sonraki yıllarda işler her zaman ABD'nin ve İsrail'in istediği gibi gitmedi. ABD Vietnam'da ve Afganistan'da batağa saplandı. İsrail, bir Filistin Devleti'ni kabul etmek zorunda kaldı. Ama bu iki devletin en tehlikeliler sıralamasındaki yeri hiç değişmedi.
***
Birisi, müslümanların mübarek günlerinde, insanları çoluk çocuk demeden katleden, bir hastaneye bile isteye hayasızca akında bulunan, yüz binlerce kişiyi evlerini boşaltmazlarsa ölümle tehdit eden; diğeri de buna oldum olası çanak tutan bu iki devleti hepimiz iyi tanımalıyız.
Tanımak diyorsam, adını bilmeyi kast etmiyorum. Fiziksel anlamda ıcığını cıcığını biliyoruz bu devletlerin, ama bu yemiyor. Ne idüklerini de bilmemiz gerekiyor.
Onu da biliyoruz diyorsanız, ey halkım, bile bile ne diye arkalarınca gidiyorsunuz?
***
Bu dünya yapıp ettiklerimizin yankılanıp bize döneceği bir dağdır. (Mevlana)