Eleştiri, doğruyu ve yanlışı göstererek anlatma sanatıdır.
Herhangi bir konu, kişi hakkında söyleyeceğimiz veya yazacağımız bu çizgi içinde olmalıdır.
Fakat genelde bu çizgiye çok da uyulmamakta.
Eleştiri, hakaret sınırlarını aşmakta.
Hakaret üzerinden prim yapılmakta.
İlk etapta hakareti belli çevreler tarafından destek görenler zamanla dikkate dahi alınmıyor.
Sürekli hakaret içinde olduğu için ne söylediğine ne de yazdığına itibar ediliyor.
Ancak, eleştiri netice almak niyetiyle ve tabii ki uygun bir dil kullanılarak yapılmalıdır ki, bir işe yarayabilsin. Yoksa, iyi niyetle yola çıkılmış olsa da, nefislerin, ideolojilerin içinde olduğu bir eleştiri eleştiri değildir.
Eleştiri yapmak birileri için kolay görülebilinir. Ancak, niyet sağlıklı bir takım gelişmeler sağlamaksa, eleştiri dünyanın en zor işidir. Çünkü muhatap alınacak kişi ya da kişilere, eksik ya da yanlış yaptıklarını net olarak anlayabilecekleri bir üslupla anlatmak gerekir.
Yazmak ve konuşmak fikir sanatıdır.
Fikir sanatının inceliği ise hakaret etmeden mesajı göndermektir.
Bunu yapabilen başarılı bir ediptir, yazardır.
Hayatı boyunca da saygı görür, yazdıkları ve söyledikleri dikkate alınır...
7 Haziran seçimlerin ardından yazılanlara baktığımda gerek iktidar gerekse muhalefet partileriyle ilgili hakaret içeren cümlelerle karşılaşıyorum.
Herkes tutuğu partiye, düşündüğü ideolojiye göre diğerini yerden yere vuruyor.
Eleştiri sınırlarını aşıyor.
Sanki ringe çıkmış gibi söylemleriyle, yazılarıyla vurdukça vuruyor.
Muhatap aldığı kişiyi nasıl yerle yeksan ederim düşüncesi ile hakarette sınır tanımıyor.
İşi fikir özgürlüğünün dışına çıkarak başkasının özgürlüğüne müdahale ediyor, onur ve saygınlığı zedeliyor.
İşte burası oldukça önemlidir. Çünkü özgürlük başkasının özgürlük alanına müdahale edildiğinde biter. Hele bu fikir özgürlüğü adı altında yapılıyorsa. Onur ve saygınlık, kişilerin içinde bulunduğu toplumun gerekli saydığı ahlaki niteliklere sahip olduğu ya da böyle kabul edildiği için kişiye verilen değeri ifade etmektedir. Bu haliyle korunması gereken kişisel değerlerdendir...
Dolayısıyla hakaret içeren yazılar genelde parti liderlerini hedef aldığı için partilerin tabanı tarafından tepkiyle karşılanıyor.
Çünkü partiye bağlı seçmen genel başkanına karşı hakaret içeren yazıları partiye veya kendisine karşı hakaret olarak algılayıp tepki gösterebiliyor.
Tepki göstermesi de doğaldır.
Tepkiyi, 'Ben hakaret etmedim' şeklinde algılayıp görmek istemeyenler ise bir anlamda kendi saygınlıklarını kaybediyor.
Onun için söylem ve yazılarda hakaret içermeden eleştiri yapmak en doğru yoldur. Böylece eleştiri hem anlam kazanır hem de verilmek istenen mesaj yerine gitmiş olur...
Ne demiş Yunus Emre:
Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz