Ukrayna ile 22 Temmuz’da imzalanan tahıl koridoru mutabakatının başlangıcından bugüne seyri ve gelecek beklentileri hakkında konuşan Ulusal Hububat Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bayram Sade, pandemi kaynaklı yaşanan sorunların gıda arzı, gıda temini ve fiyatları üzerindeki baskısı azalarak sürerken Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, lojistikte aksama, gıda tedarik zincirinde sıkıntılar, limanların, kritik önemdeki ticari işletmelerin kapanması sonucunu ortaya çıkardığını söyledi. Sade,  tarım ve gıdada dış ticaret fazlası olan Türkiye'nin tahıl koridorunun açılması ile dünyaya sunulan imkanlardan önemli ölçüde yararlandığına değinerek, enerjide sorun yaşanmayacağını ifade etti.

‘SAVAŞ KRİZİ, ÜLKELERİ STOKLAMAYA YÖNLENDİRDİ’

Rusya ve Ukrayna’nın birçok temel gıda maddesinin küresel tedarikçisi konumunda olduklarını söyleyen Sade, savaşın dünyaya olan etkisinden bahsetti. Sade, “Rusya’nın doğalgaz ihracatı, küresel ticaretin yüzde 20’sini oluşturmakta. Rusya azotlu ve potasyumlu gübrede yaklaşık yüzde 15’er, savaşa taraf olan Belarus ise potasyumlu gübrede yaklaşık yüzde 15 küresel ihracat payına sahip olup, ticaretlerinin kısıtlanması global gübre fiyatlarını adeta şaha kaldırdı. Savaşın etki alanı, gıda güvenliğine taşındı ve Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada enerji krizinin patlak vermesinin ana nedeni haline geldi.” dedi. Savaşın getirmiş olduğu krizin, ülkeleri stoklamaya yönlendirdiğini söyleyen Sade, “Ülkeler stoklamaya yönelmişler, ihracat kısıntına ya da yasaklama yoluna gittiler. Bireyler ise gıda temin güvensizliği ve panikle temel ürünlerde stoka yönelmişlerdir. Tüm bunlar gıdaya erişimde önemli sorunlarla birlikte Global gıda fiyatlarında önemli artışlara, daha önce enflasyonla tanışmamış ülkelerde bile günlük hayatı etkileyecek düzeyde yoğun enflasyon baskısının oluşmasına neden olmuştur.” ifadelerini kullandı.

‘ASIL SORUN, UKRAYNA’DAKİ ÜRÜNLERİN DÜNYA PAZARINA ULAŞAMAMASI’

Global anlamda buğday üretiminde önemli bir değişiklik olmayacağının tahmin edildiğini ancak stokların azalacağını belirten Sade, “Dünya buğday üretiminin 778 milyon ton düzeyinde olacağı tahmin edilmekle birlikte, tüketimin 788 milyon ton olacağı, stokların azalacağı beklentisi önemini muhafaza etmektedir. Ama asıl sorun, Ukrayna’nın gelecek üretim sezonunda savaşın doğurduğu sorunlara bağlı olarak ekim, bakım ve hasatta yaşanan sorunlar nedeni ile buğday ve mısır üretiminde önemli düşüşle birlikte geçen sezon depolarda bekleyen ürünler ve bu sezon üretilen ürünlerin savaş nedeni ile dünya pazarlarına arz edilememesidir. Üstelik Rusya da ürettiklerini, savaşın oluşturduğu sorunlar ve konulan ambargolar nedeni ile dünya pazarlarına arz sorunları yaşamaktadır.” şeklinde konuştu. Bu koşulların; enerji, gübre, zirai ilaç gibi maliyeti doğrudan etkilediğini, pazara arzında oluşturduğu zorlukları ve fiyat artışlarına bağlı olarak tahıl ürünlerinin fiyatları toplumların altından kalkamayacağı düzeye ulaşması sonucunu doğurduğunu söyleyen Sade, “Dünyanın bir bölümü özellikle Afrika’nın birçok ülkesi zaten kuraklık nedeni ile kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya iken, temel gıda ürünleri olan tahılların temin güçlüğü veya yüksek fiyatları nedeni ile sorun giderek derinleşmiş, insani drama dönüşmüştür. Dünya’da 45 ülkede 50 milyon insanın kıtlığın eşiğinde olduğu, dünya genelinde 828 milyon insanın ise açlıktan etkilendiği görülmektedir.” dedi.

DENGELİ DİPLOMATİK İLİŞKİLERİN SONUCU: TAHIL KORİDORU

Bu belirsizlik ve felaket senaryolarının gündemde olduğu bir dönemde Türkiye’nin savaşın başından beri her iki tarafla dengeli diplomatik ilişkiler ve barıştan yana tavır sergilediği söyleyen Sade, “Bu barış yanlısı tavır ve yapılan İstanbul merkezli müzakerelerde meyvesini vermiş ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın riyasetinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Türkiye, Rusya ve Ukrayna’nın ilgili bakanları tarafından 22 Temmuz 2022 tarihinde “Tahıl Koridoru” mutabakatı imzalanmıştır. Mutabakat ile tahıl ve benzeri ürünlerin Ukrayna’ya ait 3 liman üzerinden emniyetli bir şekilde dünya pazarlarına nakli garanti altına alınmıştır. Türkiye’nin ısrarlı çabası ile kısa süre sonra 26 Temmuz 2022’de Koordinasyon Merkezi kurularak İstanbul’da faaliyetine başlamıştır. Anlaşmanın kapsamı 120 gün olup, 10 Ekim itibarı ile 304 gemi ile yaklaşık 7 milyon ton ürünün taşındığı açıklanmıştır. Anlaşmanın bitmesine yaklaşık 45 günlük süre kalmıştır. Bu gelişmelerle dünya tahıl ürünleri fiyatlarında hızlı düşüşler görülmeye başlanmıştır.” dedi.

‘TÜRK’ÜN DÜNYA GIDA GÜVENLİĞİNE VURULMUŞ BİR MÜHRÜ’

Bu durumun Türkiye’nin kesin bir diplomasi zaferi olduğunu söyleyen Sade, “Yapılan mutabakat, temel gıdalar konusunda Dünya’yı rahatlatan, soluk aldıran bir girişimdir. Adeta Türk’ün dünya gıda güvenliğine vurulmuş bir mührüdür. Bununla birlikte son zamanlarda Rusya Devlet Başkanının ifadesinde açığa çıkan Ukrayna limanlarından hareket eden gemilerdeki tahıl ve benzeri ürünlerin fakir ülkeler yerine daha çok gelişmiş batı ülkelerine gittiği gerçeği ortada olup bu durum Türkiye tarafından da teyit edilmiştir. Bununla birlikte dünya fiyatlarında ekmeklik buğdayın örneğindeki olduğu gibi tondaki 100 doların üzerindeki düşüşün tüm dünyayı olduğu gibi fakir ülkeleri de daha düşük fiyatla buğday ve diğer tahıl ürünlerini tedarik etme avantajına kavuşturduğu gerçeği de ortadadır.” şeklinde konuştu.

‘SÜRESİZ UZATILMASI, GIDA GÜVENLİĞİ BASKISINI AZALTACAK EN ÖNEMLİ YOL’

Kalan sürenin 25 milyon ton Ukrayna geçen sezon ürününü taşınması konusunda yetersiz kalabileceği değerlendirmelerinde bulunan Sade, tahıl koridoru anlaşmasının süresiz olarak uzatılmasının, dünya üzerindeki gıda güvenliği baskısını azaltacak en önemli yol olarak görüldüğünü söyledi. Rusya’da buğday üretiminin 90 milyon tonun üzerinde buğday üretiminin olduğunu ve bunun 40 milyon tonunu uluslararası pazarlara arz hedefi olduğunu söyleyen Sade, müzakerelerin Türkiye önderliğinde Tahıl Koridoru anlaşmasının süresiz uzatılması kapsamına Rusya’nın tahıl ve tahıl ürünlerinin de dahil edilmesi üzerinde yoğunlaşması beklenildiğini vurguladı. Sade, “Tahıl koridoru anlaşmasının Rusya ürünlerini de kapsayacak şekilde süresiz uzatılmasının yanında enerjiyi de kapsayacak şekle evirilmesi, başta enerjide Rusya’ya doğrudan bağımlı olan AB ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyanın geleceğine umut olma açısından hayatı öneme sahiptir. Türkiye üzerinden bir enerji koridoru oluşturulması Avrupa için enerji krizini hafifletmek açısından tek çıkış yolu olduğunu söyleyen Sade, gıda güvenliği, yüksek enflasyon, yüksek enerji fiyatları ve enerji güvenliği çözümü tahıl koridoru anlaşmasının süresiz olarak Rusya tahıl ürünleri, gübre ve gübre hammaddelerini kapsayacak şekilde uzatılmasından ve Türkiye üzerinden enerji koridorunun tesisinden geçmektedir.” dedi.

‘TAHIL KORİDORUNDAN ÜLKEMİZ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE YARARLANDI’

Türkiye’nin tarım ve gıda ürünlerinde dış ticaret fazlası olan bir ülke olduğunu ve 2021 yılında tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde 7,2 milyar dolar fazla verdiğini söyleyen Sade, aynı hususun buğday ve mamulleri dış ticaretinde de söz konusu olduğunu vurguladı. Sade, “Ülkemizde genelde olduğu gibi bu sezonda da iç tüketim ihtiyacını karşılayacak düzeyde, 20 milyon ton, buğday üretiminin gerçekleştiğini değerlendirmekteyiz. Ancak dahilde işleme rejimi kapsamında buğdayın işlenip, mamul madde olarak ihraç edilmesi için her yıl belirli bir miktar buğday ithalatı yapılmaktadır. Bu ithalat coğrafi yakınlık, lojistik kolaylıklar, yüksek kalite ve uygun fiyat gibi sebeplerle ağırlıklı olarak Rusya ve Ukrayna’dan yapılmaktadır. Dolayısı ile salgın akabinde başlayan savaş ülkemiz buğday sektörünü hem ürün hem de girdiler üzerinden doğrudan etkilemiştir. Bu sebeple tahıl koridorunun açılması ile dünyaya sunulan imkanlardan ülkemiz de önemli ölçüde yararlanmıştır. Daha uygun fiyatla tahıl ürünlerine erişilebilmiştir. Böylece tahıla dayalı mamul madde ihracatında yakaladığı rekor düzeyi koruma ve artırma imkanına kavuşmuştur.” ifadelerine yer verdi.

‘ÜLKEMİZDE ENERJİ SIKINTISI OLMAYACAK’

Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum, uluslararası düzeyde birçok ülke iş birliğinde kurduğu güçlü enerji alt yapıları ve enerji yoğun ülkelerle ikili ilişkileri sayesinde, enerji temininde bir sorun yaşamadığını dile getiren Sade, “Kış öncesi bütün doğal gaz stoklarının yüzde yüz doluluğa ulaştığı açıklanmıştır. Bununla birlikte yükselen Global enerji fiyatlarından daha düşük dozda da olsa ülkemiz de etkilenmekte, buna bağlı olarak üretim maliyetleri yükselmektedir. Bu nedenle iyi bir gelişme yakaladığı yenilenebilir enerji özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi ile atıklardan enerji elde edilmesi, nükleer enerji ve diğer enerji yatırımlarını hızla tamamlaması, Akkuyu termik santralinin ilk ünitesinin 2023 yılının ilk yarıyılında açılacak olması, Sinop’ta yeni Nükleer Santralle ilgili sürecin başlatılma çabaları, Karadeniz’de keşfedilen doğal gazın yıl sonunda devreye alınacak olması gibi umutları artıran gelişmeler, yenilerini yatırım programına almalıdır.” diyerek enerjide dışa bağımlılığı hızla azaltarak, enerjinin maliyetler üzerindeki yükünü hafifletme potansiyeline sahip olacağını söyledi. 

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim