Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da "Sözleşmeliye Kadro Şöleni" programında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Sözleşmeliye Kadro Şöleni Programı münasebetiyle sizlerle beraber olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Memur-Sen Başkanımız Ali Yalçın kardeşime ve yönetim kurulu üyelerine gönüllerimizi bir araya getirdikleri için teşekkür ediyorum. Sizlerin vasıtasıyla 81 vilayetimizde ve yurt dışında devletimiz adına görev yapan tüm kardeşlerime buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Yine sizlerin şahsında kamu görevlilerimizin tamamının yeni miladi yılını tebrik ediyor, hayırlı, bereketli, huzurlu bir yıl diliyorum.

İlk günlerini yaşadığımız 2023 senesini, bu yılın tarihimiz ve hedeflerimiz açısından ifade ettiği anlama ve öneme uygun bir şekilde karşılıyoruz. Dün 2022 yılına ait ihracat ve dış ticaret rakamlarını millerimizle paylaştık. Toplam 254,2 milyar dolar ile cumhuriyet tarihini nen yüksek ihracat meblağına ulaşmanın gururunu yaşadık. Görevi devraldığımızda yılda sadece 36 milyar dolarlık bir ihracat yapan Türkiye'den hamdolsun dünyanın her ülkesine ürün satan, bölgesinin üretim üssü olarak görülen bir ülke konumuna geldik. İnşallah 2023 senesini diğer alanlarla birlikte ihracatta da hedef ve ölçek büyüttüğümüz bir sıçrama tahtası yapmak istiyoruz.

Doğal gazda nisan tarifesinde değişikliğe gidilecek mi? Doğal gazda nisan tarifesinde değişikliğe gidilecek mi?

Bugün de enflasyonda uzun zamandır sözünü ettiğimiz büyük gerilemenin ilk işaretiyle güne başladık. Aralık ayı tüketici enflasyonu yüzde 1,18 ve bir önceki yılın aynı aralık ayına göre de yüzde 64,27 olarak açıklandı. Böylece 2022 yılı tüketici enflasyonunu orta vadeli hedefinin bile altında bir gerçekleşmeyle kapattık.

Enflasyondaki yükselişi dikkate alarak memur maaşlarında yüzde 87 oranında artış yapmıştık. Ayrıca gelir vergisi muafiyeti, sözleşmeliye kadro, ek gösterge gibi pek çok adımla kamu çalışanlarımıza ilave imkanlar sağlamıştık. Açıklanan 2022 enflasyon oranına göre kamu görevlileri ve emeklilerinin ocak ayından itibaren geçerli yılın ilk yarısını kapsayan maaş artış oranı yüzde 16,48 olarak uygulanacaktır. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinde ise bu oran 15,4 olarak ortaya çıkmıştır. Buradan sizlere ve tüm milletime memur, memur emeklileri ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın müjdesini vermek istiyorum.

Yeni memur ve emekli maaş oranımız, çalışanlarımıza, emeklilerimize, milletimize hayırlı olsun. Ülkemizin kritik bir döneminde şartları zorlama pahasına bu artış oranlarını milletimizin hizmetine sunmamızda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Bugün burada sözleşmeliden kadroya geçen siz kardeşlerimizin sevincine ortak olmak üzere bir aradayız. Kısa süre önce yaptığımız açıklamayla farklı kurumlarda çalışan yaklaşık 500 bin sözleşmeli personelimizin kadro beklentilerine cevap verdik. Bu kapsamda 4C'den 4B'ye geçenler, mahalli idareler personeli, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları, 50D'li araştırma görevlileri, vekil ebe, hemşire, aile sağlığı merkezi çalışanları gibi geniş bir alandaki sözleşmeli personelimizin sorunlarına kalıcı çözümler üretiyoruz. Artık bu personelimiz de diğer kadrolu kamu görevlileri gibi sözleşmelerinin yenilenmemesi ihtimaliyle karşılaşmayacak.

Kademe ve derece ilerleme hakkına sahip olacak. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına girebilecek. Kurumlar arası yer değiştirme hakkını kullanabilecek. Eş durumu mazereti hakkının kullanımı için diğer eşin de kamu personeli olması şartı aranmayacak. İsteğe bağlı yer değişikliği talebi idarenin tasarrufuna bırakılmayacak. Kullanılmayan izinlerini bir sonraki yıla aktarabilecekleri gibi ücretsiz izne ayrılma hakları da bulunacak. Yurt dışında eğitim veya görevlendirme, harcırah alma, arazi tazminatı alma, yemek ücreti yardımından faydalanma hakkına kavuşacak. Sözleşmenin personel tarafından feshi halinde iş sonu tazminatı ödenmemesi durumu son bulacak. Doğum sebebiyle sözleşmesi feshedilen sözleşmeli personelin doğum sonrası kuruma dönüşlerinde kurumun takdiri durumu gerekmeyecek. İstifa halinde aynı pozisyona dönememe durumu ile yönetici pozisyonlarında görevlendirme yapılmama durumu ortadan kalkacak. Yani aynı çatı altında beraber görev yaptıkları kadrolu meslektaşları hangi hak ve imkanlardan istifade ediyorsa, sözleşmeden geçen kardeşlerimiz de artık aynı haklardan faydalanabilecektir.

Farklı kamu kurumlarında çalışan yaklaşık 500 bin kardeşimizle ailelerini bilfiil etkileyen bu adımın hayırlı olmasını diliyorum. Sözleşmeli personelimizin de inşallah bundan sonra çok daha büyük bir şevkle vazifelerine sarılacaklarına inanıyorum.

Halka hizmeti hakka hizmet gören bir medeniyetin mensupları olarak milletimize karşı sorumluluklarımızı layıkıyla ifade etmemiz gerekiyor. Hep söylediğimiz gibi millete hizmet yolunda bahane olmaz. Hangi makamda olursak olalım vazifemiz vatandaşlarımıza aşkla, samimiyetle, fedakarca hizmet etmektir. Kamu görevlilerimizin de mevzuat çerçevesinde mesuliyetlerini yerine getirirken mesuliyetlerini yerine getirirken meseleye bu zaviyeden bakmaları önemlidir. Bilhassa vatandaşlarımızla doğrudan muhatap olan hizmet birimlerimizin bu noktada daha fazla hassasiyet göstermesini bekliyorum. Rabbim emeklerinizi ve gayretlerinizi zayi eylemesin.

Sözleşmelilerin kadroya geçiş süreçlerinde yoğun çaba harcayan Çalışma Bakanlığımız ile Memur-Sen yönetimini de ayrıca tebrik ediyorum. Niyet hayrolunca akıbetin de hayr olacağının en güzel, en somut örneklerinden biri sözleşmelilerin kadroya geçişi olmuştur. İnşallah hükümet olarak diğer çalışanlarımızla birlikte kamu personelimizin de yanında olmaya, sıkıntılarını özellikle çözmek suretiyle bu süreci devam ettirmeye gayret edeceğiz.

Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki sendikacılık salt ücret pazarlığı yapmak değildir. Sendikalarımızın ilk ve asli görevi ister kamu, ister özel sektör olsun emeği, emekçinin hakkını, alın terini ve hukukunu savunmaktır. Kuruluş ve işleyiş tarzı itibarıyla birer sivil toplum örgütü olan sendikalar, aynı zamanda demokrasinin vazgeçilmez aktörlerinden biridir.

Demokrasi kültürünün gelişmesiyle sendikal faaliyetlerin etkinliği arasında doğru bir orantı vardır. Demokratik teamül ve işleyişin güçlü olduğu sistemlerde sendikalar da hak ve adalet mücadelesinin en ön safında yer alıyor. Millet iradesine vesayetin gölgesinin düştüğü toplumlarda ise sendikalar etkisiz eleman olmaktan, geri plana itilmekten kendilerini kurtaramaz. Sendikaların etkinliğini ve gücünü etkileyen bir diğer unsur da bağrından çıktığı toplumla aynı yöne bakması, aynı hissiyatı paylaşmasıdır. Milletine ve milletinin değerlerine yabancı bir sendikal hareketten işçiye de, kamu görevlisine de, ekonomiye de hiçbir hayır gelmez.

Bunlar kimi zaman bilinçli kimi zaman da bilinçsiz, siyaseti ve toplumu dizayn etmenin amacı olarak kullanılmışlardır. Türkiye olarak bir asrı bulan gerek hak ve özgürlükler gerekse ekonomik kalkınma mücadelemizde bu acı hakikate defalarca şahitlik ettik. Geriye doğru baktığımızda bu ülkede sendikacılık adı altında farklı tolum kesimlerimiz arasında kavganın, gerilimin, kutuplaşmanın körüklendiğini gördük. Bu ülkede kimi sendikaların vesayete uygun ortam hazırlamak için piyon olarak kullanıldığını, hatta el altından desteklendiğini gördük. Bu ülkede ideolojik bağnazlıkla hareket eden sendikaların, demokrasiyi korumak yerine beşli çete olarak darbecilere alkış tuttuğunu gördük. Bu ülkede milletin seçtikleri karşısında 'ordu göreve' pankartları altında sıraya girmekten utanmayan sendikalar gördük. Bu ülkede marjinal yapıların sözcülüğünü yapan, teröristlere aleni destek veren, bölücü örgütün eylemlerini meşrulaştırmak adına kırk dereden su getiren sendikalar gördük. Hasılı insan hayatını, özgürlüklerini, emekçilerin hak ve hukukunu savunmak yerine iç ve dış güç odaklarına selam duran vesayetin oyuncağı haline gelmiş sözde sendikalar gördük.

Benzer çarpıklıklar üniversitelerden gazetelere, baro ve odalardan siyasi partilere kadar geniş bir yelpazede geçerlidir. Yaşadıklarımız bize ideolojik sendikacılığın ne ülkemize ne de demokrasimize hiçbir katkısının olmadığını ve olamayacağını göstermiştir. Günümüz Türkiye'sinde artık bu sendikacılık anlayışının hiçbir hükmü, etkinliği ve itibarı kalmamıştır.

Ülkemiz son 20 yılda ayağına vurulan diğer prangalarla birlikte ideolojik sendikacılık zincirinden kurtulmuştur. Hatta hatırlayın seçimler öncesinde 'hiç kimse belediyelerimizden atılamaz' deniyordu. Büyükşehir belediyeleri dahil kapının önüne konan işçilerimizi gördük mü? Gördük… Memurlarımızı gördük mü? Gördük… İşte şimdi onların hepsi yasal düzenlemeyle görevlerinin başına dönecekler.

Attığımız bütün bu adımlarla bizlerin farklı alanlarda hayata geçirdiği reformların yanı sıra Memur-Sen gibi kuruluşlarımızın da hamdolsun çok önemli payı var. Memur-Sen 28 Şubat başta olmak üzere tüm anti demokratik girişimlerde daima milletin ve milli iradenin safında yer almıştır. 27 Nisan bildirisinden gezi olaylarına, 17-25 Aralık teşebbüsünden 15 Temmuz ihanetine kadar demokrasimize kasteden tüm saldırıların üstesinden Memur-Sen camiasıyla birlikte geldik.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi tarihimizin en kritik yönetim reformunu gerçekleştirirken Memur-Sen'in gülcü desteğine şahit olduk. Son 20 yılda vesayetçi sisteme, cuntalara, ihanet çetelerine ve terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadelede desteğini esirgemeyen Memur-Sen'e buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.

Editör: TE Bilişim