“Aza kanaat etmeyen, çoğu bulamaz.” atasözüyle yetiştirilmiş bir neslin; gündemin yıldızı ekonomi zafiyetine çekimser kalamadığı, cenahlar arası holiganlığın nüksedip seyreldiği, yetkililerin üç maymunu oynadığı garip bir dönemden merhaba.

Belirsizlikten hoşlanmayan bir toplumu hiçbir şey yokmuş gibi davranarak teskin etmeye çalışmak; her durumu göğüsleyerek karşılamasına alışık olduğumuz hükümetin siyasal iletişimine ters düşen bir tutum olduğundan, halk huzursuz oluyor. Bu huzursuzluğun rakamlarla ifade edilen ekonomik oranların çoğunluğunu oluşturduğu ise yadsınamaz bir gerçek.

Bir kütüphane görevlisine çalışmalarımı devam ettirdiğim fakat teslim süresi dolduğu için iade etmem gereken kitabı bir günlüğüne sistemde teslim edildi şeklinde gösterip gösteremeyeceğini sorduğumda, Mustafa Kemal’in “Vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet, memlekete ihanettir” ahdiyle sahip çıktığı vatanı, fuzuli gerekçelerle oyalayan bir sisteme alıştırılıyoruz.

Milli duygular kullanılarak vatandaştan beklenilenleri kendisi yerine getiremeyen bir sistem anlayışıyla ekonomi düzene girse de, aslını tarihte gördüğümüz bir medeniyeti taklitle yaşatmaya devam edeceğiz.

Gelecek nesillerden beklentimizi hep yüksek tutacağız ama onların gelecekleri için standartları geliştirmeyeceğiz.

Geçmişi geleceğe bağlayan tarihi hep anacağız ama hiç tarih yazmayacağız!

Seçim dönemlerinde çizilen muasır medeniyetler portresi silinmeye yüz tuttu. Silgiyi kimin tuttuğu belli olmasa da kalemi biz tutuyoruz. Yeni bir seçim furyasına girmeden kimse taşın altına elini koymayacak bunu biliyoruz. Ekonomik dalgalanmalar, zamlar, güncellemeler derken bu hengamede olan vatandaşa oluyor. Gidişat hiç iyi görünmüyor…