Yeryüzü insanlığın beşerî ihtiyaçlarını yeterince karşılayabilecek potansiyele ulaştı. Her şey bir düzen üzerine kurulu ve bu düzen sıfırdan başladı. Peki, bu sistem ne kadar düzenli? Hayatın işleyişi için belirlenmiş bazı kıstaslar vardır. Bunlar eğitim başta olmak üzere sağlık ve ekonomi. Gelişmiş ülkelerde vatandaşların eğitim düzeyinin, sağlığının ve refah düzeyinin iyi olması gerekir. Hayatta en önemli kıstas ise eğitim olmalıdır. Eğitim olmadan ne sağlık ne ekonomi ne de bir toplum gelişemez. Son zamanlarda sürekli değişen sınav sisteminin belirlediği eğitim seferberliğinden bahsetmiyorum, “yaşam boyu öğrenme” den bahsediyorum.

Bir çocuğun eğitimi nerede başlar? Anne karnında mı? Aile ortamında mı? Okulda mı? Hayır, bir çocuğun eğitimi “eşinizi seçerken” başlar. Düşününce bunun gerçekten gerekli bir şey olduğuna karar veriyorsunuz. Herkes evleneceği kişiyi seçerken “çocuklarıma iyi bir baba/anne olsun” düşüncesine kapılmıştır ama eğitim bunun bir tık ötesinde. Her insan bir ailenin içine doğar ve her çocuk anne babasını kendisine rol model edinir. Anne babanın çocuk yetiştirmede benimsediği tutum ise bu aşamada çok önemlidir. Bir insanın eğitimi için çaba harcanırsa başarı kaçınılmaz olacaktır. İçinde bulunduğumuz pandemi dönemini de ele alırsak açığımızın giderek arttığını söylemek mümkün. Mesafeyi kapatmak için ekstra çaba harcamamız gerekiyor.

Herkesin çocuğu kıymetlidir ancak çocuğun bu zaman zarfında oluşan karakteri ileriki hayatı için daha kıymetlidir. İçgüdüsel olarak çocukların isteklerine sınırsız imkân sunan ebeveynler çocuğu gerçek hayatta savunmasız bırakır. Çocukları her açıdan hayata hazırlamak gerekir. Eğitim ailede filizlenir, çevrede yeşerir, sosyal hayata meyvesini verir. Peki ya özel hayatta? Bireyler yalnız kaldığında; çevresinde tanıdıkları yokken, aldığı eğitimi muhafaza edebiliyor mu? Bir insana ne kadar eğitim verirsek verelim ona bu eğitimi benimsetemiyorsak bunu cüzî iradesine almaz ve verilen eğitim sadece göstermelik kalır.

Burada Millî Eğitim Bakanlığı’nın uyguladığı müfredata göre ders kitaplarında yer verilen örtük öğrenmeden bahsetmek istiyorum. İnformal eğitimden sayılan örtük öğrenme hayatın her alanında karşımıza çıkar ve kullanım alanı sınırsızdır. Örnek verecek olursak; bazı bilgilere sahip olduğumuzun farkında değiliz, bu bilgiler sadece ihtiyacımız olduğunda ortaya çıkar ve öğrenmesi oldukça kolaydır. Herhangi bir ezber veya çalışma gerektirmez üstelik kalıcıdır. Bu bilgileri bilinç odaklı “örtük öğrenme” ile sağlarız. Örtük öğrenmeyle sağladığımız bilgilerin ortaya çıkması için ortamda bir uyarıcının olması yeterlidir. Ders kitapları dışında planlı değildir ama ben planlanması gerektiğini düşünüyorum. Bu sayede geleceğimizin mimarı olan çocukları daha erdemli nasıl yetiştiririz kaygısına bir son verebiliriz.

Talim terbiye kurulunun gizil öğrenme (örtük müfredat) üzerine düzenlemeleri mevcuttur. Örneğin “bilim adamı” kavramı cinsiyetçi bir yaklaşımdır ve bir gizil öğrenmedir. Bu kavram şimdilerde değişmiş “bilim insanı” güncellemesi getirilmiştir. Eğitimde, sosyal hayatta, masallarda, medyada ve hatta reklamlarda birçok örtük öğrenme metoduyla karşılaşmak mümkün. Ders kitaplarında ise ağırlıklı olarak; cinsiyet, milli duygular, ırk, din ve kültürle alakalı örtük müfredat uygulaması vardır. Ancak örtük öğrenme kitaplarda alenen yazmaz.

Çoğumuzun zihninde yer edinen annenin yeri mutfaktır hep çocuklarla ilgilenir, baba çalışır evin ihtiyaçlarını giderir algısı hayat bilgisi kitaplarındaki görsellerle bize kazandırılmıştır. Bakış açısı sabit olanlar bu genellemeyi aşamaz ve bugünkü; kadınların ötekileştirilmesi sorunsalı ortaya çıkar. Kısacası bunun gibi birçok örtük öğrenme hayati değer taşıyor. Sizde önünü görmeden yaşayamayanlardansanız bilmenizi isterim ki örtük öğrenme bizim hayat sigortamız. Gidip reçeteye yazdıramayız belki ama geleceğe kendi ellerimizle iyi bir fatura kesebiliriz.

Büyüklerimizin deyimiyle “Su-i misal, emsal olmaz” ancak çocuklara iyi veya kötü örnek değil, sadece örnek yeter. Çocukların iyiyi kötüyü ayırt edemeyecek yaştayken edindikleri bilgiler; gördüğü duyduğu her şey, bize yol su elektrik olarak geri dönecek bunu unutmamak lazım. Ağaç yaşken eğilir, insan çocukken eğitilir. Geleceğe geçmişten gidilir. Çocuklarımıza iyi bir gelecek bırakıp geleceğimizi gençlere emanet edeceksek ona önce biz sahip çıkalım. Eğitimi bu hale biz getirdik yine biz düzeltmeliyiz.