E. MUSK'I ANLAMA ÇABASINDAN EĞİTİM'E 1-

Abone Ol

İki tercihden birine mecbur kalsanız: Ölüm ve eğitim, hangisini seçerdiniz?
'Ne kadar saçma bir soru. Tabiki eğitim.' dediğinizi duyar gibiyim. 
Kapitalizmin gurusu E. Musk,  Gazze'ye uyduları ile İnternet sağlama sonucunda kaybedeceği paralar için; 'umurumda değil! ' demişti. Zorunlu İsrail gezisi sonrasında ise Tel-Aviv'in onayı olmadan Gazze'ye İnternet sağlamayacağı konusunda anlaşmaya vardıkları duyurulmuştu. Sonrasında videosuz ses kaydında: 'Sivilleri katladen Hamas'ı öldürmekten başka çare yok, çünkü fikirlerini değiştirmeyecekler' dese de önceden söylediklerine benzer, esas benimsediği yöntem olarak eğitime vurgu yapıyordu. "Hamas, bir tek kişi kalmadan tamamen yok edilemeyecek ise, her Hamaslının öldürülmesi üç tanesini yaratır" diyordu. (Ufku çok da geniş değilmiş, bütün dünya Hamaslı ya da sempatizanı oldu!) Katliam barbarlığından, hoşlanmıyor, sömürgeci ama tatlı dilli, güler yüzlü 'İngiliz kibarlığı' tadında 'eğitim barbarlığı' nı öneriyordu: " Gazze'de yeni nesillerin katil yetişmemesi için yeni bir eğitim sistemi kurulması gerekir."
Bu sözler, Çin yönetimi'nin, Doğu Türkistan'daki toplama( sözde eğitim!) kamplarında yaptığı gibisini kasdetmiyorsa, J. Taylor Gatto'nun "Eğitim bir kitle imha silahı" adlı kitabını hatırlattı bana.  Bütün dünyada kurumsal zorunlu eğitimi fonlayıp yapılandıran (bizde 1949 Fulbright anlaşması ile.) küçük bir yahudi sermayedar ve sanayici grubu  (Rockefeller ve Carnegie) kendi özel hayır! kurumlarını da yanlarına alarak 1896 dan itibaren başta kovboy filmlerinde gördüğümüz, bankalarını soyan Avrupa göçmeni hristiyan Amerikalılar ve tamamını öldüremedikleri kızılderililer olmak üzere, adım adım bütün küreyi, kendilerine karşı yumuşak başlı ve itaatkar hâle getirmek üzere, kolları sıvadılar. Çünkü onlar seçkindi.Diğer insanlar Onlara hizmet için vardı ve bu amacı gerçekleştirecek kemiyet ve keyfiyetde olmalıydılar. Ancak Amerika kıtasında  edinebildikleri emanet  yurdu, ileri aşamada, Kudüs başkent olmak üzere, eski dünyanın göbeğine taşıma düşü kuruyorlardı. Rockefeller Eğitim Kurulu'nun 1906 tarihli 'Occasional Letter Number One/Gerekçeli Mektup Sayı Bir' adlı belgede misyonu ve hedefi şöyle özetlediler: "Düşlerimizde (...) insanların kendilerini, bizim yoğurucu ve biçimlendirici ellerimize mükemmel bir yumuşak başlılık içinde teslim ettiklerini görüyoruz. Mevcut eğitim teamülleri zihnimizden uçup gidiyor ve geleneğin engellerinden azade bir şekilde... tesir etmeye çalışıyoruz. Biz bu insanları ve onların çocuklarını filozof, bilgi küpü veya bilim adamı yapmaya çalışmayacağız... İçlerinden büyük müzisyenler, doktorlar, vaizler, devlet adamlığı kumaşı taşıyanlar...arayıp bulma derdinde de değiliz. Bunlardan fazlaca mevcut zaten. Bizim kendimize biçtiğimiz misyon çok basit... Biz çocukları organize edeceğiz... Ve onlara anne babalarının kusurlu bir şekilde yapageldikleri şeyleri, mükemmel bir şekilde yapmayı öğreteceğiz. " Tekrar tekrar okunup ezberlenesi bir anafikir. Evet onların istediği sadece itaat ve kontrol idi. Ölüm ve *eğitim* ne kadarda birbirlerinin yerine ikame edilebilir mukayeseli kavramlardı meğer. 
Musk haklıydı. Üç yüz yıldan uzun zaman İslam aleminin halifeliğine ev sahipliği yapmış, kimliğini Müslümanlıkla yoğurmuş, altı yüz yıllık koca imparatorluğun varisi Türkiye, laik eğitim sistemi sayesinde yüz yılda Arap ve Müslüman ülkelere laiklik ihrac eder hâle gelmemiş miydi? .  Afganistan gibi eğitimsiz bir millet onlarca yıldır Rusya 'ya, sonra da Amerika'ya kök söktürmemiş miydi?  Gazze gibi küçük bir topluluğun, Kuran'ı en öne alan kendi eğitim sistemini kurmasına ivme kazandıran şeylerden en önemlisi de belki,  İsrail'in eğitimi engelleme tutumuydu. İkinci intifadaya kadar Mısır ve Ürdün müfrredatları uygulanırken ve tamamen kendi kontrolünde olduğu dönemde İsrail'in sık sık eğitimi kesintiye uğratan taciz politikası yüzünden devamlılık sağlanamıyor, ev okullarında, camilerde din adamı, az sayıda öğretmen ve üniversite öğrencileri ile eğitim, dini eğitim üzerinden devam ettiriliyordu. Bu ise daha büyük bir kontrol zorluğunu beraberinde getiriyordu. 2000 yılında 'Filistin Eğitim ve Yüksek Öğretim Bakanlığı' kurulduğunda müfredat, Filistinlilik şuuru üzerine bina edilerek, daha sistemli hâle getirildi. . Aynı yıl ikinci intifada vuku buldu. Sonrasında İsrailin hedefi daha da çok, eğitimi baltalamaya, okul çocuklarını potansiyel suç unsuru görerek tutuklama, öldürme, Yahudi yerleşimciler yoluyla mobinge maruz bırakma, duvarlar örerek mahalleleri parçalayıp eğitimi aksatma...gibi müdahalelere dönüştü. Musk, Filistin'in, standart küresel laik eğitim sisteminden nasiplenmesinin  sağlanmasına yönlendirme yapıyordu öyleyse.
 Konuya devam edelim inşaallah.
Selam ile.
     Ayşe Küçükşakalak As