DUY DA GEL!

Abone Ol

Nasıl bir aşk yaşadın?

Düştün yollara bîçare,

Soruyordun geçtiğin her yerde

Ağaca, taşa, toprağa, kuşa, yıldızlara.

Gören, bilen var mı? Onu arıyordun,

Nasıl bir aşk yaşadın ki öyle,

İzinden kalan, güzel kokusunu bulurum umuduyla,

Gittin uzaklara, kanayan yürek yaranla!

Leyla, Mecnun’un hasretinden vazgeçti,

Mecnun, ona sevdasından vazgeçmedi,

Onun misali benzer mi, yetişir mi acep sana?

Aradın, aradın onu,  mecnun sevdasında.

Ahh!!!

Aşk yakar, gönle düşünce,

Ateş biraz usukur, üstü örtülünce,

Kayıp gitti ellerinden güneşin,

Sessizce kayboldun, gidenle gittin sende!

Dünya sıktı, ona gitmek istedin,

Seni sana anlatanı, seni senden iyi tanıyanı,

Senlik ve benlikten geçeni,

Hiçliğin içinde hiç olanla,

Aşk yolunda, Var olanı seçtin.

Bilinmeyen, anlaşılmayan yangınların var,

Ateşin de tarif edemeyeceği, bir ateş var,

Dumanı olmayan, bacası tütmeyen, ama yakan,

Rengini sararıp solduran, kendinden geçiren.

İniltilerle feryada girdiren,

Coştukça coşturup, denizler köpürtüp çağlatan,

Ayrılığın derdiyle, karar kıldırmayan,

Güneşin etrafında dönen yıldızlar gibi,

Canla, başka sema ettiren.

Sen bana, sessizce veda ettin,

Ben sana, ruhumla geldim,

EY DOST! Duy beni, duy, duy beni!

Duy ki, canım acıyor, yüreğimin kanat çırpınışlarını duy da gel.

Çok bekletme! Ya gel yanımda ol,

Ya da, beni de alıp götür, gittiğin yerlere.

Gönlümde seni gör, ben senim, sen de ben.

Hayatsa hayat, ölümse ölüm ,

Ama, her şey seninle çok güzel!

Hak Baki,

Hüvel Baki olanın,

Yolunda dost olmaya gel!

YOLUNDA CAN OLMAYA GEL!

EY DOST! Duy beni!

Duy da gel!

Çok bekletme!

Duy da gel!..