Gezdi, gördü, uyguladı
Gemilerde yağcılık yaparak denizlere atılan Çumralı kaptan Mehmet Bilgehan Baydemir, çalışma azmi ve belirlediği hedefler ile kaptanlığa kadar yükseldi. Birçok gemide kaptan olarak görev yapan Mehmet Bilgehan Baydemir, gezdiği 117 ülke ve 264 şehri memleketi Çumra ile karlılaştırdı. İçindeki Çumra sevgisi onu, çok sevdiği kaptanlık mesleğini bıraktıracak kadar yüksekti. O bu sevgi için kaptanlığı bırakarak, memleketi Çumra'ya dönüp, 'burayı ayağa kalkındırmam lazım' dedi. Çumra tarihinde ilk olarak kurumsal çiftçilik modelini sergiledi. Uluslar arası firmalara ekip yaparak, Çumra'yı tanıttı. Şimdi Çumra'ya cips fabrikası kurmak için girişimlere başladı. Çumra'yı dünya şehri yapmanın hedefi olduğunu belirten Mehmet Bilgehan Baydemir, "Çumra halkının vizyonunu genişleteceğim" diyor
-Mehmet Bilgehan Baydemir kimdir?
Memur bir ailenin ortanca çocuğu olarak 8 haziran 1979 da Konya'da dünyaya geldi. Eğitim hayatı boyunca farklı işlerde çalıştır bunlardan bazıları, lise döneminde tekstil ve tahıl ticareti yaptı, üniversite de okurken İstanbul'da minibüs şoförlüğü yaptı. 1996 yılında gemilerde yağcı olarak çalışmaya başlamış 1998 de küçük bir gemide baş makinist olarak atanmıştır. 2001 de güverte eğitimini bitirdikten sonra güverte zabitliği yapmaya başlamış ve 2004 yılının sonunda Gemi kaptanı (Süvari) olmuştur, 2004-2011 yılları arasında çeşitli şirket ve gemilerde kaptanlık yapmıştır. İş ve özel zamanında dünyanın 117 ülkesini ve 264 şehrini gezmiştir. 2010 yılı sonu itibarı ile memleketi Çumra'daki değişimleri farketti ve denizcilik hayatına ara vererek Çumra ilçesine yerleşmiştir. Çumra'da Tarım ve Ticaretle uğraşmakla beraber Çumra'nın bir dünya şehri olması için kazandığı bilgi ve deneyimleri Çumra'ya kazandırmak için çaba sarf etmektedir. Bu doğrultuda İlçede önde gelen Tarım ve Ticaret ile uğraşan hemşerilerini gruplar oluşturarak Yurt dışına götürmek ve farklı bakış açısını Çumra'ya kazandırmak birinci hedefi olmuştur. 1998 de Ukrayna'da kurduğu IKEA Shipping Agency firması halen ortakları ile birlikte faaliyetlerini sürdürmektedir. Bununla beraber İngiltere ve İsviçre de ki firmalarıyla dünya ticaretinde edindiği bilgileri ihtiyaç duyan uluslararası firmalara danışmanlık hizmeti vererek aktarmaktadır.
YAĞCI OLARAK BAŞLADI, KAPTAN OLDU
-Kaptanlık serüveninizden biraz bahsedebilir misiniz?
1996 yılı itibariyle denizciliğe başladım. Önce yağcı olarak, sonra makine zabiti olarak 1998 yılında ikinci makine mühendisi olarak denizciliğe başladım. Daha sonra 3-4 ay baş makine mühendisliği yaptım. Burada boğazdan geçerken, bir balıkçının yanından geçiyoruz. Balıkçı bize 'dikkat edin' diye bağırıyor. Kulağım balıkçıya takıldı. Balıkçı 'ağ var pervaneye dolaşacak' diye bağırıyor. Bu sesi duyunca heyecanlandım. 19 yaşındaydım kimseye demeden gittim pervaneleri stop ettim. Herkes tereddüt etmiş. Çalıştırıp yürüdükten sonra kaptan beni çağırdı, 'ben bu gemiyi istediğim yere götürür, istediğimde batırırım. Bana kimsenin karışmaya haddi yok. Sen bunun cezasını ağır ödeyeceksin' dedi. Ve İlk limanda kaptan beni gemiden çekti. O anda kendi kendime dedim ki ben kaptan olacağım. Türk Deniz Eğitim Vakfı'nın açtığı kaptanlık eğitim programı vardı. O okulda güverte bölümüne giderek ilk adımı attım. 2001 yılında da okuldan mezun olarak güverte katibi olarak göreve devam ettim. 203 yılında 2. Kaptanlığa atandım. 2004 yılında da bir gemiye gemi kaptanı olarak atandım. O tarihten itibaren 2010 yılının sonuna kadar kaptanlığı sürdürdüm. Daha sonra memleketim Çumra'ya dönerek tarımla uğraşmaya başladım.
-Kaptanlığı neden bıraktınız ?
2005 yılında evlendim. 2005 yılından itibaren denizci olarak evli olmanın zorluklarını yaşadım. Her zaman için hayatımda hedefler belirlerim onlara ulaştıktan sonra yeni hedeflere koşarım. Denizcilik mesleğine yağcılıktan başladım, kaptanlığa kadar ulaştım. Büyük gemide de küçük gemide de çalıştım. Kaptanlığın bana göre olmadığını düşündüm. Ülkemi dünyayı tanıtmak için şimdi farklı işler ile uğraşıyorum.
-Şu an Çumra'da neler ile uğraşıyorsunuz?
Çumra'daki akrabalarım destek oldu. Tarımda benim faaliyetlerimi takip eden, 25 yıllık tarım sektöründe deneyimi olan bir abi ile çalışıyorum. Orta düzeyde bir çiftçiyim. Ama kurumsal düzeyde ilerliyorum. Tarım çok geniş bir kavram. Her şeyi biliyorum demiyorum. Allah'ın takdir ettiği noktada yapmak istediğim her şeyi yapabileceğim bir ortamdayım. Biraz fazlaca ileri olmamızın sebebi, birlikte çalıştığım arkadaş.
-Hangi ürünleri yetiştiriyorsunuz?
İki yıldır ekim yapıyorum. Geçen yıl, yaklaşık olarak 160 dekar dışında, 800 dekar arazi sözleşmeli ekim değimiz, KVS firmasına mısır, Sincenta firmasına ayçiçeği, Altınekin firmasına buğday, MY firmasına fasulye, Konya Şeker'e pancar ektim. Önceki sene yüzde 100 kapasite ile tohumluk firmalara tanıştım. 160 dekar araziyi ticari olarak yemlik mısırda kullandım.
ÇUMRA MARDİN GİBİ
-Çumra'yı nerede görüyorsunuz?
Çumra bana göre Anadolu'nun göbeğinde küçücük bir Mardin gibi. Çumra yakın tarihteki dönemle yeni bir şehir olmasından dolayı göçmenler, Türkmen Yörük ve dağlılar var. Küçük Mardin dememizin nedeni bu. Kendi bölgemizde bir arada yaşadığımız kozmopolit bir yapı var. Bende Dinlendik köyünde tarımla uğraşıyorum.
HEDEFİM ÇUMRA'YI KALKINDIRMAK
-Niçin tarım?
Benim Çumra'ya gelmemdeki neden çiftçilik yapmak değil, ya da çok para kazanmak değil. Çumra'ya gelirken eşime, 'Ben büyük bir denizde küçük balık olmak istemiyorum, küçük bir denizde büyük balık oluyum' dedim. Çumra'yı kalkındırmayı hedefliyorum. Bu noktada Recep Konuk'un başarılarını takdir ediyorum. Küçücük bir şehirden devasa bir işletme çıkartabilmiş bir insan. Çumra'nın o kapalı vizyonunu açmak için elimden ne geliyorsa onu yapacağım. Çumra bir dünya kasabası olabilir. Sadece içindeki o kalıplaşmış insanların vizyonlarının açılması ile bu gerçekleşebilir. O arkadaşlar üzerinde de devam edeceğim.
-117 ülke gezmişsiniz, bu şehirlerde benim bunu ülkemde yapmam lazım dediğiniz şeyler oldu mu?
117 ülke 264 şehir gezdim. Benim birinci gözlemim ve değiştirmeyi istediğim, imarı yapı. Çumra bir tarım şehri. Askeriyesi, işçisi, memuru tarımla yeşeren bir şehir. Konya Ovası'nın en verimli topraklarına sahip. Gezdiğim yerler ile Çumra'yı karşılaştırdığımda Çumra'nın olması gerektiği yerde olmadığını gördüm. Bütün bu gezilerde fark ettiğim ana olay bu. Bunun nedeni, birincisi kültür, ikincisi eğitim, gençlere bırakılacak fikir ve ahlak. Yılımın tamamını Çumra'nın insanlarına faydalı olmaya harcamak için arzu ediyorum.
ÇİFTİLERİ AVRUPA'YA GÖTÜRÜYORUM
-Çumra için nasıl bir politika izliyorsunuz?
3 yıldır her yıl 2 grubu 6 grubu yurt dışına gezmeye götürdüm. Bunlar çiftçilerdi. Çumra'da imar Alt yapısına da hakim olan insanları da gezmeye götürmek istiyorum. Görmeleri lazım. Gördüklerini akıllarına kazımaları lazım. Sadece ekonomik alt yapıyla hareket edilmemeli. Çumra'nın tarımsal kimliğini bozmaksızın bir şehir yapılanması ile hem yönetimler hem de halkımız tarafından benimsenmeli.
-Eleştirdiğiniz yönler neresi?
. Çumra'yı şehirleştirmeye çalışmak büyük bir hata. Çumra tarımsal bir şehir olması lazım. Çumra'ya yüksek binaların yapılması, devamlı olarak bir betonlaşmaya gidilmesi olumlu değil. Çumra'nın daha mütevazi ve müstakil bir şehir olarak düzenlenmesi lazım. Çumra'nın bir özelliği var. Müstakil bir evin apartman dairesinden ucuz olduğu başka bir şehir yok. İnsanlar müstakil evden sıkılıp apartmana yöneliyor. İnsanlar zorluktan kaçıyor. Bunda baş etmen sobadan kalorifere geçme isteği. Ama insanlar Çumra'nın tarım vizyonunu kaybetmemesi için müstakilliği bırakmamalı.
ROPÖRTAJ İBRAHİM ÇİÇEKÇİ
icicekci@konyayenigun.com