DÜNDEN BUGÜNE UNUTULMAZ ANILAR VE BİR DEYİM!

Abone Ol

Rahmetli Namı diğer Davulcu Hulusi Kıyak Amca babamı çok severdi. 1967 yılında Rahmetli Nuri Yıldız Ağabeyimin düğününde cuma, cumartesi ve pazar günü davul çalmıştı. Kendinin üzerine monte ettiği hoparlör ve davulu vardı. Hem türkü söyleyip hem de davul çalmıştı. Çok renkli bir kişilikti. Her zaman neşeli idi. 1974 Temmuz ayında Kıbrıs Barış Harekâtında Mersin Yolunda Limana İntikal eden askeri birliklerimize moral vermek için Çumra Belediyesinin damperli BMC Kamyonun üzerinde davul çalarak kahramanlık Türküleri söylemişti. O yıllardan hatırımda kalanı kadar;

Beşparmak dağlarını duman bürüdü,

Türk Ordusu Yunan üstüne yürüdü!

*

Yanındayız yanındayız Denktaş’ım !

Kıbrıs’tadır ecdadımın izleri

Bilmiyor mu sanıyorlar bizleri

Dalsız kolsuz sanmasınlar sizleri

Yanındayız yanındayız Denktaş’ım .

Böyle kalmaz geçecektir zor zaman

Asla boyun eğmemişiz bir zaman

Faziletli davanızda her zaman

Yanındayız yanındayız Denktaş’ım.. İsmetî-1)

............

Rahmetli Hulusi amca belli zaman zarfında şoförlük yapmış. Trafik polisleri Hulusi Amcanın arabasını durdurmuşlar;

 ---- Ehliyet, vize, ruhsatı getir şoför efendi! Demişler... Hulusi Amca;

 ---- Cebinden çeşit çeşit tahta kaşıkları çıkararak, işte ehliyet, işte ruhsat, işte vize Memur Efendi! Deyip başlamış oynamaya... Polis memurları;

----Tamam, Amca senin evraklarının tamammış hayırlı yolculuklar! Demişler.. Özellikle Milli Bayramlarda askeri kıyafetler giyip silah kuşanarak resmigeçitlerde en önemli figürü idi. Ben doksanlı yıllarda Çatalhöyük Çumra Belediye sporun Çumra'daki maçlarında muhakkak İzzetbey Mahallesi Karanfil Sokaktaki evinden arabayla alır stada götürürdüm. (Gerçi şimdi Karanfil sokak adı falan kalmadı ya!. Her hâlükârda bu yanlışı her fırsatta dile getireceğim) En son hanımı;

--- Ulan Herif utanman mı çoluk çocukla maça gitmeye? Dediği zaman. Hulusi Amca;

----Ulan Hanım senin torunu bu Eşrefin oğlu işe katacak ondan gidiyorum. Değilse bu saatten nörecem maçı topu maçı öyle değil mi Hacı Ahmet? Diyerek bana da tasdik ettirirdi. Yukarda da ifade ettiğim gibi Çumra'mızın renkli simalarındandı Allah rahmet eylesin.

**

Buyurun cenaze namazına deyiminin doğuş öyküsü;

Zaman 4. Murad zamanı... Tütünün, zararlı tüm maddelerin hatta ve hatta sokakta akşamleyin fenersiz bile dolaşmanın yasak olduğu bir dönem. Yasaklara uymazsanız da alacağınız ceza bellidir!

Lakin bu tarz zararlı alışkanlıkları olan kişiler için cezaların hiçbir hükmü fermanı yoktur. Sonunda ölüm olsa da olmasa da tütün mamulleri tüketilir.

4. Murad'ın her zaman yerine getirdiği bir alışkanlığı bulunmaktaydı: Tebdili kıyafet ile sokağa çıkıp insanları denetlemek. Bir gün yine bu şekilde sokağa çıkar ve Üsküdar'da bir kahvehaneye uğrar.

Görünürde normal bir kahvehanedir burası lakin içeri girince tütünün tüketildiği yeni bir kapı açılır. 4. Murad kendini belli etmeden oturur boş masalardan birine, kahveci de onu tanımaz ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:

Kahveci: Baba erenler kahve içer mi?

Padişah: Evet.

Kahveci: Tütün içerler mi?

Padişah: Hayır.

Bu cevap kahveciyi işkillendirir zira tütün içmeyen bir insan burada bulunmazdı kaldı ki padişahın tebdili kıyafet olarak dolaştığı haberleri de var. Eli titreye titreye kahveyi götürür.

Kahveci: Baba erenler ismini bağışlar mı?

Padişah: Murad.

Kahveci: Peki isimde sultanda var mı?

Padişah: Var.

Bu sözü duyan kahveci soğuk soğuk terler döker ve şu söz dilinden dökülüverir

Kahveci: Öyleyse buyurun cenaze namazına

Kahveci olduğu yere yığılıverir. 4. Murad bu lafa çok güler ve kahveciyi bir defalığına affeder. Bu deyimde günümüze kadar taşını verir.