Doğum günü

Abone Ol

Doğum Günü, Hatırlamak ve Hediyeleşmek Üzerine

Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi doğum günü ülkemizde de yaygın bir şekilde kutlanmakta.

Özellikle çocuklarımızın doğum gününü büyük bir coşku ile kutluyoruz. Okulda, televizyon programlarında ve sosyal medyada bu günler asla unutulmaması gereken (zaten facebook ortamında isteseniz de unutamazsınız) atlanması ya da unutulması ayıp kabul edilen özel günler haline geldi.

Toplumumuzdaki bu eğilim özünde iyi duygular barındıran bir etkinlik. Sevdiklerimizi hatırlamak, onları güzel bir sözle mutlu etmek, bazen bir hediye ile gönüllerini almak asıl amaç gibi görünüyor. Ancak bizim gayet masumane duygularla kutladığımız doğum günü etkinliği aslında o kadar da masum değil gibi.

Doğum gününün tarihçesine baktığımızda; ilk defa Eski Mısır'da ortaya çıktığı,  başlarda yalnızca firavunun, ilerleyen zamanlarda firavun ailesinden erkek çocukların doğum günlerinin kutlanmaya başladığı görülür. Öyle ki bu kutlamalar bütün ülkede bayram havasında geçer, esirler için genel af bile çıkartılırmış.

Sonraki yıllarda bu adet Yunanistan'a sıçramış. Eski Yunanistan'da inanışa göre av ve ay tanrıçası Artemis her ayın altısında doğum gününü kutluyor, kendisine un ve baldan kocaman bir pasta yapıyordu. İnsanlarda ise yine sadece erkeklerin doğum günleri kutlanırdı.

Romalılar önemli devlet adamlarının doğum günlerini resmi tatil ilan ederek bugün bile devam eden bir uygulama başlattılar.

Hıristiyanlarda ise önceleri azizlerin doğum günü değil ölüm günleri kutlanırdı. Hz. İsa'nın doğum gününü kutlama talebi önceleri kilise tarafından günah!  Sayılmış olup, sonradan yirmi beş Aralık olarak belirlenen doğum tarihi Noel adıyla kutlanmaya başlanmıştır.

On ikinci yüzyılda artık kadın ve çocukların da doğum günleri kilise tarafından kaydedilip kutlanmaya başladı.

Osmanlılar 'da şehzadelerin doğumu, sünneti, ilk tıraşı,  düğünü ve tahta çıkışı gibi özel zaman dilimleri hatırlanırdı. İlk defa ikinci Abdülhamit' in doğum günü batı toplularındaki krallarınkine benzer bir şekilde kutlanmıştır.

Böylesine tarihi yüzyıllar öncesine dayanan ve uygulamasına Hz. Peygamber döneminde asla rastlanmayan bu etkinlik bütün Avrupa ülkelerini sardığı gibi bize de sıçramış.

Canım biz onlara benzemek için mi doğum günü kutluyoruz?  Diyebilirsiniz. Fakat peygamber (s.a.v)'in 'Kim bir kavme benzerse o da onlardandır'  ve 'Bizim dışımızdakilere benzeyen bizden değildir 'hadisi şerifleri uyarınca sizce de burada belirtilen kategoriye dahil olmuş olmaz mıyız?

Bu durumda çözüm ne olmalı? Maksat yalnızca hatırlamak ve hediye almaksa bu doğum günü münasebetiyle değil de başka zaman dilimlerinde de pekâlâ olabilir. Çocuklarımıza, sevdiklerimize çok değerli oldukları gerek hal diliyle gerekse sözle ifade edilirse ve ara sıra ufak hediyelerle gönülleri alınırsa eminim ki onlarda doğum gününün eksikliğini çok fazla hissetmeyeceklerdir. Çünkü göz ardı edilmemesi gereken bir başka hadisi şerifte 'Hediyeleşiniz ki birbirinize olan muhabbetiniz artsın.' Buyrulmuştu