Diyabet, pankreastan salgılanan insülin hormonun yetersizliği veya etkinliğinin azalması sonucu kandaki şeker miktarının yükselmesi ile ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlanır. Her besin, tüketildikten sonra şekere dönüşmek üzere parçalanırlar. Daha sonra bu şeker kana geçer ve kandaki şeker düzeyi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen şeker, pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelere taşınır. İnsülin yokluğunda kanda glukoz birikir. işte bu olayın gerçekleşmesi diyabet yani kandaki şekerin yüksek olması olmasıyla ortak çıkar ve diyabetli bireylerde insülin eksik veya etkisiz olduğu için şeker hücre içine giremez ve kanda miktarı yükselir. Tip1 diyabet genellikle çocukluk ve gençlik döneminde ortaya çıkar. Tip 1 insülin yapımında görev alan pankreas beta hücrelerinin tahrip olması ile oluşur. Belirtileri, çok idrar yapmak, Sık idrara çıkmak, zayıflamak, çok su içmek gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Tedavi doktor kontrolünde kullanılan insülin olmak kaydıyla temel taşı sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve eğitimdir. Kan şekerinin düşmemesi için az az ve sıkı sık beslenmesi gerekir. Tip 2 ise genellikle 40 yaş üstündeki kişilerde görülen diyabettir. İlk zamanlarda insülin salgılanması varken salgılanan insülin hücreler tarafından kullanılamaz. İleri dönemde ise insülin salgılanma seviyesi düşer. Belirtileri ise, Polidipsi (Aşırı susama ve su içme isteği, sıvı alımında belirgin artış), Poliüri (Çok sık idrara çıkmak), Polifaji (Çok fazla yemek yeme isteği, iştah artışı), yorgunluk ve halsizlik, ağız kuruluğu, sık ve aşırı acıkma, açlığa tahammülsüzlük, ağızda aseton kokusu, istem dışı kilo kaybetme sayılabilir. Göz merceğinden sıvı çekilmesine bağlı olarak bulanık görme, görme bozuklukları izlenebilir. Yüksek kan şekerinin sinirlerde yaptığı hasara bağlı olarak özellikle ayak tabanlarında olmak üzere, ellerde ve ayaklarda hissizlik ya da yanma, batma hissi tarzında nöropatik ağrı izlenebilir. Kan şekeri yüksekliğinin yara iyileşmesini bozması sebebiyle geçmeyen yaralar da şeker hastalığı belirtisi olabilir.

Diyabet de beslenme de dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıralayabiliriz. Beslenme mutlaka kişiye özgü olmalıdır. Protein, karbonhidrat ve yağlar gereksinmeleri karşılayacak düzeylerde diyette yer almalıdır. Kan şekerinin hızlı yükselen ve ardından kan şekerinin hızla düşmesine sebep olacak basit karbonhidratların (şeker, bal, reçel, pekmez, pasta, tatlı, kurabiye vb.) tüketiminden kaçınılmalıdır. Elma, armut gibi kabuklu meyveler kabuğuyla tüketilmelidir. Mutlaka 3 saati aşmayacak şekilde ana öğün ve ara öğün beslenmelerine dikkat edilmelidir. Glisemik indeksi yüksek meyvelerden kaçınılmalı, tüketilecekse bile yanında süt grubu besinlerden eklenmesi gerekir. (kuru meyve, hurma, üzüm vb.) Öğünler atlatılmadan düzenli besin tüketimi sağlanmalı, öğünlerden her besin grubundan yeterli olarak tüketim sağlanmalıdır. Yemeklerin yanında salata ve yoğurt olması, ekmek ve pilava binen yükü azaltacaktır. Meyve suyu, hazır paketli ürünlerden, şekerli içeceklerden, aşırı çay, kahve tüketiminden kaçınılmalıdır. Glisemik indeksi düşük besinlerin tüketimine ağırlık verilmelidir. Posa içeriği yüksek sebze tüketimi arttırılmalıdır. Patates ve işlenmiş tahıllardan kaçının (beyaz ekmek, beyaz makarna, vs.). Tatlılardan kaçının. Yağ, şeker ve tuzu mümkün olduğunca az kullanın. Egzersiz yapılmalıdır. Aşırı egzersiz ve spor, şeker hastaları için tehlike arz eder. Ağır tempoda yürümek, merdiven inip çıkmak gibi egzersizler, idealdir. Haşlama, ızgara ve fırın gibi yemek pişirme yöntemleri tercih edilebilir. En önemli besin, sudur. Günde en az 1,5 ile 2 litre su tüketmelisiniz. Çaylar, kahveler, meyve suları, bu miktara dahil edilmemelidir. Tuz ve tuzlu besinler ve bol yağ içeren kuruyemişlerden uzak durulmalıdır. Atıştırmalık olarak ceviz ve badem gibi kuruyemişleri tercih edin. Çay veya kahveleri yemeklerden en az 1 saat sonra için. Günde en fazla 2 kahve veya 3-4 bardak açık çaydan fazlasını tüketmeyin.

Sağlıcakla kalın…