DEMİRCİ ZENCİ OLUNCA DUMAN YÜZÜNDE İZ BIRAKIR MI?

 

Bir kimsenin aybını söyleyen, ayıbı söylenenden daha fazla sapıklığa düşer. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.907-911)      

Canların en bahtiyarı kendi ayıp ve kusurunu görendir. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.907-911)

Başında yara ve çıban olan merhemini kendi başına sürmelidir. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.907-911)

Kendini ayıplamak (hatasını görmek) o ayıbın yeğâne ilacıdır. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.907-911) 

 

Bir mü'mini kınamana sebep olan bir ayıp sende yok diye kendine fazla güvenme. Aynı kusur sende de görülebilir. Peygamber Efendimiz: Din kardeşini bir kusurundan dolayı kim ayıplarsa ölmeden önce mutlaka o günahı işler, buyurdu. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.907-911)

Delikanlı, kendi sakalın bitmeden sakalı yok diye köseleri ayıplama.   (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.907-911)

Yiğit insanların zevki, savaş meydanlarında ileri geri hamle ile atılmaktır. Namert ahlaksızın zevki ise kötü arzuları aşağılık hareketlerle tatmindir. O ahlaksız göğe yükselse korkma çünkü o bayağı zevklerden ders almıştır. Atını hep alçaklık tarafına sürer. ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.939)

 

Mert olmayan korkakların çoğu elinde taşıdığı silah yüzünden (üzerine saldırılıp) öldürülmüştür. Sen (Şehnâme'nin destan kahramanı Zal oğlu) Rüstem'in silahını kuşansan yiğit değilsen canın gider. (Dindar kisvesine bürünen de manen helak olur.) (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.943)                                                         

Güzel düşünce; sahibine kurtuluş yolu açandır, güzel yol ise insanı padişahla karşılaştıran yoldur. ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.952)

                                                          

Bağdan şehire bir dal getirirler, bağı bahçeyi oraya götüremezler. (Peygamber mucizeleri de o dal gibidir.) ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.958)

Allah'ın lütuf ve iyiliği ile ümmetlerin sonuncusu olarak, ahir zamanda geldik. (Hakk'a uymayan, sapıklığa düşen ve başlarına bela yağanlardan ibret almamız için.) (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.912)                                                               

Merhamet sahibi Allah Nuh ve Hud kavimlerinin sapıklığa düşerek yok oluşlarını korkup ibret alalım diye bize gösterdi. Aksi olsaydı halimiz nice olurdu? (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.912)                                               

Peygamberlerle veliler sıhhat, afiyet, fazilet ve saadetlerinden dolayı alçakların hasedine uğradı. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.924-930)                                                        

Ahmaklar, mescide saygı gösterirler de (Hakk'ın evi olan)  gönül sahiplerinin kalbini kırar, saygısızlık ederler. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.924-930)

Allah'ın sevdiği birinin; bir nebi veya velinin kalbi incitilmedikçe Allah hiç bir topluluğu rezil etmedi. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.924-930)

(Sapıklıkta olanlar) peygamberlerle kavgaya kalkıştılar. Onların görünüşüne bakıp kendileri gibi bir insan sandılar. Sende de şaşkınların huyu var, onlar gibi belaya uğramaktan korkmuyor musun? (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.924-930)                                                    

Hakk'ın güneşinin ışığıyla aydınlanmayan bir gönül evi dar ve karanlıktır. Allah'ı tanıma zevkinden mahrumdur. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.930-934/  Mesnevi, c.2,s.239)                            

Sen dirisin ve bir dirinin evladısın. O mezar gibi gönül seni sıkmıyor mu? (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.930-934/  Mesnevi, c.2,s.239)

Dostlarla beraber olunca acı yemiş tatlanır. (Şerh-i Mesnevi c.8,s.856)                                                             

Bir kimsenin farz olan ibadetleri yapmayıp (Allah merhametli ve bağışlayıcıdır) demesi nefsinin kendi için kurduğu hile tuzağından başkabir şey değildir. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.923                                             

Eğer Yunus-aleyhi's-selam-balığın karnında tesbih etmemiş olsaydı ölümden sonra diriliş günü olan kıyamete kadar orada hapis kalırdı. Hazret-i Yunus ettiği tesbihin bereketiyle balığın karnından kurtuldu.(Şerh-i Mesnevi, c.8,s.920-934)

Bu âlem deniz, beden balık, ruh ise hakikat sahibi (Allah'ın) nurundan mahcub olmuş Yunus gibidir. O ruh, bu vücut balığı içinde tesbih ederse o vucuttan kurtulur yok hazmedilip görünmez olur. (Hazret-i Yunus'un tesbihi: Rabbim, senden başka mabut (tapılacak yoktur. Seni tenzih ve takdis ederim. Ben hakikaten nefsine zulmedenlerdenim.) ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.936)                                                                                      

Gözün görmesi aşkı artırır, aşk da gözdeki doğruluğu artırır. ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.961)                                    

Bir kabuk, (elbise) veya postun sahibinin kim, kime ait olduğu dava konusu olunca, içi kime aitse kabuk da onundur. Bu saman çuvalı kimin derlerse şu buğday çuvalı kiminse onundur. ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.964)             

Söz yuva, mana kuş gibidir. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.975)                                      

Ateş Hazret-i İbrahim'e zarar vermez, ateşten Nemrut huylu olanlar korksun. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.979) 

 

Aklıyla dünyayı ölçüp biçen bir baba, henüz yeni konuşmağa başlayan çocuğuna “ee ee ee, ninni, mama” ve benzeri sözler söyler. Çocuğa öğretmek için kendi dilini bozar. Çocuğun anlıyacağı dil ve seviyede konuşmadan ona ilim ve fen öğretemezsin. ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.981)                                        

Allah'ın adalet ve lutfu gülün diken huzurunda secde etmesini nasıl hoş görür? (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.986)

Ateş daima su ile korkutulur, çünkü sudan söner. Su yanmaktan ne zaman ve nasıl korkar? (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.990)

Parlak güneş dünyada bir yarasa için nasıl gizlenir?

 

Bir eşek acele ve dikkatsiz adım atarak çamura düşerse kalkıp kurtulmak için çabalar. Düştüğü yeri düzeltmeğe uğraşmaz. Oranın yaşanacak yer olmadığını bilir. Ey itirazcı, hissin eşekten aşağı, kalbin bir türlü bu inkâr, hile ve günah çamurundan sıçrayıp kalkamıyor.(Şerh-i Mesnevi, c.8,s.993) 

 

Avcılar, sırtlanın saklandığı mağaranın ağzına gelip: Bu mağarada sırtlan yoktur! Başka yerde arayalım, deyip seslerini içerdeki sırtlana duyurduktan sonra mağaranın çıkışına saklanıp tuzağı kurarlar. Sırtlan ise: Benden haberleri yok. Düşman, burada olduğumu bilse, başka yerde arayalım demezdi, der. (Sonrası malum) ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.994)                                               

Duman, yeni tencerenin üstüne vursa, zerrece is orada görünür. Kalbinde pas pas üstüne gelmiş ki İlahi sır ve güzellikleri görmüyor ve göstermiyor.( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.997)                                                             

Demirci zenci olunca duman onun yüzünde iz bırakır mı? (O zaten kara.) ( Şerh-i Mesnevi, c.8,s.998)           

Bir insan günahı âdet haline getirir de onu görmez, acısını vicdanında hissetmezse, tövbe etmek de düşünmez. Günah kalbine iyi görünerek sahibini imandan eder. (Şerh-i Mesnevi, c.8,s.999)