Fakültenin ilk asistanlarındandım ve oldukça gözde bir konumdaydım. Sabah en geç 7.30’da okula geliyor ve tüm günü faydalı bir şeylerle meşgul olarak geçiriyordum. Belki de Türkiye’de asistanken derse giren ilk kişiydim. Bu durum bizim camiada öyle yankı uyandırmıştı ki bir kongrede Bursa’dan gelen bir hocamız benim Konya’dan geldiğimi duyunca: ‘Sizin Fakültede yeni mezun bir Bayan Bitki Koruma Derslerine giriyormuş. Kimdir o kişi?’ diye bana sormuştu. Ben de gülümseyerek ‘Benim o kişi’ demiştim.

Bu benim için de çok kolay değildi. Bazı dersleri kolay yürüttüm ama birinde zorluk çektim. Başka huzursuzlukların da etkisiyle ağır bir depresyona girdim. Bir süre okula bile gidemediğim oldu.

Tam o sıralar Fakülte’nin Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümüne Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinden bir hoca, Prof. Dr. Mehmet KARA geldi.

 Ben hep üzgün olunca tabi ki iş verimim çok azalmıştı. Hoca beni böyleyken tanıdı.

Hatta bir gün Avusturya’dan derslerde görsel materyal olarak kullanmak üzere getirttiğim tabloları bulundukları odadan birileri çıkarmış ve koridora ortaya bırakmışlar. Mehmet Hoca bunu görüyor ve beni çağırıyor. Haklı olarak bana sertçe bir konuşma yapıyor. Hoca beni yeterince tanımıyor, geçmişimi bilmiyordu.

Yıllar sonra Fakülte Kampüs binasına taşındıktan sonra hoca Dekan olarak atanıyor.

O güne kadar Fakültedeki dersleri kimin vereceğine Bölüm Başkanları karar veriyordu. Tabi bu arada paylaşımlarda bazı haksızlıklar olabiliyordu. Mehmet Hoca bunu önlemek için her hocanın ders paylaşımının eşit olmasını şart koştu.

Bu benim işime gelmiyordu. Zira fazla derse girmek istemiyordum. Ama kurala uyup dersleri bana verdiler. Bazılarına girmeye başladım.

Mehmet Hoca ben derse girmek istemeyince sebebini öğrenmek istemiş. Acaba anlatmakta mı zorluk çekiyor diyerek sınıftan güvendiği bir öğrenciyi görevlendirmiş.

Ders çıkışı öğrenci ‘Hocam kimse bize bu kadar güzel ders anlatmadı’ demiş.

Mehmet Hoca bunun üzerine beni çağırarak durumu anlattı ve ‘ Öğrencileri kendinizden mahrum etmeyin’ dedi.

Ben de bazı günler derse yetişmekte zorluk çektiğimi söyleyince Hoca buna da şöyle bir çözüm buldu. Asistanınızı sizinle birlikte görevlendirelim. İyi hissetmediğinizde o girsin derse.’ Böylelikle uzun yıllar derslerimizi sürdürdük. Hem ben hem öğrenciler mutluydu hocanın çözümü sonunda.

Bir Güney Afrikalı araştırmacı bir proje için Konya’ya beni ziyarete gelmişti. Dekan Bey ondan bir konferans vermesini istedi. O konferansı da benim simultane tercüme etmemi şart koştu. Bana kalsa konuyu başkasına havale ederdim. Ancak sonuç iyi olunca ben de beni sevenler de mutlu olduk.

Konya’da düzenlenen ilk Hububat Sempozyumunda beni oturum başkanlığı ve çağrılı bildiri için davet etmişlerdi. Bildiri sabah saat 8.30’da idi. Dekan Bey beni salonda görünce: ‘Sadece seni dinlemek için geldim. Dersim var hemen gideceğim’ dedi.

Sunum umduğumdan da iyi geçti. Asistanım ‘First Class hocam’ demişti sevinçle.

Dekan Bey de daha sonra beni görünce ‘Herkese sunumunuzun başarısını anlatıyorum. Doğrusu bu kadarını beklemiyordum’ diye beni onore etti.

Prof. Dr. Serpil ÖNDER benim en iyi arkadaşımdı. İyi ki ikimizin de birer kızı vardı.

Onlar beraber oynarlarken biz de işlerimizi yapar ya da sohbet ederdik.

Yazları genelde çocukları okula götürürdük. Dekan Bey onları görünce ikisinin de başını okşar ve onlarla tatlı tatlı konuşurdu. Bize de çocukları evde bırakmayın getirin diyerek yüreğimize su serperdi.

Kızım Elif bu nedenle hocadan hala DEKAN AMCA diye söz eder.

Eşimden ayrılma sürecinde uğradığım istismar nedeniyle zor durumda kalmıştım.

Bir gün Dekan Bey telefon etmek yerine makamına hayli uzak olan odama kadar gelip

‘Mahkemede şahitlik yapmaya hazırım’ dedi. Hocanın bu davranışı bana büyük bir moral kaynağı olmuştu.

Mehmet Hoca beni ilk olarak en kötü halimde tanımıştı.

Daha sonra bana daha farklı gözle bakmaya ve beni tanımaya çalışmasında

Bölüm Başkanım Prof. Dr. Ahmet GÜNCAN hocanın bilgilendirmeleri yatar.

Allah cc’ın inayeti, iyi niyetli insanların çabaları bana hayata tutunma ve gerçek performansımı gösterme konusunda şans vermiştir.

Allah cc onlardan razı olsun.