Birinci Dünya Savaşı’ndan ve Vatan’ın İtilaf devletlerince işgalinden sonra, kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi için Anadolu’nun çeşitli yörelerinde kurulmuş bulunan çeşitli derneklerin “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştiği 4 Eylül 1919 da toplanan Sivas Kongresi, CHP’nin temelinin atıldığı kurultay olarak tarihe geçmiştir. CHP’nin kuruluşu bu kongreye kadar uzandığı için sürekli devleti kuran parti olarak anılmıştır.

23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan TBMM, Cumhuriyetin ilanına kadar aynı zamanda Hükümet görevini de yürütmüştür. Halk Fırkası kuruluncaya kadar Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, fiilen Meclisteki tek parti olarak görev yapmıştır. Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Meclis Başkanı Mustafa Kemal, aynı zamanda yürütmenin başı yani Başbakan olarak görev ifa etmiştir.

İlk kurultayını fiili olarak Sivas’ta yapan CHP, Mustafa Kemal tarafından Halk Fırkası adıyla Cumhuriyet’in ilanından hemen önce 9 Eylül 1923’de resmen kuruldu. 20 Kasım 1923’de, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Halk Fırkası’nın bünyesine katıldı. Halk Fırkası’nın adı 1924’de Cumhuriyet Halk Fırkası oldu. 1927 yılında “Cumhuriyetçilik”, “Halkçılık”, “Milliyetçilik”, ve “Laiklik” ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda “Devletçilik” ve ‘”Devrimcilik” ilkeleri de tüzüğe eklendi. Böylece ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi oldu.

29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal, yeni devletin ilk Cumhurbaşkanı olurken, ilk Cumhuriyet Hükümetini de İsmet İnönü kurdu. Atatürk; ölene kadar Cumhurbaşkanlığı yanında CHP’nin Genel Başkanlığını da yürüttü. İnönü; aradaki 3 aylık Fethi Okyar Hükümeti hariç 1937’nin sonuna kadar Başbakan olarak görev yaptı.

Anayasa gereğince dört yılda bir Cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927, 1931, 1935 yıllarında TBMM, Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Türkiye'de tek partili dönem, Cumhuriyet'in ilanıyla başlamıştır. Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonra, CHP’nin tek parti olarak hüküm sürdüğü dönemde, çok partili hayata geçiş çalışmaları olmuşsa da başarı sağlanamamış ve kurulan siyasi partilerin ömrü kısa olmuştur.

Cumhuriyet’in ilanından sonra yürürlüğe konulan inkılaplar sebebiyle Atatürk ve silah arkadaşları arasında görüş ayrılıkları meydana geldi. Bu ayrılıklar Cumhuriyet Halk Fırkası’na karşı ilk muhalefet hareketini doğurdu. Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın yakınında yer alan Kazım Karabekir, Ali Fuat (Cebesoy), Refet (Bele), Rauf (Orbay) ve Adnan (Adıvar) gibi önemli isimler 1924 yılında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla yeni bir parti kurdular.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, programındaki fırkamız itikad-ı diniyeye ve fıkriyeye hürmetkârdır maddesinden dolayı Şeyh Said İsyanı sonrasında, isyandan sorumlu tutularak 5 Haziran 1925’te kapatıldı.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasından sonra, Cumhuriyet Halk Fırkası, 1930 yılına kadar ülkede tek siyasal parti olarak kaldı. Bu zamana kadar, inkılâpların büyük bir bölümü gerçekleştirildi. Ancak tek parti yönetimi, demokratik bir rejim için uygun değildi. Mecliste hükümetin çalışmaları denetimsiz kalıyor ve bilhassa inkılaplardan duyulan rahatsızlık nedeniyle halk tabanında giderek büyüyen bir hoşnutsuzluk oluşuyordu.

Atatürk; hem hükümeti denetlemek hem de Cumhuriyet Halk Fırkasına karşı biriken hoşnutsuzluk ve tepkileri dağıtmak amacıyla hükümeti sarsmayacak bir muhalefet partisinin gerekliliğine inanıyordu. Bu amaçla Mustafa Kemal, çok yakın arkadaşı Ali Fethi Bey (Okyar)'ı yeni bir parti kurmakla görevlendirdi. 12 Ağustos 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu.

Serbest Cumhuriyet Fırkası; siyasî fikir olarak cumhuriyetçilik, lâiklik ve milliyetçilik ilkelerini, ekonomi alanında ise devletçilik ilkesine karşı liberalizmi savunuyordu. Parti kısa zamanda hızla gelişti. Kısa süre içerisinde ibre Serbest Fırkaya döndü. Halk hızlı bir şekilde yeni partiye yöneliyordu. Yapılan yerel seçimlerde yolsuzluk yapıldığı iddia edilip, hükümet ağır şekilde eleştirildi. Hükümet ve inkılâplar aleyhinde gösteriler yapılmaya başlandı. Serbest Cumhuriyet Fırkası yöneticileri zor duruma düşünce 17 Kasım 1930’da kendini feshetmek zorunda kaldı. Böylelikle, Cumhuriyetin 2. muhalefet partisi de 100 gün bile yaşayamadan siyasi hayata veda ediyor ve çok partili siyasî hayata geçmek için yapılan ikinci deneme de başarısızlıkla sonuçlanıyordu.

Serbest Fırka'dan geriye kalan Aydın teşkilatı sorumlusu bir genç (Adnan Menderes) Cumhuriyet Halk Fırkasına geçecek, 20 yıl sonra da Başbakan olacaktı.

1930 ve 1931 yıllarında Türkiye Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisi ve Ahali Cumhuriyet Fırkası adıyla iki parti daha kurulduysa da kısa süre içinde ikisi de kapatıldı.

Atatürk'ün 10 Kasım 1938 tarihinde ölümünden sonra, İsmet İnönü Cumhurbaşkanlığına seçildi. 26 Aralık 1938’de toplanan CHP Üçüncü Büyük Kurultayı’nda İsmet Paşa değişmez Genel Başkan ve Milli Şef ilan edildi. Böylece 12 yıl sürecek olan milli şeflik dönemi başlamış oldu. Bundan sonra para ve pulların üzerindeki Atatürk resimleri kaldırılıp onun yerine yeni Milli Şef'in portreleri kullanıldı.

Dünyada başlayan demokratikleşme gelişmelerinden etkilenerek Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 19 Mayıs 1945’te yaptığı konuşmada yeni partiler kurulması gerektiğinden söz etti. İlk olarak Temmuz 1945’te iş adamı Nuri Demirağ başkanlığında Milli Kalkınma Partisi kuruldu.

Tüzüğü muhafazakâr bir nitelik taşıyan Milli Kalkınma Partisi, 1946'dan itibaren katıldığı seçimlerde hiç başarı sağlayamadı. Nuri Demirağ, 1954 seçimlerinde DP listesinden bağımsız olarak parlamentoya girebildi. Demirağ'ın ölümünden sonra, genel kurul toplantısını yapmamış olması sebebiyle parti 22 Mayıs 1958 tarihinde münfesih hale geldi.

7 Haziran 1945 tarihinde CHP içindeki muhalif milletvekillerinden Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü, CHP’nin toprak reformu projesine (çiftçiyi topraklandırma kanunu) muhalefet ederek, dörtlü takrir adıyla bilinen önerge verdiler. 4 CHP milletvekilinin imzaladığı önergede, anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması isteniyordu. Kabul edilmeyen ve açıktan bir meydan okuma olan bu önerge CHP’de deprem etkisi yaptı. İsteklerinin reddedilmesi üzerine görüşlerini basına duyurdular.

Bu gelişmelerden sonra 21 Eylül 1945’te Menderes ve Köprülü partiden ihraç edildi. Böylece bir yıldız gibi parlayan Adnan Menderes’in 15 yıllık CHP serüveni sona erdi, Celal Bayar da istifa etti. Bu şekilde CHP’den koparak 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti (DP) adıyla yeni bir parti kurdular. İlk Genel Başkanlığa Celal Bayar getirildi.

CHP Meclis Grubu, Eylül 1946’da yapılması gereken belediye seçimlerini erkene alarak Mayıs 1946’ya çekti. DP Genel Merkezi belediye seçimlerine katılmayacaklarını açıkladı. DP’nin halktan büyük ilgi görmesi ile tehlike çanlarının sesini duyan CHP, genel seçimleri de erkene alma hamlesi yaptı. CHP’liler, ‘DP henüz hazır değilken seçimleri yapalım’ diye düşünüyorlardı.

21 Temmuz 1946 yılında yapılan ilk çok partili seçimlerde “açık oy gizli tasnifli çoğunluk” sistemi kullanıldı. CHP bu seçimlerde iktidarını devam ettirdi ancak kullanılan sistem yüzünden 46 seçimleri şaibeli olarak tarihe geçti.

Demokrat Parti Genel Başkanı Celal Bayar’ın, 1948 yılında dönemin Milli Şefi İnönü’nün demokratik seçimlere izin vermesi için, iktidara geldikten sonra CHP’nin yaptığı yanlışların ve yolsuzlukların hesabını sormayacağız anlamına gelen “Devr-i Sabık yaratmayacağız” şeklindeki beyanından sonra bazı DP liler partilerinden istifa ederek, Mareşal Fevzi Çakmak önderliğinde, Osman Bölükbaşı ile birlikte Millet Partisi'ni kurdular.

CHP; Demokrat Parti (DP) karşısında 1946'da yapılan ilk çok partili seçimleri açık oy gizli tasnif sistemi sayesinde kazandıktan 4 yıl sonra 1950 seçimlerinde yenilgiye uğradı. Böylece 27 yıllık iktidarını kaybetmiş oldu.

CHP’nin tek parti dönemi; ekonomik ve toplumsal sıkıntıların, yoksulluk ve halka yüklenen ağır vergi yükleri yanında, Camilerin kapatılması, Kur’an öğreniminin yasaklanması, Ezan’ın Türkçeleştirilmesi, hocalara bile zorla şapka giydirilmesi ve karşı çıkanların İstiklal Mahkemelerinde yargılanması gibi manevi sıkıntıların da yaşandığı bir dönem olarak tarihe geçmiştir.

O dönemi bizzat yaşayan merhum babam Veyis Ersöz’den defalarca dinlediğim bilgileri özet olarak aktarmak istiyorum. Babam o günleri kısaca şöyle anlatırdı: “Bizim kuşak yani 20’li yıllarda dünyaya gelenler çok çileler çektiler. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra hem maddi hem manevi alanda çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldık. Bu sıkıntılar gün geçtikçe artış gösteriyordu. Evvela Kur’an harfleri yasaklandı. Böylece başta Kur’an olmak üzere Kur’an harfleri ile yazılmış olan binlerce kitap ve el yazma eserler yasak kapsamına alındı. Bunların çoğu imha edildi, yakıldı veya toprağa gömüldü. Ezan 18 yıl boyunca “Tanrı uludur, Tanrı uludur, Tanrıdan başka yoktur tapacak” şeklinde okundu. Camiler ya askeri birlik veya askeri malzeme deposu veya müze olarak gayesi dışında kullanıldı. Konya’da bulunan İplikçi Camii, Alaaddin Camii ve Şerafettin Camii bu şekilde idi. Çocuklar Kur’an öğrenmek için Elif cüzünü saklı saklı öğrenmeye çalışırlardı. Zaman zaman baskınlar olur, samanlıklara saklanılırdı. Bütün bunlara rağmen halkımız İslâm’dan uzaklaştırılamadı. Bilakis kendi dini olan İslâm’a daha çok yaklaştı. Halk bu zulümlere tepkisini 1950’de Menderes’i iktidar yaparak ortaya koydu. Menderes Allah rahmet eylesin iktidara gelir gelmez ilk işi bu zulümleri ortadan kaldırmak oldu. Ezanı da aslına dönüştürdü. O gün tüm ülkede bayram yapıldı. Çoluk çocuk evlerin, camilerin damlarına çıkarak defalarca ‘Allahuekber, Allahuekber’ diye ezan okudular. Bende defalarca aslına uygun olarak  Ezan okudum. O gün Türkiye genelinde anlatılmaz şekilde büyük bir coşku yaşandı. Ülkede o gün tam manasıyla bir bayram havası vardı. Kucaklaşmalar, ağlaşmalar, şükür secdeleri, şükür namazları birbirine karışmıştı. Gözyaşları ile dualar yapıldı, bu günü bahşeden Allah’a hamdler edildi.”

1950 seçimlerinde, CHP %39 oyla 69 milletvekili, DP ise %53 oyla 408 milletvekili çıkardı. Bu seçimlerde Millet Partisi 1, bağımsızlar da 9 milletvekili kazandılar. Bu sonuçlar üzerine CHP, Cumhuriyetin ilanından beri 27 yıldır devam eden tek parti iktidarını DP’ye bırakırken İsmet İnönü’de Cumhurbaşkanlığından ayrıldı. İnönü bundan sonra 10 yıl boyunca CHP genel başkanı olarak siyasi hayatını sürdürdü.

Bu seçim sonuçlarından sonra Celal Bayar, Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü Cumhurbaşkanı seçilirken, Hükümeti kurmakla DP Aydın Milletvekili Adnan Menderes görevlendirildi. Hükümeti kurarak güvenoyu alan Menderes, aynı zamanda DP Genel Başkanlığına getirildi.

1954 yılında Millet Partisi, laikliğe aykırı davrandığı gerekçesiyle kapatıldı. Bunun üzerine Osman Bölükbaşı bir grup arkadaşıyla Cumhuriyetçi Millet Partisi’ni (CMP) kurdu ve Genel Başkanı oldu.

1954 seçimlerinde, DP rekor seviyedeki %57 oyla 502 milletvekilliği kazanırken, CHP küçülmeye ve erimeye devam ederek %35 oyla sadece 31 milletvekilliği kazanabildi. 54 seçimlerinde Bölükbaşı’nın partisi olan CMP 5, bağımsızlar ise 3 milletvekili çıkardılar.

1957 yılında yapılan seçimlerde ise DP bir miktar oy kaybetmesine rağmen yine de iktidarını devam ettirdi. Bu seçimlerde DP % 48 oyla 424 milletvekili çıkarırken, CHP % 41 oyla 178 milletvekili kazandı. Bu seçimlerde CMP ile DP’den kopan bir grup milletvekilinin kurduğu Hürriyet Partisi dörder milletvekili çıkardılar.

Demokrat Partinin, ilk döneminde Ezan’ın aslına dönüştürülmesi, Kur’an öğreniminin serbest bırakılması, Ekonomide iyileştirme gibi olumlu icraatları yanında daha sonraki dönemlerde bazı hatalı uygulamaları görüldü. İyisiyle kötüsüyle 10 yıl devam eden ve halkın iktidarı olarak tarihe geçen DP iktidarı 27 Mayıs 1960’ta yapılan askeri darbe ile sona erdi. (Devam Edecek)