Değerli okurlarım! Şunu üzülerek ifade etmek isterim ki, gelişen teknoloji yazık ki gençliğin hatta orta yaşlıların bile aklını başından almış yaşamını alt üst etmiş. İnsanlar ana babasını, işini, yolu yordamı, Allah’ı, İbadetleri, okumayı yazmayı adeta gerçek hayatı unutmuş sanki bir hayal dünyasında yaşar gibiler.

Bazen Cuma günlerinde camilerde şahit olduğum olaylardan dolayı üzülüyor hatta kahroluyorum. “El Cuma kılar sen de insanlarımı takip ediyorsun?” derseniz, haklısınız. İzah edeyim. Bazen özel bir durum hasıl oluyor. Mecburen müezzin mahfilinde oluyorum iç ezan ve kamet etmek için. İşte burasının biraz yüksek olmasından dolayı cemaat üzerinde bazı durumlara istemeden şahit oluyorum. Önce şunu belirteyim. Yine genç kardeşlerimizin giydiği gece kıyafeti ve ya eşofman ile camiye gelip namaz kılması da beni tedirgin etti. O giysi ile bir makama giremiyorsan derste öğretmenin karşısına çıkamıyorsan Allahın huzuruna hiç çıkılmaz diye düşünüyorum yanlışım varsa özür dilerim.

“Ey iman edenler, Cuma günü namaz için ezan okunduğunda Hemen Allah’ı zikretmeye gidin, alış verişi bırakın. Bu, bilirseniz ki, sizin için çok hayırlıdır.”Ayeti artık birçoğumuzun umurunda değil. Camiye gelsek de Allah’la irtibatı koparıyoruz. Ayette geçen zikirden maksat namaz ve hutbe denilmişken, ellerde cep telefonu ne yapıyoruz Allah aşkına?!

Cuma namazının sahih olmasının şartları şöyledir:

Cuma namazının sahih olabilmesi içinde şu şartların bulunması gereklidir. Bunlardan biri ve ya birkaçı bulunmazsa Cuma namazı sahih olmaz.

  1. Cuma namazını öğle vaktinde kılmak
  2. Namazdan önce hutbe okunmak
  3. Cuma namazı kılınan yer herkese açık olmak
  4. İmamdan başka en az üç erkek cemaat bulunmak
  5. Cuma namazı kıldıran kimse resmen izinli olmak
  6. Cuma namazı kılınan yer, şehir ve ya şehir hükmünden olmak.

Şehirden ne kastedildiği meselesinde dört mezhep arasında ihtilaf vardır..ancak yukarıdaki sayılan şartlar bulunduğu takdirde en küçük bir yerde dahi Cuma namazı kılınabilir.

Şimdi gelelim esas konumuza… Camide Cuma namazında şahit olduğum olaylardan bahsedeyim. Hoca efendi hutbe okurken birkaç tane 18-20 yaşlarında genç kardeşimizin hareketi gözüme takıldı. Onlar hocayı dinlemiyor dizlerinin arasında ki cep telefonu ile meşgul olurken zannımca hocayla hutbeyle hiç alakaları yoktu. Hatta hutbenin konusu neydi diye sorsanız ondan bile bihaberdiler. Oysa cumanın şartlarından olan bu hutbenin mutlaka can kulağı ile dinlenip onun feyzinden imamın aktardığı bilgilerden mutlaka faydalanılmalıdır. Peki, sadece gençler mi bu gaflete düşüyorlar? Ne yazık ki yaşı ilerlemiş büyüklerde o kadar tecrübeli olmalarına rağmen hutbenin iradı sırasında aralarında seslice konuşarak camide oluşan huşu ortamını bozuyorlar, insanların dikkatini dağıtıyorlardı. Oysa cuma günü imam hutbe okurken kim konuşursa, o kimse kitaplar taşıyan eşek gibidir. Ona sus diyeninde cuması yoktur derler.

Cuma gününde öyle bir saat vardır ki, bir Müslüman namazı kıldığı halde o saate rastlar da Allah’tan bir şey dilerse mutlaka Allah o kimsenin dilediğini yerine getirir.

Duanın kabul olacağı saat (icbet saati) imamın minbere oturduğu andan namazın hitamına kadar olan vakit içindedir. Resulullah Efendimiz buyuyor ki, “En faziletli günlerden biri Cuma günüdür. O gün bana çokça salat-ü selam getiriniz. Zira sizin salatınız bana arzolunur.

Onun için Cuma’da hutbeyi mutlaka güzelce dinlemek cumadaki o kıymetli saati bulmaya çalışmak Peygamber efendimize bol bol salavat-ı şerife getirmek, kuran okumak, iman ve Cuma şuuruna mutlaka ermektir.

Bunları hadisi şerif meali ile hülasa edelim:“Bir kimse güzelce abdest aldıktan sonra Cuma’ya gelir, irad edilen hutbeyi sükut ile dinlerse üç gün ziyadesiyle, bu cumadan diğer cumaya kadar olan vakit içindeki günahları mağfiret olunur” der.

Lütfen kıldığımız her namaz gibi bilhassa Cuma namazındaki bu konulara azami riayet edip cumanın feyzinden faydalanmaya gayret eldim. Selam ve dua ile.