Akşam oturmalarına gitmek ya da eve misafir kabul etmek Ali Rıza Beyler için kâbus haline gelmişti. Oyuncak paylaş(a)mama, yaşıt misafir çocuklarına vurma, ısırma, ağlatma sonucunda gece tatsız bir şekilde sonlanmış oluyordu. Ali Rıza Bey ilk başlarda bu duruma hiç aldırış etmemiş, “Ne olacak canım daha küçücük çocuk onlar, aralarında anlaşır giderler” derken bu olay tekrarlanan bir duruma dönüşünce bu sefer de oğlu Efecan’ı cezalandırmaya başlamıştı. Kimi zaman onu oyuncaklarından mahrum bırakmış, kimi zaman da akşam işten eve gelirken getirdiği Efecan’ın en sevdiği çikolatayı almayarak.

Etkili olmuş muydu Ali Rıza Bey’ in cezalandırması. Hayır. Ne yazık ki hiç de etkili olmamıştı. Bu şekilde durumu kurtaracağını düşünse de Efecan daha öfkeli, daha saldırgan bir çocuğa dönüşmüştü…

Ödül de ceza da doğru şekilde, doğru yerde kullanıldığı takdirde, ama o da diğer yöntemlere kıyasla daha az etki gösteren yöntemler. Ödüllendirmek ya da cezalandırmak, istenmeyen davranışlar sergileyen bir çocuğu daha uslu, daha başarılı biri haline dönüştürmeyecektir.

Cezalandırmak niçin etkili olamaz bunu konuşalım bugün,

-Ceza çocuğunuzla olan ilişkinizi bozar:

Küçük yaş çocukları anne-babalarını tamamıyla bağlı oldukları bir organizma olarak görürler. Gülseler de, ağlasalar da, hasta olsalar da ve hatta altlarına kaka yapsalar da. Ama cezalar verilmeye başladıktan sonra bu bağlılık da bozulmaya başlar. Çocuk her şekliyle kabul gördüğü bu ortamda artık kendisini güvensiz hissetmeye başlayacaktır. Anne babasının sevgisinin azaldığını düşünmeye başlayacak ve gittikçe kendisini daha değersiz hissedecektir.

-Cezalandırmak çocuğunuzu kızgın bir bireye dönüştürebilir:

Cezaya maruz kalan çocuk öfke duymaya başlar. Bir yandan kendini acizmiş gibi hissederken diğer taraftan yapılanlar karşısında acı da çekmeye başlar. Ve sonuçta Efecan’da olduğu gibi, eline geçen ilk fırsatta bunun hıncını çıkarmaya çalışacaktır.

-Çocuğunuz cezalandırılma ile gücün kapasitesini ve yapabileceklerini öğrenir.

Çocuğa karşı kullanılan yersiz güç, özellikle fiziksel şiddet şeklindeyse, ona olumsuz birçok şeyin de kapısını aralamaktadır. Çocuk bu şekilde istenilen dersi almayacak ve farklı şeyler öğrenecektir. Kendisinden güçlü olan büyüklerinin karşılaştıkları bir problemde kaba kuvvete başvurduklarını gören çocuğunuz, ilerde kendisi de bu yöntemi uygulayabilmektedir.

-Verilen cezalar bir süre sonra etkisini yitirir.

Amaç çocuğunuzu cezalandırarak ona yoksunluk hissettirmek, böylelikle suçluluk duyguları yaşamasını sağlamaksa, çocuğunuzun yaşı ilerledikçe uygulanacak cezayı bulmak gittikçe daha da zorlaşacaktır. ( Biz aynı durumu ödüllendirmeler için de görmekteyiz.)Belli bir yaşa ulaşmış çocuğunuz terlik fırlatmak, odasına göndermek, sokağa çıkmasına izin vermemek gibi çeldirici cezalara bir süre sonra omuz silkecek ve umursamayacaktır. Ya da Efecan şu an oynama ihtiyacı olan oyuncakla bir süre sonra zaten oynamak istemeyecek, o çikolatayı da beğenmeyecektir.

-Cezalandırma ile çocuğunuz asıl önemli olan konuya odaklanamaz:

Ceza ile çocuğuna davranışının yanlış olduğunu öğrettiğini düşünen ebeveynler bu konuda yanılmaktalar. Çocuğunuzun cezalandırıldığındaki hissettiği şey anne ve babasının ne kadar acımasız olduğu yönündedir. Çocuk yaptığı eyleme değil, verilen cezaya odaklanır. ( Bir dahaki sefere bu işi gizlice yapma, büyüdüğünde anne babasına hak ettiği cezayı da kendisinin vereceği, yalana meyletme v.s gibi yöntem geliştirmelerini sağlamış olursunuz.) Yaptığı şeyin yanlış olduğuna ya da daha doğru nasıl davranması gerektiğini düşünemez.  

-Çocuğunuzun fayda-zarar karşılaştırması ve yanlışı tercih etmesine neden olabilir:

Cezalandırılmaya alışmış olan çocuğunuz bir süre sonra kendince fayda-zarar ilişkisini gözetmeye başlar. Kendi hoşuna giden yanlış olan davranışı verileceğini bildiği cezayla kıyaslar ve hangisinin ağır bastığını karşılaştırabilir. Kendi gerçeklerini anne babalarından gizlemeye başlarlar. Çocuk ceza aldıkça hisleri zarara uğrar, hisler zarara uğradıkça da doğal olan fıtri yapısı bozulur. Ahlaki temel değerler ikinci plana atılmaya başlanır. 

-Ceza çocuğunuzun sürekli stresli, daha benmerkezli olmasına yol açar.

Sürekli cezalandırılan çocuğunuz, savunma içgüdüsüyle, size karşı sürekli tetikte bekler vaziyete bürünür. Yakalandığında neyle karşılaşacağını hesap edip durur. Ve kendini bu durumdan kurtarmanın yollarını keşfetmeye çalışır.  İlerleyen yıllarda arkadaşlarına, öğretmenlerine ve daha sonraki yıllarda eşine karşı bu tavrı geliştirir.

 Öyleyse ne yapacağız…

Küçük çocuğunuza arkadaşlarına vurmaması, bu noktada kendini haklı da görse kendisini tutması gerektiğini anlatmanın yolu nedir?

-Çocuğunuzun bir düğmesi yok ki, oraya basıp da istenmeyen davranışını durdurabilesiniz. İlk önce bunu kabul etmelisiniz.

 -Çocuğunuzla ilgili hayal kırıklığı ya da ya da kızgınlıklarınızda ilk olarak cezaya başvurmamalısınız.

-Siz çocuğunuzda cezalandırılmaya layık olduğunu düşündüğünüz davranışı sebebiyle güç gösterisine bürünüp, onu cezalandırmakla tehdit ederseniz, o zaman siz de yanlış olan bir davranışı yanlış bir şekilde çözmeye çalışmaktan öteye gidememiş olursunuz. Üstelik bir zaman sonra büyüyen çocuğunuzla birlikte sizin gücünüzde ve otoritenizle azalmalar olacağı düşünülürse matematikteki etkisiz eleman hükmüne geçebileceğinizi unutmamalısınız…

- Çocuğunuzu her haliyle sevdiğinizi belli ederek sevgi ve güven ortamında olduğunu ona hissettirerek ikna etmek, vurarak değil de kendisini ifade etmenin daha doğru yolları öğrenmesine yardımcı olmalısınız.

- Her gün ve hızla değişen günümüz dünyasında geleneksel disiplin yöntemlerini yeniden irdelemeli,  ne kadarının bugünün şartlarına uygulanabilir olduğuna- olmadığına bakmalı, kötü olan yönlerinden sıyrılmalı; empati ve güvene dayalı ilişkiler kurmanın yolunu bulmalısınız.

-Küçük yaşlarda sürekli cezalandırılan çocukların ilerde asi birer ergene dönüşecebileceğini göz ardı etmemelisiniz.