CİCEK KÖYÜ ŞÖLENİ VE DÜNYANIN ÇİVİSİ!

Abone Ol

29 Haziran Pazar günü Cicek Köyümüzün şenliğine ailecek katıldık. Hısım akraba yıllardır görüşmediğimiz dostlarla görüşme imkânım oldu. Özellikle rahmetli annem ve babam Cicek Köyünü çok severdi hayırla yad ettik.

Kuzpınar mevkiinde yapılan şölen Çiçek Köyümüzün çiçek gibi şöleni oldu. Maşallahları var beş bine yakın Cicek ve Konya genelinden bütün Ciceklilerin katılımıyla muhteşem şölene dönüştü.

Her şey güzeldi, yemek ikramı, müzik hepsinin üstün bütün köylülerin katılımı bir araya gelmesi ancak bu kadar olur demek durumunda kaldık. Göremediğim eksikler olabilir. Onu da hoş görüveririz.

Aylardır günlerdir emek verenleri marifet iltifata tabidir diyerek tebrik ediyorum. Özellikle İbrahim Çiçek ve Muhasebeci Mehmet Öz’ü kutluyorum.

Rahatsız olmamdan dolayı çok fazla duramadım Kuzpınardan ayrıldıktan sonra Sarıoğlan Karazor tesislerine uğradık sonrasında da Örenboyalı Gökbel Mesire alanında Eşref Eminin semaver çayını içtik.

Armusun, Güneysınır üzerinden kuzucu Sapağına geldik. Karşıya geçince yolun sağı solu Konya Şekerin 20 yıl öncesinde ağaçların gölgesinde Kuzucu, Dinlendik, Okçuya geldik.

Çumra’ya gelirken Kuzuculu futbol aşığı eski futbolcu Erdoğan Dinçer’in Himmet Tömtöm’ün dükkanındaki sözleri aklıma geldi.

--- Ahmet Başkanım Kuzucu’dan Karaman asfaltına giderken yolun sağı solundaki ağaçların gölgesinde ayrı bir haz duyuyorum. Sanki ağaçlardan oluşan tünelden geçer gibi oluyorum..

Şimdi bende aynı zamanda Kuzucu Dinlendik ve Okçu arasında da aynı güzellikleri yaşıyoruz. Ekenlere dikenlere bakanlara hala koruyanlara selam olsun.

Türk Milleti olarak bizler; “Yarın kıyamet kopacağının bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz. Düsturuna sahip bir medeniyetin mensuplarıyız.” Bu hal üzere olanlardan Allah razı olsun!

**

Karaman’dan Mustafa Uysal Hocam “Dünyanın Çivisi” başlıklı paylaşım yapmış.

“Dünyanın çivisi çıktı diyenler var. Gidişata bakınca öyle görünebilir. Bence göründüğü gibi değil. O çiviyi kolay kolay çıkaramazlar. Çünkü çiviyi çıkaracak olanlar güç sahipleri. Onların canı çok tatlı. Hem de öyle böyle değil. O yüzden o çivi oldukça güvende. Herkes hareketini on'a göre ayarlıyor.

Bizim ülkenin çivisine gelince. Bizim kesimin çıkacak çivisi mivisi yok zaten. Ama birilerinin işi oldukça garip. Bizim köyde vaktiyle ihtiyar kedileri dağa bırakırlardı. Fakat kediyi dağa bırakan adam eve bir gelir. Kedi evde. Ulan bu ne menem bir canlı? Daha ben yeni geldim. Bu ne iş? Çünkü dağa götürürken, kapalı bir torbada götürülürdü mübarek hayvan. O'na rağmen yine sahibinden önce gelirdi. İşte yuvaya sadakat budur.

Hatta denir ki adam çok çetrefilli bir yere bırakmış hayvanı. Fakat bu sefer kendisi köyün yolunu bulamamış. Hanım evden telefon etmiş. Neredesin akşam oluyor? Cevap: Yahu bu kediyi sapa bir yere getirdim. Fakat bu sefer ben kayboldum. Kedi geldi mi yoksa? Yarım saat oldu kedi geleli. Telefonda öfkeli bir ses evin beyinden. Söyle o arsıza gelsin beni alsın buradan.

Tabi ki işin bu kısmı kıssa. Dünya'da ve elbette bizde. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Genellikle de en yakınındakilerin eli ötekinin cebinde yakalanıyor. Pirincin içindeki beyaz taş kırarmış ya, insanın dişini. O hesap. Olacak bunlar deniyor genellikle. Öteki dünyada alırız deniyor. İşte buna züğürt tesellisi denir bizim buralarda. Kurt bulanık havayı sever deniyor ya. Bizim ülkede ben bildim bileli hava bulanık. Konya'nın düğünde etli pilavı meşhur denir. Üç dört kafadar davul zurna sesini duyunca masanın birine çökerler. Hane sâhibi bakar ki bunlar yabancı. Sorar o değilden. Siz kimsiniz? Biz kız evindeniz derler. Oğlum ne kız evi burası sünnet düğünü. Şu günlerde yurdum insanının kulağı zurna sesinde. Bildiğim bir gerçek var. Allah’ım serçeye leylek bacağı takmaz leyleğe de serçe kanadını münasip bulmaz. Rab’ım hiç şüphesiz yakışanı yapandır.” Mustafa Uysal Hocam böyle bitirmiş yazısını.

İnsanların keşmekeşlik içinde olduğu, saygısızlık, umursamazlık, yardıma koşmayan, nemelazımcılığın had safhaya çıktığı günümüzde dünyanın çivisi çıkmış diye hayıflanmaya devam mı edeceğiz?