Konya’nın Çumra İlçesinde, Çarşamba Çayı’na yakın bir yerleşim bölgesinde ve buğdaylık bir arazi üzerinde bulunan 25 - 30 m2’lik kapı ve penceresiz evleri ile yanlarında 5-6 m2’lik depoları, yeni kazılar sonucunda ortaya çıkan sokak ve mahalleleriyle Çatalhöyük; 7-8 bin yıllık geçmişiyle bize neyi anlatmak istiyor?..

Günümüze kadar ancak yüzde 6’lık bölümü kazılabilen insanlık medeniyeti tarihinin gizemli izleri ile çözülmeyi bekleyen şifreleri taşıyan Çatalhöyük’te bize, artık yeni şeylerin söylenmesi gerektiğine dair obsidiyenden yapılma bir ayna tutuluyor.

Kazı başkanlığının bize geçmesiyle birlikte Çatalhöyük’te yeni bulgular ortaya çıktı. Göbeklitepe’ den Çatalhöyük’e insanlık tarihini yeniden yazılmasını sağlayacak önemli bilgi, belge, obje ve bulguların ortaya çıkması, tarım toplumu, ilk şehirleşme ve dini ibadet ile inanca dair ilahiyatçı antropogların yeni şeyler söylemesi ve objelerin yeniden yorumlanmasını da gerekli kılıyor.

Bir gazeteci olarak Çatalhöyük’ü ilk gezdiğimde ve kazıları gördüğümde oldukça heyecanlanmıştım. Daha sonra Konya Aydınlar Ocağı’ndaki dostlarla birlikte birkaç defa daha Çatalhöyük’ü gezmiş, oradaki kazıları tanımaya, kazılarda ortaya çıkarılan kalıntılar ile bulguların ne anlama geldiğini bulmak için azamî gayret etmişimdir. Ankara’daki Anadolu Medeniyetler Müzesi’ndeki Çatalhöyük bölümünü de arkadaşlarımla birlikte gezmiştik. Bu bölümün önünde hocaları ile birlikte toplanarak ders yapan lise ve üniversite talebelerini görünce, eski çağlara ait medeniyet kalıntılarına dayanarak yapılan tarih ilminin öğretilmesini gıptayla seyretmiştim. Arkeoloji bilgini arkeologlarımıza ve tarih ilmiyle uğraşan hocalarımıza o kadar büyük görevler düşüyor ki.

***

Hz. Âdem “eşref-i mahlûkat” olarak yaratılan ilk insan olma özelliklerini beden ve ruh olarak güzel surette yaratılmıştı. Hatta Cenab-ı Hakk, meleklere “ben bir halife” yaratacağım demişti de melekler, “Orada bozgunculuk yapacak, karışıklık çıkaracak, kan dökecek birilerini mi hazırlayıp yerleştireceksin?” diye endişe duymuşlardı. Demek ki, Âdem’den önce yeryüzünde çeşitli insan türleri ve insansı varlıkların olduğunu da böylece öğrenmiş oluyoruz. Uygarlıklar beşiği olan Anadolu’da, o kadar çok insan, kavim gelip geçti ve onlar bu kadîm topraklarda çeşitli uygarlıklar inşâ etmişlerdi. Gizemini hâlâ koruyan Çatalhöyük’teki halklar ve topluluklar da, birbirlerine bitişik kerpiçten yapılma evler, dar sokaklar ve mahallelerden oluşan imece usulü bir şehir inşa etmişlerdi. Çatalhöyük’te buğdayın, hayvanların evcilleştirilmesi hikâyesi var. Buğday ve ekmek; neolotik dönemden günümüze kalan bir miras. Mısır piramitlerinden beş bin yıl  (5.000) önce inşa edilen bu antik şehri anlamak için iyice düşünmemiz gerekiyor. Ölümle hayatın iç içe olduğu Çatalhöyük’te anaerkil bir toplum, imece bir hayat inşa ederek bu hayat tarzlarını iki bin yıl kadar sürdürüyor. İnsanlığın tarıma geçmesiyle birlikte (tahıl ağırlıklı beslenmenin, hayvan ağırlıklı beslenen kadınlara göre daha doğurgan oldukları) nüfus da artıyor. 7-8 binlere kadar çıktığı tahmin ediliyor. Çatalhöyük haritacılığın da anavatanı.

***

Çatalhöyük’ten önce, 11.400 yıl evvel Aksaray-Aşıklıhöyük’teki arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan insan kafataslarında, Anadolu’da çiftçiler taşlarla delik açarak dünyada ilk beyin ameliyatını yaptıklarını da bilmek gerekir. Demek ki çiftçiler tarihin ilk beyin cerrahlarıydı.

Kültürel ve genetik kanıtlara dayanarak Çatalhöyük halkıyla yakından bağlantılı olan Boncuklu halkı, Çatalhöyük halkından 1300 yıl yaşlıydı. Boncuklu Höyük’te yapılan kazılarda elde edilen bilgi ve bulgulara göre, büyük Çatalhöyük toplumu, Boncuklu gibi küçük bir topluluktan doğdu. Bocukluhöyük ile Çatalhöyük arası dokuz kilometre. Boncuklu Höyük Kazı Başkanı Prof. Dr. Douglas Baird “Burası Anadolu’da ve Batı’da tarımın yayılmasının ilk adımı. Avcı toplayıcılar burada tarıma adepte oldular. Boncuklu’nun bu bölgede ilk tarım toplumu olduğunu ve Anadolu ile Konya’daki ilk çiftçileri temsil ettiğini biliyoruz” diyor. Boncuklu Höyük M.Ö. 8.300 yılına kadar uzanıyor.

***

Arkeolog Fahri Işık’a bir talebe şu soruyu soruyor:

-Luvi’lerin dini inançları nedir?

Cevap: Güneydoğu Anadolu’da, yâni Çukuova’da Ana Tanrıça düşüncesi oldukça ön planda. Zaten Kargamış’ta ortaya çıkıyor. İlk defa Kubaba! Ona “ana” ve “kraliçe” diyorlar. Hititlerden bir farkları varsa eğer “babaerkil” gelenekten “anaerkil” geleneğe doğru öyle bir şey varsa; hiç kuşkusuz Çatalhöyük’ten köklenen bir “Ana tanrıça” geleneğinden geliyor.”

***

Bu Pazar yapacağım Çumra-Çatalhöyük Gezisi öncesi, Çatalhöyük’ten bize tutulan aynadan akseden yeni bilgileri siz, sevgili okurlarımla paylaşmak istedim.

Kalın sağlıcakla.