Önceki yazımızın biraz teorik olduğu noktasında haklı eleştirileri memnuniyetle kabul ettim ve daha somut olgular üzerinden anlatmanın daha etkili olduğunu düşündüğümden bu yazıyı kaleme aldım.

İş sağlığı ve güvenliği hususunda kanun koyucu, çalışmayı ret hakkı vermiştir, çalışana…İşi bırakma ve işyerini terk etme ve sonuçlarından da zarara uğramama güvencesi vermiştir. İş hayatında yaşanmış bir çok öykü vardır bu konuda. Şahsen benim de müşahede ettiğim olaylar var ancak sırası geldiğinde onu da anlatırım. Milli Şairimiz Mehmet Akif’in Âsım’ında anlatılan bir hikaye var ki ne güzel ifade etmiş konuyu. Olay, ilk yerli anonim şirket olan Şirket-i Hayriye vapurlarında geçer. Mehmet Akif’in diliyle:

– “Devr-i sâbık”ta , kazâ teknesi, bir köhne vapur,

Akdeniz hattına tahsîs edilir bol keseden.

Eski kaptan “Gidemem, der, getirin varsa giden.”

Yeni kaptan gelerek, doğru çıkar mevki’ine.

Adamın tâli’i oldukça güzelmiş ki yine,

Yel üfürsün, su götürsün diye bekletmez pek,

Gece kalkar bu adem postası İzmir diyerek.

Göksu’daymış gibi fış fış yüzedursun miskin...

Denizin neş’esi a’lâ, hava enfes... Lâkin,

Bir taraftan verivermez mi nihâyet patlak,

Tekne körkandil olur, yolcular allak bullak.

Şimdi bîçâre süvârîye ne dur var, ne otur;

Dinlenir farz ederek birçok emirler savurur:

“Getirin haritayı!” der; baksana mâşâ’allâh:

Şile, Bartın, Kızılırmak... Güzelim, Bahr-i Siyâh !

– Akdeniz yok mu?

– Hayır yok.

– Bu nasıl kaptanlık?

– Haklısın Beybaba, göndermediler, çok yazdık.

Eğilir sonra bakar: İbresi yok bir pusula...

Yürümez ezbere, yâhû, gemi, eyvahlar ola!

Bora estikçe eser, dalgalar azdıkça azar...

“Getirin ibreyi!” der, bulmanın imkânı mı var?

“İbre yok, Beybaba, bilmem ne getirsek?” derler...

O da: “Öyleyse şehâdet getirin!” der bu sefer.

Bu kıssada; bir kazanın anatomisi de çok güzel ifade olunmaktadır. Önceki Kaptan gemisinin Akdeniz gibi fırtınasıyla meşhur açık deniz için uygun olmadığını bildiğinden çalışmayı ret etmiştir. Yeni Kaptan, gemisinin durumunu seferden önce gözden geçirmemiştir. Yanlışlıkları, hataları gidermemiştir. Şirket, yani organizasyon, geminin eski hattındaki ihtiyaçlarını dahi karşılamamıştır. Ve nihayet felaket gelip çatmıştır. Hangi kalıba koyarsak koyalım tarih boyunca bu gerçek hiç değişmemiştir.

Ancak, burada çalışanın bu hakkı, her hak da olduğu gibi istismar etmeden kullanması esastır. Burası mevzunun en hassas noktası olduğu gibi her olayın kendine özgü şartlarıyla değerlendirilmesi gereken bir haldir.