Bugün 10  Ocak, çalışan gazetecilerin günü. 24 saat haberden habere koşan, ekranlara ve gazetelerimize yansıyan hüzünlü, sevinçli, şaşılan, hayrete düşüren, bu kadar da olmaz denen haberlerin ve fotoğrafların isimsiz kahramanlarıyız bizler… 

Gazetecilik denen çileli, yorucu, takdiri ve teşekkürü neredeyse hiç olmayan, kıymeti nice sonra anlaşılan, hakkı ancak öldükten sonra teslim edilen bir mesleğin cefakâr, vefakâr mensupları onlar.

365 günlük takvimin yıllık plan çizelgesine baktığımız zaman, çeşitli meslek dallarına ithaf edilmiş günlerin olduğunu görebiliyoruz. Öğretmenler Günü, Hemşireler Günü, Tıp Bayramı, Avukatlar Günü, İtfaiyeciler Günü gibi… Ancak bu meslek dallarına ithaf edilmiş olan günlerden hiçbirinde ‘çalışan’ ibaresi geçmez. Gazeteciler Günü hariç… 

Gazetecilerinki ‘Çalışan Gazeteciler Günü…’ Peki neden Gazeteciler Günü değil de  Çalışan Gazeteciler günü?

1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi, yasayı protesto etmek için 3 gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı aldılar. Bu gelişme karşısında, gazeteciler 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla Sendika binası önünde toplanarak Vilayete kadar bir yürüyüş yaptılar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise Sendika'nın öncülüğünde, BASIN adıyla kendi gazetelerini 11–12–13 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar.

O tarihten sonra 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlandı. 1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra ise çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak, "Bayram" olmaktan çıkarıldı ve "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak anılmaya başladı.

Basın deyince, gazeteler, televizyonlar, radyolar, dergiler ve yazılı haber bültenleri aklımıza gelir değil mi? organları olmasaydı Edirne'deki (bilgi yelpazesi.net) veya Kars'taki bir olaydan nasıl haberimiz olabilirdi? Hatta "Dünya Kupası" maçlarını anında izleyebilir miydik? Peki, ülkemizden binlerce kilometre uzakta olan Avustralya'daki veya Almanya'daki bir olaydan hiç haberdar olabilir miydik?

Gazetecilik bir aşktır.

 Gazetecilik bir sevdadır. 

Gazetecilik zorluklara ve sıkıntılara karşı dimdik ayakta durabilmektir.

Gazetecilik kalemini satmamaktadır.

Gazetecilik en zor da Anadolu’da yapılıyor. Diğer meslektaşlarımıza göre Anadolu basında çalışan gazetecilerin yaşam şartları oldukça zordur. Ama Anadolu’da Gazetecilik yapan gazeteciler en iyi haberleri yapmak ve okuyuculara ulaşma için büyük emekler harcar.

Son zamanlarda yaşanan ekonomi sıkıntıdan dolayı Anadolu Basını zor zamanlar geçiriyor.  Anadolu basını yeteri kadar son zamanlarda destek alamıyor. Eğer Anadolu basınına destekler verilmez ise yakında ne çalışılacak gazete ne de Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayan gazeteciler kalacak. 

Hükümetimizden yöneten isimlerden Anadolu basınına sahip çıkmaya davet ediyorum. Türkiye’deki işsizlik ordusuna yeni isimler eklenememesi için.

Özellikle Yerel Medya’da çalışan bir isim olarak Konyalı hemşerilerimizin gazetelerine sahip çıkmalarını davet ediyorum. Evlerine ve işyerlerine birer gazete almaları konusunda hassasiyet bekliyorum. Gazetecilik mesleğini yapmamda en büyü desteği veren Annem Hatice Çağla’ya, Babam Hasan Çağla’ya ve kardeşim Taha Süleyman Çağla’ya, her zaman desteklerini esirgemeyen aile büyüklerime, bana değer veren herkese teşekkür ederim. 

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günümüz kutlu olsun. Rabbim gazetecili mesleğimizde nice sağlıklı günleri kutlamayı nasip etsin.  Bu vesile ile Konya basınına emeği geçen ve Hakkın rahmetine kavuşan bütün gazeteci büyüklerimin ve mekânları cennet olsun.

Bir deyim vardır, “ Kalem Kılıçtan keskin”  diye. Kalemimiz her zaman haktan ve hakikatten yana olacaktır. 

Selametle…