Çalışan /çalışmayan gazeteci!

Abone Ol

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü

Sözde "Hürriyet getiren!" 27 Mayıs 1960 darbesini yapanlar, basın hürriyetini de unutmaz!

10 Ocak 1961'de basın çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştiren 212 sayılı kanun çıkarılır. 

 O günden itibaren 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak kutlanmakta. 

Fakat ilk darbelerinde basını susturma adına sözde hürriyet verenlerin tutumu zamanla değişir. 

12 Mart 1971 muhtırası ile basın sindirilir, 12 Eylül 1980 darbesi ile korkutulur, 28 Şubat postmodern darbe ile zihin yapısı değiştirilir. Tarihsel süreçte ordunun yanında yer alan siyasiler de basını susturmayı işlerine geldiği için gazetecileri yok sayarak 212 sayılı yasanın içini boşaltır. 

Günümüzde 212'den bahsetmek mümkün değil. "Basın Özgürlüğü Engellenemez" sözü sadece bir slogan olarak kalırken gazete çalışanları da değişen düzen içinde yazarlar ve çizerler...

 Dolayısıyla artık 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nden sözetmek imkanı kalmamıştır. Tıpkı 24 Temmuz Sansürün Kaldırılış Bayramında olduğu gibi...  

10 Ocak'ın anlam ve ifadesi kalmamışken, "Gazeteci çalışır mı?"Sorusunu düşünmek gerekiyor. 

Türk basını şu anki yapısı içinde gazeteciliğe yıllarını vermiş, gazeteciliği özümsemiş olanlar olduğu gibi çalışmadan sözde gazeteci olanlar da var!

Gazetecilik geçmişi olmadan herhangi bir gazetede köşe yazmaya başlayan biri kendini gazeteci olarak tanıtabiliyor. Gördüğü bir olayı kayda alıp gazeteye, televizyona gönderen kişi artık gazeteci oldum ukalalığında bulunabiliyor, bambaşka bir meslek sahibi cebinden sarı basın kartı çıkarabiliyor. Ömrünü mesleğe adamış, mücadele vermiş, çile ve sıkıntısını çekmiş ve çekiyor olan gazetecilere inat, "Bende gazeteciyim" cüretini gösterebiliyor. 

(Bu noktada Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün ve Basın İlan Kurumu'nun çalışmaları var. Sarı basın kartını hak eden almalı. Umarım çalışmalar başarıya ulaşır. Çünkü o kart gazetecinin onurudur,  ve sadece gazeteciye yakışır...)

İşte cebindeki paraya, bulunduğu konuma, arkasındaki siyasilere, bürokratlara... güvenerek köşe yazısı yazıp, cebine basın kartını koyup gazeteci olduğunu sananlar çalışmadan "gazeteci oldum" diyenlerdir. 

 Bugün sözde gazeteci olduğunu düşünenler yüzünden toplumda , "Gazeteci var mı?" Tartışması yaşanıyor. 

Gazeteci toplumla bütünleşmiştir. Yaşadığı toplumun dinini, gelenek ve göreneklerini, yaşam tarzını tanıyan kişidir. Uzun yıllar içinde mesleğin çile ve sıkıntısını çekmiş insandır. 

Birilerinin çıkarı veya kendi menfaati için değil önce ülkem ve mesleğim ideali ile çalışır.

Hayatının en önemli dönemlerinde mesleğin kendisine verdiği zorluklar ile karşılaşır. Çeşitli olaylarda haber yaparken biber gazından, TOMA'lardan etkilenir, yaptığı haber yüzünden tehdit edilir, hakkında dava açılır, işten atılır, bazende yazıları nedeniyle öldürülür... 

Yasadığı stres içinde zaman zaman kalbi sıkışır, yüreği daralır, psikolojik sorun yaşar, aile düzeni bozulur, sosyal yaşamdan uzaklaşır kısacası hergün yeni bir haberi yakalamaktan hayatın zevkini unutur...

Ama yaptığı haber beklediği etkiyi yaptığında olumsuzlukları sineye çeker yeniden koşturmaya başlar. 

"Gazeteciliğin karakter işi" olduğunu aklından çıkarmaz...

Işte günümüzde iş güvencesi, özlük hakları önemli ölçüde elinden alınmış olsa da tüm bu özellikleri taşıyan çalışan gazetecidir. Bunları yapabilmek de yürek ister, yüreği olmayan sahte gazetecilikten öteye gidemez. Türk basını silkelenmedigi sürece de sözde gazetecilerden kurtulamayacağı açıktır. Herşeye rağmen tüm fedekarlığı ile mesleğini devam ettiren gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutluyorum. Toplumda mesleğin azda olsa itibarı kalmış ise onların sayesinde. 

 Tüm bu düşüncelerle birlikte mesleği en iyi şekilde devam ettiren başta Yenigün Gazetesi çalışanları olmak üzere tüm çalışan gazetecilerin yolu açık, duruşu daim olsun...