12 Ağustos 2021 tarihli “Belceğiz-Bir Şehit Bir Öykü Bir Şiir” başlıklı yazımın konusu, ismi o yazımın başlığı olan ve bir yıl kadar önce başlatılan bir proje ve o projenin ürünü olan bir kitapla ilgiliydi.

Bir Şehit Bir Öykü Bir Şiir isimli kitabın birinci tanıtım programı Isparta’nın Şarkikaraağaç İlçesi’ne bağlı ve ilçeye on kilometre uzaklıktaki Belceğiz mahallesinde yapılmıştı. O yazımda, bu tanıtım programıyla ilgili izlenimlerimi uzun uzadıya yazmıştım.

18 Eylül 2021 tarihinde ise kitabın ikinci tanıtım programı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığının organizesi ile Bursa’da yapıldı.

Kitabın 503 üncü sayfasında şahsımın da yer aldığını ve Seydişehirli Şehidimiz Mehmet Uysal’ın hikâyesini ve ona ithaf ettiğim “Şehidim” isimli şiire yer verildiğini de o yazımda ifade etmiştim. Bu kitapta yer almam sebebiyle şahsım da bu Bursa’ya davetliydim.

18 Eylül’ün ilk saatinde otobüsle Bursa’ya hareket ettim. Sabah saat 07.30’da Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığının tahsis ettiği araçla bir geceliğine konaklayacağımız otele götürüldük. Saat 14.00’a kadar serbest zaman verdiler.

Saat 14.00’da ise akşam 18.00’da yapılacak olan Merinos Kongre Merkezine doğru hareket ettik. Yolculuk ve kongre merkezinde yapılan hazırlıklar sebebiyle ve yurdumuzun 24 ayrı ilinden Bursa’ya gelen arkadaşlarımızla muhabbetimiz, saat 18.00’e kadar olan zamanın nasıl geçtiğini hissettirmedi bize.

Akşam 18.30 gibi program başladı. Kongre merkezinin hacmine nazaran katılım ve ilgi normaldi. Başka şehirlerden gelen ve kısmen Belceğiz programında tanışma fırsatı bulduğumuz şair arkadaşlarımızın şiir okumalarıyla başladı program. Alfabetik sıraya göre yapılan okumaların son kısımlarına doğru ben de kitapta yer alan “Şehidim” isimli şiirimi okuma fırsatı buldum.

Saat 20.00’a doğru şiir okumaları tamamlandı ve 15 dakikalık bir aradan sonra program tekrar başladı. Bu ikinci bölüm, protokol konuşmaları ile başladı ve akabinde Belceğiz’de de okuduğu eserlerle bizleri coşturan, zaman zaman da duygulandıran Vatan ve Bayrak sevdalısı Sanatçı Gazi Gurur Bey sahne aldı.

Hissettiklerini açık sözlü olarak milletle paylaşan, sitemlerini doğrudan muhatabına aktarmaktan asla çekinmeyen, para ile pul ile daha doğru bir tanımlama ile “akçeli işlerle” hiç işi olmayan Gönül Eri olan biri Gurur Bey... Sitemlerinde o kadar haklıydı ki hem duyarsızlıklara, hem de bizatihi halkın kendi içindeki vefasızlıklara okkalı sözler indirdi peş peşe...

‘Abidik, gubidik’ sözlerle, ‘şaşaalı, ışıl ışıl parıltılı kürklerle’ sahne alanların konserlerine koşan on binleri, yüz binleri tabiri caiz ise beyinlerine nakşettiği sözlerle kınadı, onlara sitemlerini iletti. Söz konusu vatan olunca, söz konusu şehitlerle, gazilerle ilgili programlar olunca hep duyarsızlığı hep alakasızlığı hep vefasızlığı yaşayan bizlere yani duyarsızlığımıza, heyecansızlığımıza unutamayacağımız mesajlarla yüklendi,  gururumuz olan Gurur Bey.

Salondaki fiziki olarak boş duran koltukları gören Gurur Bey;  “Aslında boş olarak gördüğümüz koltuklarda oturan şehitlerimizin ruhlarından, onları ziyarete gelen salondaki annelerinden, babalarından, evlatlarından utanmamız gerektiğini” haykırdı halkımıza, sitemkâr sözleriyle...

Makam ve mevki düşkünü olmamak gerektiğini, bu vatan için kan veren, can veren kol ve bacaklarını veren, kurşun yiyen insanlara vefasızlık etmemek gerektiğini haykırdı. Duyarsızların anladıkları dilden, onlara okkalı laflar ederek ve düşündüklerini, sözlerine de eksiksiz olarak yansıtan bir sanatçı olduğunu da göstererek hepimize çok ağır dersler verdi. Daha sonra söylediği eserlerin ardından programını bitirip ayrıldı sahneden. Yüreğin var olsun, sağ olasın Gurur Bey. Seninle bir kez daha gururlandık.

Gurur Bey’in konseri sonrasında şehit yakınlarıyla sohbetler edildi, onarın hikâyeleri bir kez de kendilerinden yani gözleri yaşlı analardan, babalardan, kardeşlerden dinlenildi. Biz yaşıyorsak onların sayesinde yaşıyoruz.

Program sonunda konaklayacağımız otele geçtik ve sabah kahvaltıdan sonra, Bursa Büyükşehir Belediyesinin tahsis ettiği araçlarla Bursa’nın tarihine doğru bir yolculuk yaptık. Yine belediyeden görevli rehber arkadaşımız bizlere gezdiğimiz yerlerle ilgili bilgiler verdi.

Murat Hüdavendigar Külliyesi, Şehzadeler Türbesi, Emir Sultan Türbesi ve daha birçok tarihi ve manevi değerleri ifade eden mekânları onlarla birlikte yolculuk yaparak ziyaret ettik.

Aynı gün akşam hepimiz geldiğimiz şehirlere geri döndük.

Bu projenin gerçekleşmesinde emeği geçen, bizleri de projenin bir parçası yapan ve Bursa Bölümünde bizleri yalnız bırakmayan başta MV. Faruk Ambarcıoğlu, Harun Yıldırım, Talip Kazgı, Safiye Samyeli , Mahmut Çiçekdağ, Ahmet Büyükburç, Kenan Ağırman ve katılımcı bütün şairlerimize ve en önemlisi de Şehit Ailelerimize şükranlarımı sunuyorum.

Kitapta yer alan şiirimi sizinle paylaşmak isterim.

ŞEHİDİM

Dereler, ırmaklar gibi çağlayıp

Cennet yollarına düştü şehidim.

Gözyaşı dökmesin kimse ağlayıp,

O çoktan Sırat’ı aştı, Şehidim.

Kahraman Milletin Asil Yiğidi,

Dağları taşları yaktı ağıdı.

Yedi ceddi bir de baba öğüdü

Önce hamdı, şimdi pişti Şehidim.

Bir gecede on bir yıldız kaymıştı.

Analar, bacılar tek tek saymıştı.

Yazdığı destanı dünya duymuştu

Hainler hedefi şaştı Şehidim.

Utanmaz arlanmaz ne ister senden?

Hesabın sorulur bir gün hainden

Yandığım şudur ki, ekmeği benden

İhanet yaramı deşti Şehidim.

Sen kefensiz yatıp çıktın katına,

Şehitlik makamı çıktı bahtına,

Kavuşmak için o Cennet Atına

Duyunca aşk ile koştu Şehidim.

Gözlerim yollarda kulağım seste,

Rüyalarımdasın en son nefeste.

Artık sarp kayalar beklesin yasta

Senden gelen haber muştu Şehidim.

 06/2010/Konya