Son zamanlarda sosyal medyada yapay zeka ile üretilen reklamların artması dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan veya bir başka siyasetçiyi, ünlüyü konuşturup reklam yapıyorlar. Sosyal medyada ünlülerin veya siyasilerin yapay zeka ile taklit edilerek reklam yapılmasının, son yıllarda hem teknoloji hem de etik boyutuyla oldukça tartışmalı bir konu haline geldiğini aktaran ve konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Dijital Güvenlik Uzmanı Ali İzmirli, yapay zeka teknolojilerinin, özellikle derin öğrenme algoritmaları ve derin sahte (deepfake) teknolojilerinin, belirli kişilerin sesini ve görüntüsünü neredeyse kusursuz bir şekilde taklit edebildiğini anlattı. Bu teknolojinin, bir yandan yeni içerikler ve eğitim gibi faydalı amaçlar için kullanılabildiğini, diğer yandan kamuoyunu yanıltma, sahte bilgi yayma, kişilerin izni olmadan ticari veya siyasi amaçlarla kullanılma gibi etik sorunlar doğurabildiğini kaydeden Ali İzmirli, “Özellikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi üst düzey siyasilerin ya da tanınmış ünlülerin bu tür yapay zeka tabanlı içeriklerle izinsiz şekilde kullanılmaları, kişilik haklarının ihlali ve itibarlarının zedelenmesi gibi ciddi sorunlara yol açabilir” dedi.
YASAL DÜZENLEMELER İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Bu tür içeriklerin düzenlenmesi konusunun birçok ülkede halen gelişme sürecinde bir alan olduğunu açıklayan Ali İzmirli, Türkiye’de de bu tür durumlarla ilgili yasal düzenlemeler üzerinde çalışmaların sürdürüldüğünü dile getirdi. Ali İzmirli, özellikle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve Türk Ceza Kanunu'nda yer alan hükümlerin, izinsiz şekilde kişisel verilerin kullanılmasını, yanıltıcı bilgi yayılmasını ve dolandırıcılığı yasakladığını vurgulayarak, “Ancak, yapay zeka tarafından üretilen içeriklerin düzenlenmesi konusunda daha özgül ve kapsamlı bir yasal çerçeveye ihtiyaç duyuluyor. Bu bağlamda, yapay zeka tabanlı reklam ve içeriklerin etik kullanımı, kamuoyunu yanıltmadan, şeffaf bir şekilde yapılması ve bu konuda daha katı yasal düzenlemelerin getirilmesi gerektiği sıkça dile getirilen bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, sosyal medya platformlarının da bu tür içeriklerin yayılmasını engelleyecek mekanizmalar geliştirmesi büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
TEKNOLOJİ HUKUKUNUN GELİŞMESİ, TEKNOLOJİNİN KENDİSİNDEN DAHA YAVAŞ İLERLER!
Yapay zeka ile oluşturulan sahte reklamlara cezai yaptırım uygulanmaması veya bu tür içeriklerin engellenmemesinin, birkaç temel nedene dayanabildiğini aktaran Ali İzmirli, “İlk olarak, teknoloji hukukunun gelişme süreci, teknolojinin kendisinden genellikle daha yavaş ilerler. Yapay zeka ve derin sahte teknolojiler son yıllarda hızla gelişti ve bu hızlı ilerleme, mevcut yasal çerçevelerin bu tür yeni teknolojilere uyum sağlamasını zorlaştırdı. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de, yapay zeka tarafından oluşturulan sahte içeriklerle ilgili özgül yasalar ve düzenlemeler henüz tam anlamıyla gelişmiş değil. Bu durum, yasal boşlukların varlığı nedeniyle, bu tür içeriklerin tespiti ve cezalandırılması konusunda zorluklar yaşanmasına neden oluyor. İkinci olarak, bu tür reklamların engellenmesi ve cezalandırılması konusunda sosyal medya platformlarının üzerindeki denetim ve sorumlulukların yeterli düzeyde olmaması da önemli bir faktör. Sosyal medya platformları, genellikle kullanıcıların yüklediği içerikleri anında kontrol edemediği için, bu tür yapay zeka tabanlı sahte içeriklerin yayılmasını engellemekte zorlanıyorlar. Ayrıca, bu platformların içerik politikaları ve algoritmaları, sahte içerikleri tespit edip engelleme konusunda yeterince gelişmiş olmayabilir. Bununla birlikte, platformların yapay zeka tabanlı içerikleri analiz etme ve zararlı olabilecek sahte içerikleri belirleyip kaldırma konusunda daha etkin bir şekilde çalışması gerekiyor. Yasal düzenlemelerin ve teknolojik çözümlerin eksikliği, bu tür sahte reklamların yayılmasının önüne geçilmesini zorlaştırıyor ve ceza uygulamalarını sınırlı hale getiriyor. Ancak, bu alandaki farkındalık arttıkça ve yasalar güncellenip daha kapsamlı hale geldikçe, bu tür içeriklere yönelik cezai yaptırımların da artması bekleniyor” ifadelerini kullandı.
ALDATICI İÇERİKLER İÇİN ÖNLEMLER ALINMALI
Yapay zeka teknolojisinin, tıp, eğitim, sanat, ticaret gibi pek çok alanda büyük faydalar sağlarken, maalesef kötü niyetli kişilerin elinde zararlı işlere de alet edilebildiğine yakınan İzmirli, yapay zekanın kötüye kullanımının önüne geçmek için hem yasal hem de toplumsal düzeyde bazı adımların atılması gerektiğinin altını çizdi. İzmirli, öncelikle yasal çerçevenin bu tür kötüye kullanımlara karşı güncellenmesi ve genişletilmesinin şart olduğunu söyleyerek, “Yapay zeka teknolojilerinin etik ve sorumlu bir şekilde kullanılması için hükümetlerin, uluslararası kuruluşların ortak çalışması, standartlar belirlemesi, bu standartlara uyulmaması durumunda caydırıcı cezalar getirilmesi büyük önem taşıyor. Bu tür düzenlemeler, kişisel verilerin izinsiz kullanılmasını, sahte içeriklerin yayılmasını ve kamuoyunun yanıltılmasını engelleyecek mekanizmalar içermeli. Toplumsal düzeyde ise, yapay zeka teknolojisinin bilinçli kullanımı konusunda eğitim ve farkındalığın artırılması gerekiyor. Bireyler, yapay zeka ile üretilen içeriklerin nasıl tespit edilebileceği, bu tür içeriklerle karşılaşıldığında ne yapmaları gerektiği konusunda bilinçlendirilmelidir. Ayrıca, teknoloji şirketleri ile sosyal medya platformları, yapay zeka destekli kötüye kullanımları tespit etmek için daha gelişmiş araçlar geliştirmeli ve bu tür içeriklerin yayılmasını engellemek için proaktif önlemler almalıdır. Kullanıcılar, bu platformlar üzerinde daha güçlü raporlama ve denetleme araçlarına sahip olmalı, şeffaf bir iletişim kanalı sağlanmalıdır. Son olarak, yapay zeka etiği konusunda geniş çaplı bir tartışma, işbirliği ortamı elde edilmeli; akademik çevreler, endüstri uzmanları, ve kamuoyu bu konuda bilinçli kararlar alınmasına katkı sağlamalıdır. Bu sayede, yapay zeka teknolojisi hem bireyler hem de toplum için güvenli, faydalı bir şekilde kullanılabilir hale gelebilir” diye kaydetti.
BİLİNEN KİŞİLERİN TAKLİT EDİLEREK KULLANILMASI KAMUOYUNUN İNANMASINI SAĞLAR
Yapay zeka ile üretilen reklamlara inanmanın, günümüz dijital dünyasında oldukça riskli bir davranış olabileceğine dikkat çeken İzmirli, bu tür reklamlarda kullanılan yapay zeka teknolojilerinin, özellikle derin sahte (deepfake) teknolojilerinin, son derece gerçekçi ve ikna edici içerikler oluşturabildiğini anlattı. “Bir kişinin sesini, yüz ifadelerini ve konuşma tarzını neredeyse kusursuz bir şekilde taklit edebilen bu teknolojiler, izleyiciyi kolayca yanıltabilir” diyen İzmirli, “Özellikle tanınmış siyasetçiler veya ünlüler gibi kamuoyunca bilinen kişilerin bu tür reklamlarda izinsiz olarak kullanılması, izleyicinin bu içerikleri gerçek sanmasına yol açabilir. Ancak, bu tür içerikler genellikle manipülatif amaçlarla üretilir ve gerçeği yansıtmaz. O yüzden bu tür reklamlara hemen inanmak yerine, kaynağını sorgulamak ve doğruluğunu araştırmak çok önemlidir. Yapay zeka tabanlı içeriklere karşı daha bilinçli olmak ve eleştirel bir bakış açısı geliştirmek gerekir. İzleyici olarak, bir reklam veya içerikte kullanılan kişinin gerçekten o kişiye ait olup olmadığını sorgulamak, içerikte kullanılan görsellerin veya seslerin doğruluğunu kontrol etmek önemlidir. Özellikle sosyal medyada karşılaşılan içeriklerde, güvenilir kaynaklardan gelen doğrulama bilgilerine dikkat etmek ve resmi kanallardan gelen açıklamaları beklemek, yanlış bilgiye kapılmanın önüne geçebilir. Yapay zeka ile üretilen sahte içeriklerin yaygınlaştığı bu dönemde, dijital okuryazarlığın artırılması; bireylerin bu tür manipülasyonları fark edebilmesi ve doğru bilgiye ulaşabilmesi için hayati bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, bu tür reklamlara temkinli yaklaşmak ve bilinçli kararlar vermek, dijital dünyada karşılaşılabilecek olası tuzaklardan korunmanın en etkili yollarından biridir” diye konuştu.
SORGULAYIN!
İzmirli, sosyal medya kullanıcılarının yapay zeka ile üretilen sahte reklamlara karşı bilinçli olmasının, dijital güvenlik ve bilgi doğruluğu açısından son derece önemli olduğunu vurgulayarak kullanıcıların her gördükleri içeriği sorgulama alışkanlığı geliştirmeleri gerektiğini dile getirdi. Sosyal medyada paylaşılan bir reklamın veya içeriğin kaynağının mutlaka kontrol edilmesi noktasında uyarılarda bulunan İzmirli, “İçeriğin kim tarafından paylaşıldığı, güvenilir bir kaynağa dayanıp dayanmadığı ve kullanılan görsellerin veya seslerin gerçek olup olmadığına dair şüpheci bir yaklaşım benimsemek, yanlış bilgiye kapılmanın önüne geçebilir. Ayrıca, içeriklerin doğruluğunu kontrol etmek için güvenilir doğrulama sitelerini kullanmak da faydalı olacaktır. Bu siteler, belirli içeriklerin gerçek olup olmadığını araştırarak kullanıcıları bilgilendirir ve yanlış bilginin yayılmasını engellemeye yardımcı olur. Bunun yanı sıra, sosyal medya kullanıcılarına dijital okuryazarlıklarını geliştirmelerini tavsiye ederim” ifadelerini kullandı.