BUGÜN ÜÇ ÖNEMLİ KONUYU YAZDIM

Abone Ol

Gündem öyle yoğun ki hangi konuyu yazacağıma bir türlü karar veremiyorum. Kafamda yazmayı tasarladığım bütün konular birbirinden önemli. Hepsini yazmaya kalksam bir köşe yazısının hacmini çok aşıyor. Ama ben yine de yazmadan duramayacağım. Bu satırları yazarken kısa kısa da olsa bütün konulara değinmeye karar verdim. Bakalım kalemimden neler sâdır olacak?

İmamoğlu Olayı

Ülkemiz günlerdir bu olayla çalkalanıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptal edilmesi, sonra da gözaltına alınıp tutuklanması gündemin en başında yer almaya devam ediyor. Öyle ki bu olay, Siyonist İsrail’in Gazze katliamını bile unutturdu.

İmamoğlu hem Terör Suçları Soruşturma Bürosu hem de Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Terör suçundan serbest kalan İmamoğlu; çıkar amaçlı suç örgütü, irtikap, rüşvet, dolandırıcılık, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırmak suçlarından tutuklandı. 

Terör suçundan serbest bırakan mahkemenin kararı oldukça ilginç… “Kuvvetli suç delili olmasına rağmen diğer suçtan tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun terör suçundan tutuklanmasına gerek duyulmamıştır.” Karar böyle. Terörle ilgili kuvvetli suç delili varmış ama tutuklanmasına gerek duyulmamış. Neden? Yolsuzluk davasından tutuklandığı için. Halbuki terör davasından da tutuklansa idi İBB’ye kayyım atanacaktı. Bu kararla İBB Başkanı Belediye Meclisinden seçilecek. Ancak savcı mahkeme kararına itiraz edeceğini açıkladı. Savcının itirazı ile İmamoğlu bu suçtan da tutuklanırsa nasıl bir gelişme olur bekleyip göreceğiz.

Ekrem İmamoğlu, İBB’nin başına İstanbul halkına hizmet için gelmemiş. Kurdurduğu 138 paravan şirketle İBB’yi soymaya gelmiş. İmamoğlu’nun tutukluluk gerekçesi 560 milyar TL'lik yolsuzluk. Evet yanlış okumadınız. Yolsuzluğun miktarı 560 milyar TL. Sıfırlar atılmadan önceki paraya göre yazarsak 560 katrilyon. Bu paraların bir kısmı PKK’ya aktarılmış bir kısmı da birilerinin cebine girmiş.

İBB’nin 2025 yılı bütçesi İSKİ ve İETT ile birlikte 564 milyar TL. olarak onaylandı. Bu rakama İBB’ye bağlı Kültür A.Ş, Medya A.Ş, Metro A.Ş, Enerji A.Ş, İsper A.Ş. gibi 12 iştirak şirketin bütçeleri dâhil değil. Bunlarla birlikte rakamın nerelere varacağını varın siz düşünün.  Toplam 6 yıl İBB’nin başında kalan İmamoğlu telaffuzu çok zor, inanılmaz rakamlara hükmetmiş. Ortaya çıkarılan yolsuzluk miktarı 560 milyar. Bir de tespit edilemeyenler vardır mutlaka. Onları da düşününce İBB’den çok büyük rakamların başka yerlere aktarıldığı ortaya çıkıyor.

Halkı sokağa çağırarak ülkenin huzurunu bozan CHP Genel Başkanı bunlara cevap vereceğine provokasyona soyunuyor. Asıl olay iddianame hazırlanınca ortaya çıkacak. Asıl bomba iddianame kamuoyuna açıklanınca patlayacak. Savcının elindeki bütün belgeler o zaman gün yüzüne çıkacak. Şimdi bağırıp çağıranlar o zaman ne yapacak, nasıl davranacak göreceğiz.

Bu ülkenin en büyük partisi kapatıldı. Halk sokağa çağrılmadı. Recep Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı iken şiir okudu diye cezalandırıldı halk sokağa dökülerek kırıp dökmedi. Tek başına iktidar olan parti ile ilgili kapatma davası açıldı hiçbir şekilde kimseye zarar verilmedi. Şimdi yolsuzluktan, hırsızlıktan tutuklanan ve bu suçlardan yargılanacak olan bir kişi için her yer yakılıp yıkılıyor. Ortalık savaş alanına çevriliyor. Ne yani, siz karşı çıkacaksınız diye hırsızlıklara, yolsuzluklara göz mü yumulmalıydı?

Görülüyor ki bu ülkenin en büyük problemi CHP’dir. CHP problemi bu ülkenin başına gelmiş en büyük belâdır. Ne zaman ülke yararına hayırlı bir gelişme olsa karşısında CHP’yi bulursunuz. Ne zaman şer bir gelişme olsa yanında CHP’yi görürsünüz. CHP yöneticileri akıllarını başlarına almalıdır. Ülkeyi karıştırmakla, Türkiye’yi dış ülkelere şikâyet etmekle kazanacakları hiçbir şey yoktur.  Ülkenin huzurunu bozmayı bırakın halkın parası olan 560 milyarın hesabını verin. Hırsızlıklara, yolsuzluklara arka çıkmayın. Herkes sakin olmalı ve yargının vereceği karara saygı duymalı.   

Ramazan’ın son günleri                               

Mübarek Ramazan büyük bir hızla akıp gitti. Rahmet, Mağfiret ve Gufran Ay’ının sonuna geldik.  Ramazan’ın son on gününün kıymetini ve değerini, içinde barındırdığı Kadir Gecesi vermektedir.

Rabbimizin “bin aydan -yani 83 yıldan- daha hayırlı” olarak bildirdiği Kadir gecesi, Ramazan’ın son on günü içerisindedir. Kadir gecesi, bütün gecelerin şahıdır. Kadir gecesi bir ömre bedeldir. Kadir gecesi yüce Kur’an’ın inmeye başladığı af, mağfiret ve bağışlanma gecesidir.

Efendimiz; “Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız” buyurmuştur. Her ne kadar Kadir gecesi Ramazan’ın 27. gecesi olarak bilinse ve o şekilde değerlendirilse de, en sağlam ve en garanti olanı bu Hadis-i Şerif ile amel etmek, son on günü her gün Kadir gecesi bilmektir.

“Her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bil” demişler. Ramazan’ın son 3 günü içindeyiz. Kadir gecesi Ramazan’ın son on günü içinde saklı olduğuna göre, henüz vakit geçmiş değil, Ramazan’ın son gününe kadar her gece ibadetimizi arttırmamız, bu faziletli geceleri boş geçirmeden ihya etmemiz ve gözyaşları ile Rabbimize yönelmemiz bizi rahmet deryasına daldıracaktır.   

Mübarek Ramazan’ı çıkarma ve bayrama ulaşma garantimiz var mı?  Ağızlarımızın tadını bozan ölüm bir gün bizi de yakalayacak. Biz de, sayılı olan nefesimiz tükenince terki dünya eyleyip, ana vatanımıza intikal edeceğiz. Gideceğimiz yerde ya cennet bahçesi ya da Allah korusun çetin bir azap bizi bekliyor. Bu iki duraktan birisinin tercihi tamamen bize ait… Oradan kurtuluş yok. Yaşadığımız yurt geçici, gideceğimiz diyar ebedi… Ebedi bir saadet varken bitmek bilmeyen azap tercih edilir mi? Sonsuz mutluluk bizi beklerken aklı başında bir insan kendini ateşe atar mı? Cennet dururken, cehenneme talip olunur mu?

Hâlâ büyük bir ilahi ikramın içindeyiz. Mübarek Ramazan ayının son günleri bizim için en büyük bir lütuf ve çok iyi bir fırsat… Bu fırsat bizim için son fırsat olabilir. Bu fırsatı iyi değerlendirelim. Ölüm gelmezden önce işlediğimiz günahlardan tövbe ve pişmanlık duyarak Rahman ve Rahim olan Rabbimize yönelelim. Kazanmak için, müsabakaların sonuna doğru, gayret ve çabanın arttığı, bütün gücün kullanıldığı gibi, bizim de Rahmet ayı, Mağfiret ayı olan Ramazan’ın rızasını kazanmak için son 3 günde gayret ve çabalarımızı arttırmamız, bütün gücümüzü kullanmamız gerekir.

Bu günler içinde ibadetlere, yardımlaşmaya, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacına koşmaya ve hayır hasenata daha fazla ağırlık vermemiz gerekiyor. Ayrıca nefs muhasebesi yaparak, bugüne kadar yapmış olduğumuz hatalardan,  işlemiş olduğumuz günahlardan ders çıkarmak ve bundan sonrası için aynı hata ve günahları işlememek için azmetmek, bu günler içinde yapmamız gereken önemli davranışlar zümresindendir.

Ramazan ayı içinde sadece bir Cuma kalmıştır. Efendimiz; “Ramazan ayındaki Cuma gününün diğer Cumalardan üstünlüğü, Ramazan ayının diğer aylara olan üstünlüğü gibidir” buyurmuştur. Onun için Ramazan’ın son Cuması olan yarının gün ve gecesini, oldukça verimli geçirmek, kârımıza yeni kârlar katacaktır.  Bu sayılı ve kıymetli gün ve geceleri en iyi şekilde ihya edelim. Akıllı bir insana düşen bu büyük fırsatı en iyi ve en güzel şekilde değerlendirmek ve Rabbimizin katına yüz akıyla gitmeye hazırlanmaktır. Oruçlarımız ve ibadetlerimiz, şefaatçimiz olsun İnşallah…

Ve Gazze

Gönül yaramız Gazze. Yürek yaramız Gazze. İçeride yaşanan olaylar bize Gazze’yi unutturmasın. Gazze’den yükselen “Ey Müslümanlar sizi Allah’a şikâyet edeceğiz” seslerini unutmayalım. İftar zamanında ve sahur anında bombalar altında kalan kardeşlerimizi unutmayalım. Bombalar altında can veren on binlerce yavrumuzu unutmayalım. Hiç olmazsa onlara dualarımızda yer verelim. Gözyaşları içinde yalvaralım Allah’a… Gazze bizim parçamız. Filistin vücudumuzdan bir bölüm. Vücudumuzun parçası kan ağlarken biz nasıl duyarsız kalabiliriz?

Yağmur yerine bomba yağar,

Gazzeli çocuklar üstüne.

Her hanede bir acı, bir hüzün yankılanır.

Küçük adımlarla koşar barışa,

Ama her adımda düşer yine karanlığa.

Sorarlar birbirlerine,

“Neden bu kadar zor?”

Çocuk kalbi bilir mi ki böyle bir kor?

Gökyüzü mavi değil, kara ve kasvet,

Ama Gazze’nin çocukları direnir elbet.

Düşen bombaların gölgesinde oynarlar,

Kırık dökük hayallerle bezeli rüyaları,

Ama her adımda, her nefeste,

Özgürlük diye haykırır.

Ne barıştan bir haber gelir, ne huzurdan,

Umutla büyür yine Gazze’nin çocukları.

Dünya suskun, yürekler taş olsa da

Gazze’de çocuklar hâlâ ayakta.

Bir umudun izinde,

Bir sevdanın peşinde,

Barışın türküsünü söylerler sessizce.

Mübarek Ramazan’ın bizden şikâyetçi değil, memnun olmuş olarak ayrılması temenni ve niyazı ile bayramınızı tebrik ediyor, Ramazan Bayramının hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan diliyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.