Bu günlerde muhalefet kanadında bir telaş,bir telaş..

Birbirlerinden rol çalma,ön alma yarışındalar.Yüz senelik muhalefet anlayışı.

Yenilik yok sizin anlayacağınız.

”Yeni Parti”ler(?) kuruluyor sözde yeni söylemler. Demokrasi, insan hakları,hayvan hakları “ibne” hakları .(Pardon ! ben söylemiyorum kendilerini öyle ifade ediyorlar.)tehditler, şantajlar falan filan.

Anlaşılan zemin kayıyor, tabanlarını, bu abuk sabuk beylik laflar ederek,tabanını domino etme telaşındalar.

Pandemi sürecini mükemmel yöneten iktidarın itibarı da kredisi de yükselince sıkıntı basmış bunları besbelli.

İyi şeye de,kötü şeye de muhalefet etmek CHP’nin genetiğinde var.Kendisinden olmayanı ötekileştirir lakin bu ötekileştirmeyi başkasının üstüne yamamakta da mahirdir.

Biz lisede iken solculuk moda idi.

Solcu olmak;”aydınlanmak”tı,entelektüellikti,CHP’li büyüklerimizin yanına gittiğimiz zaman “CHP’li olduğumuzu belli ettiğimizde “aydınlanmış” genç olarak itibar görür bizden stayişle bahsederler “ATATÜRK GENÇLİĞİ” olarak takdim edilirdik.Halbuki CHP’li olmayıp ta Gazi Mustafa Kemal’in bağımsızlık anlayışını,toplumsal kalkınma çabasını anlayanlar asla “aydın” olamazlardı .Fakir Baykurt,Yaşar Kemal,Aziz Nesin gibi yazarların eserlerini okumak ,sizin “aydın” olmanız için kuvvetli referanstı.Birde CHP’yi solcu,sosyalist olarak görmeyenler vardı.Hani CHP genel başkanının her sene ölüm yıldönümlerinde mezarına karanfil bıraktıkları “üç fidan” Deniz Gezmiş ve arkadaşları bunları “tatlı su solcusu” diye nitelendirirler “LÜMPEN” olarak değerlendirirlerdi.Hatta bunlardan daha sonra ayrılacak olanlar içinde “GARDROP SOLCUSU” derlerdi.

Hatta 1977 kanlı 1 Mayıs Taksim mitinginde CHP’li İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın yönetimindeki İSKİ  atölyelerinden giden, işçilerin sopaları,demir çubukları ile yaşattıkları dehşetİ, pankartlardaki şu ibare bunlara fırsat verildiğinde Türkiye’yi nereye sürükleyeceğini gözler önüne sermektedir.

“Din neymiş, iman neymiş, kim bakar safsataya

Fatih'te kahramanlık denilen palavraya

Osman Gâzi'de kimmiş, kim bakar Mustafa'ya

Devrim hiç durmamalı davran tamamlamaya

Selâm Lenin, Stalin, Kosıgin ve Mao'ya

Savaştayız yoldaşlar sol yumruklar havaya"

Buradaki “Mustafa”; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.Yani bunların ATATÜRK sevgisi de ticaridir.

CHP’yi düzenin kuklası emperyalizmin aracı olarak görenler vardı.Ben onları CHP’den daha yurtsever olarak bilirim.Şayet o dönemin fikir hareketlerini çeşitli iç ve dış istihbarat örgütleri provoke etmese,Satılmış medyanın yönlendirme ve asparagas haberlerle tansiyon yükseltmesi, iç güvenlik kuvvetimiz olan polisi “POL-1”,”POL-DER” olarak bölmeselerdi seksen ihtilaline zemin hazırlanmamış olacaktı ki Türkiye’de bambaşka bir zeminde olacaktı.O günün etkisi hala bugün  de sürmeyecekti.Sağcısı solcusu,milliyetçisi,akıncısı tek bir ortak noktada buluşup onun için çalışacaktı, VATAN!

1980  CIA-NATO destekli darbenin bugünkü aparatı olan PKKPYD/HDP probleminin yolunu açamasalardı,bizlerde Necip Fazıl’,Sezai Karakoç’u,Abdürrahim Karakoç’u,Nuri Pakdil’i  tanımayan yitik nesil olmayacaktık.

Bu günkü gibi yüz sene öncesinde kalan CHP,yeni diye yutturulmaya çalışılan DEVA,GELECEK Partileri,Bölücü terör örgütü PKK ile aynı ideali paylaşan HDP,kimliksiz İYİP,ERBAKAN hocanın yüzlerce yıl ötesinde kalan SP gibi partiler olmayacaktı.ERBAKAN ve talebeleri, ağır sanayi hamlesini tamamlamış,ileri teknoloji ve bilgi teknolojilerini yakalamış,YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE olacaktı .Bu maalesef otuz yıl sonra bu idealin temellerini atmaya başladık.

Şu muhalefetin haline bir bakın…

CHP;

Sayın Kılıçtaroğlunun bizzat 16 maddelik ekonomik ve siyasi yapılanma ile teklifini kamuoyu ile paylaşmasını ilgi ile takip ettim bir yenilik var mı diye.Özetle Kamuda israf önlenmelidir,vergilerin nereye harcandığı denetlenmelidir,yargı bağımsız olmalıdır,Basın özgür olmalıdır,IMF ile durumumuzu netleştirelim…diye devam eden parti sloganından öteye bir şey değildir.Ülkede “ekonomik buhran” var diyor sayın Genel Başkan.Sanırım ,Derviş dönemini yani 2001 krizini es geçip pandeminin dünya devlerinin(?) ekonomilerini sarsmasına gözünü kapatıp ülkede “EKONOMİK BUHRAN” var diyor.

Siz;

2001 krizindeki gibi,hiç işsizlikten yazar kasasını sokağa atan esnaf gördünüz mü?

Yahut önlükleri ile iş brakıp ekonomiyi protesto eden doktorlar,üniversite hocaları ve memurların yürüyüşüne şahit oldunuz mu?

Bir gecede servetinin yarısını kaybeden sanayici,esnaf,memur,işçi gördünüz mü?

2001 krizinde ki ülkeyi yöneten 28 Şubatın CIA-NATO destekli hükümetin Türkiye’sini bilançosu

MGK toplantısı sonrası oluşan olumsuz hava,Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük ekonomik krizi olarak kayıtlara geçen felaket, hızla etkisini göstermiştir. Toplantıda yaşanan gerginlik, krizin pimini çekmiştir. 21 Şubat tarihinde bankalar arası piyasada gecelik faiz % 6200’e çıkarken, ortalama % 4018,6 olmuştur. Merkez Bankası’nın döviz rezervi 16 Şubat tarihinde 27,94 milyar dolarken, 23 Şubat tarihinde 22,58 milyar dolara inmiştir. Rezerv kaybı ise 5,36 milyar dolar olarak kaydedilmiştir.

2001 yılında patlayan kriz ile Türkiye ekonomisi, 19 Şubat’tan itibaren 1 hafta içerisinde en kötüsünü görmüştür. Bu 1 haftada yaşananlar:

– 21 Şubat ‘Kara Çarşamba’ olarak tarihe geçmiştir.

– İki günde % 57’ye varan devalüasyon yaşanmıştır.

– Faiz oranları % 7500’e kadar fırlamıştır.

– 15 bine yakın şirket iflas etmiş ve psikolojisi bozulan işverenler arasında intihar edenler olmuştur.

– Bankacılık sistemi kilitlenmiştir.

– Ödemeler sistemi ilk defa arka arkaya dört gün çalışmamıştır.

– Aşırı yüksek faizler, sıcak para girişini arttırmıştır. Bu geçici paranın arbitraj amacıyla kısa süreliğine ülkeye girip çıkması, mali piyasalarda dalgalanmaya neden olmuştur.

– Hükümete ve ekonomi yönetimine olan güven sarsılmış, hatta yok olmuştur.

– Türkiye, güven kaybetmiş ve kredi notu düşürülmüştür. Böylece yabancı yatırımcı da desteğini çekmiştir.

Bir haftalık süreçte yaşanan bu gelişmelere ek olarak;

– İşsizlik oranı büyük artış göstermiş ve 1,5 milyon kişi işini kaybetmiştir.

– Milli gelir, 200 milyar dolardan 140-150 milyar dolara kadar inmiştir.

– Kişi başına yıllık gelir, 1083’er dolar azalmıştır.

– Türk lirasının alım gücü, 3’te 1’e düşmüştür.

– Ekonomi, % 8,5 oranında küçülmüştür.

– Enflasyon % 70’i aşmıştır.

Sonuç IMF’nin kapısında yatıp STAND-BY anlaşması için yalvarılmıştır.

Sizin bu ülkeden ve milletinden istediğiniz nedir?

İYİ P;

Bildiğiniz gibi ne Ülkücü ne Milliyetçi.Kimlik bunalımında.HDP denilince gubarır, lakin HDP işbirlikçisi “tescilli” CHP ile ölümüne aşk yaşar.Ekonomi ile tek teklifi ise Durmuş Yılmazın önerisi IMF.En iyi en ucuz kredi burada satılmaktadır diye de reklamını yapar.

HDP;

PKKPYD’nin siyasi uzantısı olmaktan gurur duymaktan,APO’nun heykelini dikmekten,”ÖZERK DEMOKRATİK”(ÖZ YÖNETİM) OTONOMLUK hayalinde mi? Yoksa bölge halkını küresel sermayenin tetikçiliğine soyundurması mı? Siz karar verin!

DEVA P;

Tek bildiğimiz,paranın Londra’da olduğu, çözümün ise IMF’nin kucağında olduğu.Irak işgal edilirken “AT PAZARLIĞI” yapan Ali’nin partisi.Ekonomiden sorumlu iken yaptığı şey döviz kurlarını düşürüp,faizleri yükselterek içerideki sanayicilerin üretim yapmasına mani olup onları ithalatçı yapması ile bilinir.

GELECEK P;

En dramatik olanı.Bir türlü ben merkeziyetçilikten arınamamış,”KİBİR”kulesi altında ezilmiş olanı.ekonomi ile çözümü “başkanlığın uçaklarını satmak!” Başbakan olup ilk ziyaret ettiği memleketi olan Konya’ya çantasında getirdiği 3.5 milyarlık yatırım projelerinin bir tanesinin bile temelini bile atamayan birinin geçmişten sızlanıp geleceğe oy istemesini traji komik buluyorum.

SP;

Daha öncede söyledim Erbakan Hocanın yüz yıl gerisinde.Yol,köprü,hızlı tren,Nükleer santral,Şehir hastanesi, gibi hizmet için yapılanlara karşı.Bunlar hep yapıldığında fabrika nerede  diye sorarlar.halbuki salt Konya’daki 5 tane OSB görmeyip,1000 in üzerindeki dünyaya açılan fabrikaları es geçip yinede   o, 70 li yıllardaki Hocamın başlattığı ağır sanayiden bahsederler.

BİR ANEKDOT;

Konya’daki Havaalanı askeri bölgenin içinde idi.Sivil apron olmadığı için her şey Askeri kontrol altındaydı.Konya’ya inen yolcular askerler eşliğinde uçaktan askeri araçlarla alınıp kontrolleri yapıldıktan sonra aprondan dışarı çıkartılır herkes kendi imkanları ile oradan ayrılırlardı.Konyalı bir sanayici Japon firması ile anlaşma sağlar.Japon firma, bir temsilcisini Konya’ya gönderir anlaştığı firmanın tesislerini görmek ister.Adamcağız Konya’ya havayolu ile gelir.Uçak kapılarını açar lakin içeriye silahlı birkaç asker yolcuları almaya girer.Adamcağız ne bilsin, darbe olduğunu zanneder ve orada bayılır.Şimdi,havaalanı yapımına karşı çıkan kardeşime soruyorum; yaptığın fabrikanın ürününü hangi yolla satacaksın, bu gibi havalimanına yabancı yatırımcı,yabancı müşteri gelir mi?

Ben sıcak ve yüzde yüz yerli acil gelir getirecek Turizmle ilgili,Dünya’nın bir numaralı sorunu gıda yani tarım,hayvancılık,su ile ilgili önerilerini duydunuz mu?Ben rastlamadım.Bak tarım bakanı ne diyor.”Ekilebilir Hazine arazileri dahil ne kadar toprağımız varsa ekilecek.Ürününüz tarlada kalmayacak gerekirse devlet olarak biz satın alacağız siz yeter ki üretin. Suyu planlıyoruz sulanmadık ekim arazisi kalmayacak” Destekleme,teşvik ne ön ödeme dahil ne varsa çiftçinin ayağına seriliyor.

Ticaret bakanı dünyanın tüm ülkeleri ile tarım ürünleri satışı antlaşmaları yapıyor.Hazine bakanı TL nin fiyatı ben belirlerim diyerek merkez bankasını ve diğer bankaları Londra borsasının boyunduruğundan kurtarıp asli işi olan vatandaşına üreticisine,esnafına likidite sağlamak olduğunu hatırlatıyor.

Dünyanın en büyüklerinde, 65 yıllık rüya.yapımı hızla bitirilen ve yılda ülke ekonomisine 3,5 milyar dolar gelir sağlayacak Ilısu barajını hayata geçiriyor.Hiçbir yatırımı durdurmayan ,yatırım yapmama törenleri düzenlemeyen,yatırımları dediği günde tamamlayan,yıllarca kasıtlı olarak ihmal edilen aşı ve ilaç çalışmasını destekleyen,yerli solunum cihazı,yerli MR cihazını kısa sürede bitiren,savunma sanayi ile dünyanın önde gelen ülkeleri arasına giren,Suriye’de,Irak’ta ve güney doğumuzdaki terörün belini kırıp bölgeye huzur getiren,Doğu Akdeniz’de Fransa ve İtalya’yı evine yollayıp yedi düvelin desteklediği Hafter denen haydutu bozguna uğratıp Libya’da ve Akdeniz’deki ekonomik ve siyasi çıkarlarımızı koruyan Devletin, hazinesi boş ve buhran yaşıyor öyle mi?

Bankalar verdiği kredileri geri çağırmak yerine, yeni kredilerle vatandaşın nefes almasını sağlarken, ülke battı öyle mi?

Dünya, Türkiye’nin ülkesinde yaptıkları yetmiyormuş gibi, 96 ülkeye yardım etmesini alkışlarken, Katar’ın, Türkiye İslam dünyasının onurunu koruyor, onlara minnettarız onun için yatırımlarımızla onları daha çok destekleyeceğiz derken,

siz;

“Nereleri satacaksınız”,”neleri peşkeş çekiyorsunuz” bayağılığı ile başarıyı görmemezlikten gelip,yatırım yapmama törenleri ile kendinizi yapraklara alkışlattığınızı zannedeceksiniz öyle mi?

Size değil insanlar,değil yapraklar,sadece kargalar bir yerleri gülüyor haberiniz olsun!

Dileğim, mensubu olmaktan gurur duyduğum Milli Görüşçülerin, Bu oluşumla birlikte anılmamasıdır.

Böyle durumlarda rahmetli annem şöyle derdi;

“BENİM DERDİM MERYEM İLE BELİKTE,SİZİNKİ Sİ PALAMUTTA GELİKTE”