Yaşanan depremlerin ardından eşi, 2 yaşındaki kızı ve anne- babasıyla birlikte Dedemli evlerine yerleşen Mahmut Seçen, deprem anı ve sonrasında yaşadıklarını anlattı. Olayın şokuyla kendilerini dışarı attıklarını ifade eden Seçen, “Zaten öyle bir şok halinde çıktık ki ayakkabılarımızı bile giyememiştik. Bulduğum kötü bir bot vardı, dışarıda onu giydim. Ateş yaktığımız sokaktaki bir bina, diğer sokağın olduğu bölgeye doğru devrildi. Eğer bulunduğumuz sokağa doğru devrilseydi, ateşin başındaki birçok can gitmiş olacaktı. Allah korudu.” ifadelerine yer verdi.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Mahmut Seçen. Esnaftım, manavımız vardı. Baba mesleği olan pazarcılıkla meşguldüm. Malatya Battalgazi’den Konya’ya eşim, 2 yaşındaki kızım ve anne- babamla depremden dolayı geldik.

Deprem anına nasıl yakalandınız, o an neler hissettiniz?

İlk depremde sarsılmaya başladık. Eşim ve kızımı korumaya çalıştım. Dolap o kadar hızlı açılıp kapanıyordu ki üstümüze düşecek zannettim. Sarsıntı durunca dışarı çıktık, herkes dışarıdaydı. Dışarıda ateş yakarak ısınmaya çalıştık ancak lapa lapa kar da yağıyordu. Karın yağışına bile sevinemedik. Enkazdan vefat edenleri o karın altından çıkardılar.

Daha sonra babaannemin müstakil evine geçtik, 15 kişi bir odanın içindeydik. İkinci depreme de burada yakalandık. Tekrar sallanmaya başlayınca kızımı kucaklayarak kendimi dışarı attım. Zaten öyle bir şok halinde çıktık ki ayakkabılarımızı bile giyememiştik. Bulduğum kötü bir bot vardı, dışarıda onu giydim. Ateş yaktığımız sokaktaki bir bina, diğer sokağın olduğu bölgeye doğru devrildi. Eğer bulunduğumuz sokağa doğru devrilseydi, ateşin başındaki birçok can gitmiş olacaktı. Allah korudu. Düşmanım bile olsa kimsenin o anı yaşamasını istemem. Bizler o yağmur, karın altında eşyalarımızı kurtarmaya çalıştık. Sağ olsun, insanlar gerçekten Müslümanlığı gerekliliği olan o yardımı, desteği bizlere gösterdiler. Hem bölgeye gelenler hem de buraya geldiğimizde hiç kullanmadıkları evlerini bile bağışlamak isteyen insanlar, bizi duygulandırdı.

Daha sonra eve girebildiniz mi, nerede kaldınız?

Babaannemin ve bizlerin evi olmak üzere 3 evimiz ağır hasar aldı. Çadır bulmaya, barınak yapmaya çalıştık. Komşumuzun pikap tarzı aracı vardı. Halılar serildi, Kadın, çocuk ve yaşlılar başta olmak üzere orada vakit geçirmeye çalıştık. Ne kadar soğuktan korunmaya çalışsak da aşırı soğuk vardı. 2 gün orada kaldık. Araca yakıt bulamıyorduk, elinde olanlar da vermek istemiyordu. Babaannem yaşlı kadın, arabada durmak istemiyor. Eve gitmek istiyor, ortada ev kalmamış anlatamıyorsun. Araca hem yakıt bulmak için hem de babaannem gezsin diye o gün babaannemi hiç gezmediği kadar gezdirdim. Gezerken mazot bitiyordu ve o şekilde mazot arıyorduk. En son bir yerden 5 litrelik varille alabildik. Daha sonra bir polis aracılığıyla birkaç kez daha alabildik, kafamız öylelikle rahatladı. Yoksa ısınmak için aracı çalıştırıyorduk, her an bitecek korkusu yaşadık.

 Daha sonra farklı bir yere gittik, zaten orada da ikinci depreme yakalandık. Telefonda akrabalarla görüştük, başka bir yolunu bulmaya çalıştık. En son Yeşilçam Sosyal Tesislerine sığındık. Tesiste de adım atacak yer yoktu, binlerce insan bir sandalyenin üzerinde uyumaya, dinlenmeye çalışıyordu. Orada da 2 gün geçirdik ancak orada da olacak gibi değildi.

Tanıdıklarınızdan bir vefat haberi aldınız mı?

Allah’a şükür yakın akrabalarımızdan vefat eden yok. Arkadaşımın annesi, eşi, çocuğu ve misafirleri vefat etti. Akpınar mahallesindelerdi, orası depremden çok kötü etkilendi. Kaç yıllık tarihi Yeni Cami’nin restoresi bu yıl bitmişti. Oranın da yarısı yıkıldı; inşallah tekrar restore edilir. Malatya’yı ikiye bölen bir cadde vardır. Caddenin bir yanında orta, düşük gelirli aileler; diğer yarısında daha zengin, memur kesim otururdu. Çok katlı binaların olduğu yer, yerle bir oldu.

Daha sonra direkt Konya’ya mı geldiniz?

Eşim Bolulu. Onun ailesinin yanına geçici de olsa gitmeye karar verdik. Kendimi

Konya’da tanıdığınız var mıydı, nasıl karşılandınız?

Konya’da hiç tanıdığımız yoktu. Geldik, bizi ağırladılar. İlk olarak bir yerde misafir ettiler. Herkes elinden gelen bir şeylere koşturuyordu. Bir amca vardı, Allah hastasına şifa versin; yaptığı iyilik çok hoşuma gitmişti. Adamın kötü bir aracı vardı ama kendi elleriyle ekmek, pilav, et pişirmiş bize getirdi. Baktım tencereler dolusu yemekle evimize gelmiş, hastasına dua istemişti. Tabi yiyecekler bize fazla olunca yarısına da komşuya vermesini söyledik. Rabbim hastasına da şifa versin. İyinin yanında her zaman kötü olsa da sağ olsunlar çok iyilik gördük.

Depremle ilgili tecrübe edindikleriniz kadarıyla insanlara neler söylemek istersiniz?

Bu depremde herkes hakkında düşen dersi almalı. Bazı insanların fırsatçılık yaptıklarını, bazılarınınsa elinden geleni yapmaya çalıştığını gördük. İnsanoğlu, depremi kendine bir ders edinmeli; yaşananlardan herkesin illa ki bir çıkarımı olmalı. Depremin sorumluluğu, yalnızca müteahhitlere yüklenmemeli. Orada bir sürü can gitti, sorumluların hepsi cezalandırılmalı.

HACER CEYLAN 

Editör: TE Bilişim