1990 yılından bu yana çeşitli markalardaki araçların orijinal ve yan sanayi ürünü yedek parçalarını temin ederek ihtiyaç sahiplerine satışa sunan Buluş Otomotiv’in sahibi Hasan Buluş, sektörünü tüm yönleriyle 10’LAR Dergisi’ne değerlendirdi. Bu sektöre nasıl girdiğini anlatan Buluş, oto yedek parça sektörünün dünden bugüne gelen serüvenini de değerlendirdi.

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Hasan Buluş kimdir?

1966 Konya doğumluyum. Eğitim hayatım 1980 ihtilaline kadar devam etti. Ortaokuldan mezun olduktan sonra 1990 yılına kadar MAN tamirciliği yaptım amcamın iş yerinde. Askere gidip geldim, evlendim. 6 tane çocuğum var. 1990 yılında yedek parça üzerine iş yeri açtım. O zamanlar şimdiki gibi Wolkvagen grubu araçlar falan yoktu. Cebinde bir miktar parası olan adam piyasada var olan Renault grubu ya da TOFAŞ grubu araçlar satın alıyordu. Biz de yedek parçayı bu markalar üzerine yoğunlaştırmıştık. 

2008 yılında Wolksvagen grubunu de bünyemize dahil ettik. Audi, Seat, Skoda, Wolksvagen yedek parçalarını da temin edip Konya piyasasına sunmaya başladık. İkisini beraber götürüyoruz. Anadolu Sanayi, Eski Sanayi ve Karatay Sanayi’nde olmak üzere üç farklı noktada hizmet veriyoruz. Özel servislere, eskiden bu yana olan müşterilerimize perakende malzeme satıyoruz. Malzemelerin çoğunluğunu İstanbul’da bulunan büyük tedarikçi firmalardan temin ediyoruz. Son 3-4 senedir servislere kurye hizmeti de sunuyoruz. Hizmeti vatandaşın ayağına götürüyoruz. İlçelere de otobüse vererek gönderiyoruz. Şu an 23 çalışanım var. Grup olarak sermayemizin yüzde 80’ini Wolksvagen grubuna, yüzde 20’lik dilimini de FİAT grubuna ayırdık. 

Piyasanın talebine göre mi sermayenizi pay ettiniz?

Öyle tabi ki, talep nerede çok fazlaysa, biz de yatırımlarımızı o alana yoğunlaştırıyoruz. İnsanların ekonomik durumu eskiye nazaran çok değişti. Daha lüks ve konforlu arabalar tercih edilir oldu. Alman arabaları daha çok talep görür hale geldi. 

Alman dev otomobil firmalarının ve FİAT grubunun yedek parçalarını satıyorsunuz. İş yerinizde bahsettiğiniz bu markaların bütün parçalarını bulunduruyor musunuz?

Şimdi şöyle bazı malzemeler var. Bunlara koşan malzemeler diyoruz. Ekmek gibi, şeker gibi her zaman gider. Filtre, yağ gibi bakım malzemeleri, debriyaj takımları, fren takımları gibi belirli periyotlarda bakımının yapılması gereken malzemeler gibi. Bir de 1998 yılından itibaren sigorta tedarikçileri başladı. Araçlarda bir hasar meydana geldiği zaman kimse elini cebine atmaz oldu. Sigorta şirketleri de kendileri kaporta aksamlarını tedarik etmeye başladı. Biz de bunu dikkate alarak mekaniğin yanında kaporta aksamlarına ilişkin malzemeleri de elimizde bulunduruyoruz. Şu an elimizde 14 bin çeşit satışa hazır mal var. Yani bir arabada mekanik aksamının dışında da yenilenmesi gereken parçalar olabiliyor. Bir aynanız kırılabiliyor, bir vites topuzu ya da körük lazım olabiliyor. Bunları da elimizde bulundurmamız gerekiyor. Ama bir oturaktır, göğüstür, kilometre sayacıdır bunlar gitmez. Bunları da ihtiyaç duyulduğunda tedarikçilerimiz aracılığı ile temin ediyoruz. Yeter ki Türkiye’de olsun. Erişemeyeceğimiz, getiremeyeceğimiz malzeme yok. 

Bu bahsettiğiniz arabalar fiyatları yüksek olan arabalar. Daha lüks segmentteki araçlar. Parçaları da daha pahalıdır ve dövize endekslidir. Bunun size yansıması oluyor mu?

Wolksvagen grubunda malzemelerin yüzde 60-70’i dövizle gelir. Şimdi şöyle mesela bir aracınız var. Bakıma gittiniz. Aks körüğü almanız gerekiyor. 2008 yılında 30’ar liradan 4 körüğe 120 lira ödüyordunuz, bu rakam şimdi 75 liradan 300 liraya çıktı. İster istemez bazı ürün gruplarında yerli imalatçılara dönüş oldu. 

Daha ucuza son tüketiciye ulaşan ve yerli üretim olan bazı parçalar var. Bunları tavsiye eder misiniz?

Yan sanayi dediğimiz ürünler çıkmaya başladı. Yani bir ürünün orijinali 10 avroysa bunun birebir aynısı olan yerli üretimini 30-40 liraya temin edebiliyorsunuz. Yerli gruplarda montaja ürün veren kaliteli ürün üreten markalar var. Biz de onlardan satın alma yapıyoruz. Mesela Alman grubu tüm araçların fren balataları tek markadır. Bu markanın ürettiği ürünün birebir aynısını yerli bir üretici yapabiliyor. Biz her ikisini de bulunduruyoruz. Avrupa olan 250 liraysa yerlisi 125 lira. Kalite kontrolünü de yapıp sağlam ve uzun ömürlü bir ürünü piyasaya sunmuşsanız bunun karşılığını illa ki alırsınız. Yerli gruplarda satılan ürünlerin garantisi ve iadesi de var. Mesela dört tane amortisör aldınız, aradan kısa bir süre geçti patladı ya da ses yapmaya başladı. Bu ürünü getirdiğiniz zaman yerli gruplarda hiç sıkıntı olmuyor. Üretici malının arkasında. Varsa bir sıkıntısı hemen alıyor ve yenisini gönderiyor. Ben markayım diyen Alman grubu ise uzun prosedürlere dayandırarak ürününü geri alıyor. Hemen değiştirmiyorlar, kullanıcı hatası arıyorlar. 

O zaman yerli daha avantajlı doğru mu?

Kesinlikle. Ama kaliteden taviz vermemek ve ürün gamını geniş tutmak kaydıyla avantajlı. Yani sadece rekabet oluşsun, benim fiyatlarım daha aşağı seviyelerde olsun mantığıyla hareket etmemek gerekiyor. Tamam biri 100 liraysa sen onu 50 liraya değil 75 liraya sat. Ama ürününün arkasında durabil. O ürün tüketiciyi de mağdur etmesin, bize de geri dönmesin. Bizim kendisini henüz ispatlayamamış üretici yan sanayicilerimiz var. Bunlar da kaliteden taviz vermeden kendilerini piyasaya daha iyi bir şekilde sunabilirlerse dışarıdan ürün almamız dahi gerekmez. 

Peki en çok hangi yedek parçalar satılıyor?

Özellikle araç muayenesinde belli bir standart ortaya koyulduktan sonra ön düzen parçalarının, fren takımlarının ve aydınlatma parçalarının satışında ciddi artışlar oldu.  Aslında çok da faydalı oldu. Eskiden bu kadar sıkı denetim yoktu. Araçların sağlamlığı ve yolcuların güvenliği için olması gereken yapıldı. Tabi ister istemez bunun yedek parça satışlarına da etkisi oldu. 

Hasan bey, Konya’da da otomobil yedek parça üretimi yapan firmalar var. Konya sanayisini oto yedek parça üretiminde nerede görüyorsunuz?

Konya’nın bu manada maşallahı var. Türkiye’de çok büyük rulman ve kayış üreticilerinden Konya’da şube açmayan neredeyse kalmadı. Çünkü Konya sanayisinde ciddi imalatlar yapan firmalarımız var. Bahsettiğim firmalar senelik alım yapıyor. Yıl başından siparişlerini veriyor sürekli üretim yaptırıyor. Yani Konya göz ardı edilecek bir şehir değil. Ama Konya gücünün yeterince farkında değil. Biraz da siyasilerin Konya’nın bu alandaki gücünü görmesi ve yüksek perdeden seslenmesi gerekir. 

Yıllardır bu sektörün içerisindesiniz. Sizin bir eksik görüp, şu malzemeyi de ben üreteyim dediğiniz oldu mu?

Üretim başka bir şey. Bizim üreticilerden çok taleplerimiz oluyor aslında. Kendimiz üretip yapmayı çok fazla düşünmedik. Bizim buna göre bir altyapımız yok. Ama bazı araçların bazı parçaları var. Çok basit bir şekilde aynısını üretebilirsiniz. Orijinalinin neredeyse dörtte biri fiyatına da mâl edebilirsiniz. Biz zaman zaman bu tür parçaları ürettiriyoruz. Mesela grubumuzdaki markalardan minibüsü olanlar var. Kaputunu açmaya yarayan bir tel var. Genelde o tel kopuyor. Orijinali 180 liraya tekabül ediyor. Biz bu telin aynısını tel yapan bir arkadaşımız var ona yaptırdık. Sadece 25 liraya yaptı. Ama bizim seri üretimimiz yok. Amatörce yapıyoruz. 

Döviz kurlarındaki artış yerli üretimi hızlandırır mı sizce?

Ben bu sürecin krizin fırsata dönüştürülmesi için oluşturulmuş bir altyapı süreci olduğu kanaatindeyim. Yerli üretim kesinlikle artacaktır. Şöyle ifade edeyim, yakın zamana kadar Türkiye’de faizler düşüktü. Adam Anadolu’dan siparişi topluyor ve Çin’den ürünü getirtiyordu. Hiç sermayesi olmasa da banka kredisi kullanarak bu ticareti yapabiliyordu. Malı getirip burada piyasaya sunduğu zaman tüm masraflarını çıktığı halde kendisine yüzde 20-30 kâr kalıyordu. Bu adam bu şartlarda üretime niye uğraşsın ki? Ama şimdi işin rengi değişti.  Faiz oranları aldı başını uçtu gitti. Bu seyir değişti. İş artık otomotiv sektöründeki büyük distribütörlere kaldı. İş, öz sermayeye ve güce döndü. Faiz ve döviz kurlarındaki artışın piyasaya yansıması devam ederse çok değil kısa bir süre içerisinde yerli üretim artacaktır kanaatimce. 

Hasan bey son olarak sizce sağlamlığın tek reçetesi kaliteli yedek parça mı?

Yok hayır, öyle diyemeyiz. Tamam yedek parça kaliteli olacak ama işçilik de bir o kadar önemli. Ehil insanlara işi teslim etmek gerekiyor. Biz genelde fiyatlar hususunda mukayese yaparız. Ama iş burada bitmez. Ehil servislere gitmek, bu işi iyi bilenlere aracımızı teslim etmek gerekir. Benim önerim iş yaptıracakları yeri iyi analiz etmeleridir. Yani bir parça kadar yapılacak olan işçilik de önemlidir. Ustanın iyisi gereksiz parça değiştirtmez. Sağlam olan parçayı kullanır. Arızayı doğru tespit eder ve çözüm üretir. Aksi halde mağduriyetler yaşayabilirsiniz. Bunun benzer örneklerine çok rastladık. Referansı sağlam ustalara gitmek gerekir.

EMİNE ÖZDEMİR

Editör: TE Bilişim