Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, ‘60 Yılın Hatıraları’nı dile getiren emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı, Müslümanın Müslümana ilk olarak Çanakkale’de kırdırıldığını ve Konya’da, bir medresenin Atatürk’üm emriyle kapattırıldığını söyledi.

Konya Halk Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sohbetine, Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı’nın parçalanması için çıkartıldığı gerçeğinin de tarihi bir hatıra olması dolayısıyla hatırlatarak başlayan Mustafa Uzunpostalcı, medreselerin 1924 yılında, İmam Hatip Mekteplerinin ise 1930’da kapatıldığını söyledi. Kur’an-ı Kerim’in okunmasının yasaklanmasıyla birlikte 1940’larda köylerde cenaze namazlarını kıldıracak imam kalmayınca 1949’da ilahiyat fakültesi ve 50’li yıllarda da İmam Hatip Okulları’nın açıldığını ifade etti. 

Uzunpostalcı, Türkçe ezan ve Konya’daki medresenin nasıl kapatıldığıyla ilgili hatıralarını şu sözlerle paylaştı: 

“TÜRKÇE EZAN VE ARAPÇA KİTAP YASAĞI

1932 yılında ezanın Türkçe okunması kararlaştırıldı ve Türkçe okunmaya başladı. Bu 50’li yıllara kadar devam etti. Allahû ekber yerine “Tanrı uludur” diye. Ben de o zaman 1940’lı yıllarda 8-10 yaşımıza geldiğimizde bizim mahallenin mescidinin anahtarı rahmetli dedem tarafından bizde bulunurmuş. O açar kapatırmış. 51’e kadar bütün camilerimizde Türkçe ezan okundu ve ben de Türkçe ezan okudum. Bu Türkçe ezanların okunmasından sonra isim konmadan Arapça kitapların hepsi yasaklandı. 30’lu yıllardan itibaren Arap harfleriyle yazılı olan Kur’an-ı Kerim’in okunması yasak edildi. Şunu anlatmaya çalışıyorum. Ezanlar böyle olmasına rağmen Türkçe yapılmasının arkasında Arapça okutulması da yasak oldu. Yâni 40’lı yıllarda camilerde köylerde imam bulunmaz oldu. 

KONYA’DA MEDRESE NASIL KAPATILDI

1924 veya 1925 yılında Atatürk Konya’ya gezmeye geliyor. Trenle geldiği için hangi tarihlerde geldiği de ayrı ayrı istasyonda yazılı. Bu gelişinde Karma Ortaokulunun olduğu yerdeki eski hapishane o zaman medrese olarak talebelerini okutuyor, tedrisat yapıyor. Akşehirli Ahmed Efendi o medresenin müdürüymüş. Hocaefendi kendisi vaaz ederdi Kapı Camiinde. Kapı Camiine de o zamanlar yeni mikrofonlar konulmuştu ses duyulsun diye. Hocaefendi mikrofonu kenara çeker kendisi sohbetini yapardı. Sesi gür olduğu için kendisini duyacak kadar dinleyeni de vardı. 

Hocaefendi o medresede müdür. Atatürk, Latife Hanımla birlikte oraya gitmiş. Talebeler sıraya dizilmek suretiyle karşılamışlar. Oradaki talebelere bazı sorular sormuş. Talebeler de güzel cevaplar vermişler. Latife Hanım ayrılırken demiş ki, “Dikkat edin! Sizin medreseyi beğendi kapatılır” demiş. Bu medreseyi beğendiğini ifade ederek Atatürk bir müddet sonra 300 lira para göndermiş. Para gelince hocaların bir kısmı demişler ki, bu hocalara gönderilen bir mükâfattır.  Hocaların bir kısmı da bu para talebelere geldi derken, hocalar arasında bir ihtilaf meydana gelmiş. Bu ihtilaf medrese dışına taşınca o zaman bir emirle orası da kapatılmış. O medrese böylece böyle bir bahaneyle kapatılmış. Yâni anlattığım bu olay gerçekleşmiş bir olaydır.  

Şimdi biz bu olayın gerisinde ne var ona bakalım. Hatıra dediğimize göre bu hatıra bize ne kazandırır? Nasıl davranılması gerektiği konusu üzerinde de düşünmemizde fayda var.”

SELÇUKLU’DA ŞİİR OKUMALARI

Sohbetten önce şairler, Şiir Okumaları’nda, dost ve dostluk üzerine yazdıkları kendi şiirlerini okudular. Sohbet, Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü’nün Mustafa Uzunpostalcı’ya verdiği kitap hediyesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim