Karapınar ilçesinde  rüzgar erozyonu nedeniyle oluşan çölleşmeyi önlemek için 1960 yılında başlatılan mücadele sayesinde 130 bin dekarlık alan yeniden kazanıldı. Rüzgarı önlemek için ilk olarak kamışlarla perdeleme ve otlandırma yapılıp, ağaçlandırıldı. Şu an etrafı ağaç ve otlarla kaplı rüzgar erozyonu mücadele sahasında, sadece küçük bir tepelik, çölleşmeye örnek olması için 'Örnektepe' adı altında  bırakıldı. 

Türkiye'de  toprakların rüzgar etkisiyle bulunduğu yerden aşındırılarak taşınması ve başka yerde birikmesiyle oluşan 'rüzgar erozyonu' ; Konya, Niğde, Kayseri Kars ve Mersin'de 465 bin hektarlık alanda görülüyor. Bu alanın yüzde 20'si ise Konya'nın doğusunda yer alan Karapınar ilçesinde yer alıyor. Karapınar, kent merkezine 90 kilometre uzaklıkta ve 50 bin nüfusa sahip bir ilçe. Son günlerde yer altı suyunun çekilip, toprağın aniden göçmesiyle oluşan ve sayıları 320'yi bulan obruklarla  başı dertte olan  Karapınar'da 1960 yılından önce rüzgar erozyonu büyük bir sorundu.

ÇÖLLEŞMENİN NEDENİ YAĞIŞ AZLIĞI 

Bölgede rüzgar erozyonunun görülmesinin nedeninin, bölgenin eski bir göl yatığı oluşu sebebiyle alüvyon birikmeden oluşan bir toprak yapısına sahip olması, yıllık yağış miktarının  metrekareye 275 milimetre gibi az ve dağılımının düzensiz,  şiddetli esen rüzgarlar, meraların aşırı ve plansız otlatılması, bir kısım otların yakacak olarak toplanıp yakılması, tarımsal işlemlerin hatalı uygulanması olduğu belirtildi.

ŞEHİR TAŞINMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALDI 

Rüzgar erozyonu nedeniyle bölgedeki araziler hızla çölleşmeye başladı. Bunun üzerine 1960 yılından önce ilçe göç tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Erozyonla birlikte topraklar verim gücünü kaybetti,  kumul tepeleri yükseldi, kalkan toz bulutuyla birlikte Konya-Adana arasındaki karayolunda  trafik kazaları arttı, öğrenciler okullara gidemez oldu. İnsan ve hayvan sağlığı olumsuz etkilendi.    

ÇÖLLEŞMEYLE MÜCADELE BAŞLADI 

1960 yılında Mülga Topraksu Genel Müdürlüğünce Rüzgar Erozyonu Plan ve Tatbikat Grubu Başmühendisliği  kurularak mücadele başlatıldı. Mücadele kapsamında ilk etapta 160 bin dekarlık alan tel çitle çevrildi. Daha sonra 30 bin dekarlık alan askeri faaliyetlerde kullanılmak için Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verildi. Geri kalan 130 bin dekarlık alanda ilk olarak rüzgarın hızını kırmak için maliyeti ucuz olduğundan kamışlarla perdeleme yapıldı. Ardından o perdelerin arasında otlandırıldı. Kamış perdeler arası otlandırıldıktan sonra toprak hareketini tamamen durdurucu ve uzun süre kalıcı tedbir olan ağaçlandırma çalışmalarına geçildi. Yapılan mücadelenin ardından rüzgar erozyonu önlendi. Böylelikle çölleşme engellendi. Alanın 42 binlik dekarlık kısmı çiftçilere tahsis edilip tarım arazisine dönüştürüldü.  Ağaç ve otlarla kaplanan geri kalan kısmı da  Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı Karapınar Çölleşme ve Erozyon Araştırma Merkezi'nin koruma sahası kapsamında  tutuluyor.  Koruma sahasında sadece küçük bir tepelik, çölleşmeye örnek olması için 'Örnektepe' adı altında bırakıldı. 

KARAPINAR'DA METREKAREYE 300 MİLİMETREDEN AZ YAĞIŞ DÜŞÜYOR

Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fetullah Arık, bölgedeki çölleşmenin esas sorunun yağış miktarının az olmasından kaynaklandığını belirtti. Yer altı suyunun da fazla kullanıldığına dikkat çeken Arık, şunları söyledi: ''Bölge, Türkiye ortalamasının yağış azlığı kadar yağış alıyor. Karapınar'da yağış miktarı metrekareye 300 milimetrenin altındadır. Karapınar- Tuz Gölü arasında ise   250 milimetreye kadar düşüyor. 250 milimetre tüm dünyada çölleşmenin sınırı olarak kabul edilir. Biz çölleşme şartlarında olan bir bölgeden bahsediyoruz. Bölgede yeraltı suyu fazla kullanıldığı için toprağı nemli tutacak rüzgara karşı direnç oluşturacak herhangi bir önlem söz konusu değil. Şu an ağaçlandırma çalışmasıyla giderilmeye çalışılıyor. Yine tabi yeraltı suyuna müracaat etmek gerekiyor. O nedenle birbirini negatif etkileyen bir durum söz konusu. Bölgede son yıllarda Devlet Su İşleri'nin planları içinde özellikle ekili alanlar için bazı bölgelerin ağaçlandırılmasıyla ruhsatlarla genişleme sağlandı. Örneğin 100 dekar arazinin varsa bunun 30 dekarında ağaçlandırma yaparsanız, ruhsat almak kolaylaştırılıyor. Bizim buradaki en önemli çalışmamız, ağaçlandırma olmalıdır. Bir çok yerde, tarla sınırında hem rüzgar erozyonuna perde olabilmek ve toprağın tutulması için ağaçlandırma çalışması yapılıyor.''

Konya ve çevresinde geniş alanda ağaçlandırma çalışması görülmediğini ifade eden Arık, ''O nedenle ağaçlandırma çalışmalarının yoğun olarak yapılması gerekir. Bu aynı zamanda yağış oranını artıracak ve yağış geldiğinde bitki örtüsü de güçlenecek'' dedi.

DHA

Editör: TE Bilişim