Söze Kaptanı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın  “Denizlere hakim olan cihana hakim olur.” Tüm zamanlara şamil veciz sözüyle başlayalım. Ülkemizin güvenliğinin ve refahının  denizden yani deniz yetki ve egemenlik alanları ile hak ve  menfaatlerinden   başladığının altını önemle çizelim.

Türk Boğazları, Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna, Türkiye’den Türk Boğazlarını Rus gemilerine kapatmasını istemesiyle yeniden gündeme geldi. Bu mümkün müdür, serde denizcilik olunca eğitim üzerine yazılarıma ara verip konuyu  etraflıca ele almanın yerinde olacağı için bu yazıyı kaleme aldım.

Türk Boğazları, Küresel güçlerin rekabet alanında bulunan ve Türkiye için milli güvenlik/beka meselesi olan bir konudur. Öncelikle Türk Boğazları tanımıyla başlayalım. Türk Boğazları İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazını kapsayan gemi seyri ile 17 deniz mili İstanbul Boğazı, 110 Deniz Mili Marmara Denizi ve 37 deniz mili Çanakkale Boğazından müteşekkil toplam 164 deniz mili uzunluğundaki alanı kapsamaktadır.

Dünya  deniz ticaretinin yaklaşık üçte biri Karadeniz-Ege-Akdeniz’den oluşan Akdeniz Çanağı denilen deniz alanında yapılmaktadır. Bölgenin en kritik geçişi de Türk Boğazlarıdır. Karadeniz’e kıyısı olan 6 ülkenin ana çıkış kapısıdır. Türk Boğazları, gemi geçişleri için dünyanın en tehlikeli su geçiş yollarından biridir.

Kısaca Boğazların önemine değindikten sonra Türk Boğazlarının egemenlik haklarına dair tarihsel arka plana iyi anlamamız lazım.

  • 29.Mayıs 1453 tarihinde Türk Boğazları, İstanbul'un fethiyle birlikte tamamen Türklerin hakimiyetine girmiştir.
  • 1477’den itibaren Kırım Hanlığının Osmanlı hakimiyetine girmesiyle Karadeniz Osmanlı gölü oldu.
  • 21 Temmuz 1774'de Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre, Ruslar Boğazlardan geçiş hakkı kazanarak Karadeniz'de ticaret yapma hakkını elde etmiş, Kırım’a bağımsızlık verilmiş ve bilahare Rusya’ya bağlanmış, Karadeniz Türk gölü olmaktan çıkmıştır.
  • 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Boğazlar Sözleşmesi, Boğazlardan serbest geçişi, Boğazlar Komisyonunun kurulmasını,  boğazların ve civarının askersiz hale getirilmesini hedef tutan ve Milletler Cemiyeti’nin de garantisini sağlayan hükümler ihtiva etmektedir.
  • 09 Kasım 1936 tarihinde yürürlüğe  giren  hukukî ve siyasî bir belge olan Montrö Sözleşmesi, ticaret gemilerinin Boğazlardan geçiş serbestisi sağlanmakla birlikte, kıyı devleti olarak Türkiye’nin egemenlik haklarını güvence altına alınmış, geçiş serbestisinin denetimi Türkiye’ye verilmiştir.

Montrö Sözleşmesi Türkiye için hayati önemde bir antlaşmadır ve bugüne kadar olduğu gibi muhafaza edilmelidir.   Montrönün şartlarına göre Türkiye’nin yetkileri vardır, Türk Boğazlarını kapatmaya, ancak hangi şartlarda…Şu kadarını söyleyeyim ki, Sözleşmeye göre Türkiye’nin kendisi  savaşta değilse, Karadeniz’e kıyıdaş bağlama limanı Karadeniz limanlarından olan ülkelerin savaş gemilerinin üslerine dönmeleri mümkündür ki, bunu müteakip yazılarımızda etraflıca ele alacağız.