PANKOBİRLİK Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu ile hem Konya Şeker’e büyük zararlar veren Soma Termik Santralini hem kooperatif bünyesindeki kuruluşların son durumunu hem de Konya Ovası’nın en büyük problemi olan su meselesini konuştuk.

Konya Şeker’i adeta batırma noktasına getiren Soma Termik Santrali’nin bankalara olan kredi borcunun 80 milyon dolarlık bir tasarrufla kapatıldığını söyleyen Ramazan Erkoyuncu, Soma Termik Santrali’nin Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) dışında hiçbir kamu kurumuna borcu kalmadığını söyledi.

KONYA ŞEKER’İN SIRTINDAKİ YÜK

Erkoyuncu, “Soma Termik Santrali’nin şimdi sadece bir tek Türkiye Kömür İşletmelerine borcu var. Ancak güncel santral elektrik satışlarıyla bu borcun ödenmesi zor gözüküyor. Yerli kömürden elektrik üreten tüm santrallerde de aynı şekilde büyük zorluk içinde. Ama özellikle Soma’da, biz de ocak olmadığı ve 40 yılı aşmış yaşıyla ekonomik çalışma ömrünü de doldurmuş bir santral olduğu için bizim içinde bulunduğumuz zorluk çok daha fazla.

Bu konuda sektörün paydaşları ve devlet kurumları ile görüşmeler devam ediyor. Mevcut rakamlarla, kömürün, elektriğin ve enerjinin rakamlarıyla o santralin çalışması mümkün değil. Kömür fiyatını, özelleşirken devralınmış kömür alım sözleşmesi şartlarından dolayı, TKİ belirliyor, elektriği de devletin elinde bulunan elektrik üretim tesisleri ile birlikte piyasa arz talep dengesi belirliyor. Orada bir çıkmaz, handikap var. Dolayısıyla mevcut haliyle oranın verimli çalışması mümkün görülmüyor.

TKİ’ye olan borçla ilgili görüşüyoruz, önümüzdeki zamanlarda nasıl sonuçlanacak bilmiyoruz. Bakanlıkla görüşüyoruz eğer mümkün olursa Cumhurbaşkanımızla görüşeceğiz. Burada böyle bir problemimiz var. Zaten her zaman söylüyoruz Soma başlı başına problem, geçmişten bugüne çözemediğimiz bir problem. Basit bir örnek vereyim. Çayırhan Termik Santrali özelleşti. 600 küsür megavat ve 30 yıllık rezervi olduğu tahmin edilen, 2200 kalorilik ocağıyla 20 milyar TL’ye gitti. Bizim Kangal’ın 457 megavat ve 1000 kalorili ve ocağında yaklaşık 10 yıllık rezervi kalan ocakla birlikte biz 1 milyar dolara aldık. Aradaki farkı görün. Bu kadar kötü. Soma’nın bir de sosyal boyutu var.

Elimizden gelse, dün kapatmış olmamız gerekiyordu ama sözleşmeler ve yaptırımlar gereği kapatamadık. Nihayetinde biz burayı ticari bir faaliyet olarak kâr amacıyla satın almışız ancak geldiğimiz noktada bırakın kar etmeyi Konya Şeker’in sırtına yüz milyonlarca dolar yük getirmiş, milyarlarca lira zara etmiş. Size çok net bir misal vereyim, daha bir iki gün önceki üretim raporlarında sabah 06.00 saatleri ile 19.00 saatleri arasında sıfır lira bedeller elektrik satılmış. Tabi bu bize has bir durum değil bütün üretenler için geçerli. Sebebi de bu saat dilimlerinde Türkiye geneli aşırı rüzgârlı havadan dolayı rüzgâr enerjisi tesisleri tam kapasite çalışmış, birde güneşli bölgelerdeki güneş enerji santrallerinin kapasitesi devreye girince arzın fazlalığı talebin azlığı bedelsiz elektrik satılmasına sebep olmuş.

Böyle bir gerçeklikte bu santrallerin çalışması mümkün mü? HES, RES, GES’lerle rekabet etmek mümkün mü? Göreve geldiğimiz günden bu yana sektörün aynı sıkıntıyı çeken üreticileri ile birlikte taban fiyatı ve alım garantisi desteği verilmesi için mücadele veriyoruz. Ama bu daha fazla gidemez, gitmez. Biz bunu devletle görüşerek bırakın kar edip kenara üç beş kuruş koymayı, en azından borcunu ödeyecek kadar bir gelire sahip olup yüzdürmek çabasındayız. Ya ortak bulacağız ya devlete devredeceğiz olursa. Tabi ki devlet bu konuda biraz daha hassas davranıyor” dedi

“SOMA’DAN BİZE 260 KURUŞ GERİ DÖNMEDİ”

Soma Termik Santrali’nin Konya Şeker’e peşkeş çekildiği iddialarına cevap veren Erkoyuncu, “Öbür tarafta bir siyasi partinin temsilcisi, ‘Soma’yı yandaş kuruluşa peşkeş çektiler’ diyor. Yandaş kuruluş dedikleri biziz, biz de buradan bağırıyoruz ‘Soma bizi batırdı’ diye. Dümdüz ifade edeyim Soma bizi batırdı. Soma ve Kangal Termik Santrale 740 milyon dolar sermaye transfer etmişiz. Soma’dan bize milyon doları bırak 260 kuruş geri dönmedi. Aksine gitmeye devem edecek. Hala problemler devam ediyor ama öbür tarafta muhalif bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı da ‘kıyak çekildi’ diyor. Tam aksine Soma, Konya Şeker’e ekonomik olarak bir zulümden başka hiçbir şey getirmedi, gıda grubunun kimyasını bozdu. Gıda tarafında asıl depremi atlatıp finansal anlamda düzgün bir rotaya soksak da enerjinin gıdaya getirdiği artçı sarsıntılarla yüzleşmiyor değiliz. Ancak şükürler olsun ki gıda da aşılmayacak problem kalmadı” diye konuştu.

Konya’yı iğde çiçeği kokuları sardı Konya’yı iğde çiçeği kokuları sardı

“KENDİMİZİ TOPARLIYORUZ”

Soma’nın Konya Şeker ve iştirakleri üzerinde yarattığı sıkıntıları gidermeye çalıştıklarını anlatan PANKOBİRLİK Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu, mevcut durumda yeni yatırımların olmadığını ancak kapasite artırımlarının olduğunu söyledi. Erkoyuncu, “Konya Şeker ve Torku’yla ilgili yeni yatırım yok, kapasite artırımı var. Buralar malum bir borç batağındaydı. Özellikle enerjiden kaynaklanan borç batağındaydı. Şimdi iki şeker fabrikasının kapasitesini artırıyoruz. Yavaş yavaş Panagro Et ve Süt Entegre Tesisleri’nde ufak tefek kapasite artırımlarına gidiyoruz. Belli bir sermaye olmadan asla yatırım yapmam. Bakın bu kurum, enerjide elinde belli bir sermaye olmadan, tamamına yakını krediye dayalı bir yatırım yapmış. Ve mahvolmasına sebep olmuş. İnşallah biz yeni yeni kendimizi topluyoruz. 2029 Mart’ta gıda tarafının, Konya Şeker’in hariç borcu sıfırlanıyor. Çok rahat öderiz. Bütün birimlerde verimler arttı, kapasiteler yetmemeye başladı. Panagro’nun, bisküvi-çikolatanın ve Seydibey’in kapasitelerini artırıyoruz.  Yem fabrikamız ise kapasitesinin sonuna kadar çalışıyor” şeklinde konuştu.

“İSTİKRARA KAVUŞMAYAN KURUMLARI DÜZELTİYORUZ”

Zamanında yanlış yapılan ve hala istikrara kavuşmayan yatırımlar olduğunu kaydeden Erkoyuncu, “Bugüne kadar, kurulduğu günden bu yana bir türlü istikrar sağlayamayan ve para kazanmayan bir bulgur üretimimiz vardı. Bulgur tesisi son derece yanlış bir prosesle Türkiye’deki rakipleri ile yarışamayacak yüksek maliyetle üretim yaparak zarar etmiş. Bir benzeri sadece yurt dışında kurulup aynı şekilde çalıştırılamayıp kapatıldığı uzman kişiler tarafından beyan edildi. Türkiye’de hiç muadili olmayan bu maliyetli teknoloji maalesef yerli prosesi bilen teknik ekip elinde kısa sürede deformasyonlara uğramış ürün kalitelerindeki bozulmalarla birlikte imaj kaybı yaşamaya başlamışız.

Meyve suyu da yerleşke itibariyle ihtiyaç duyduğu hammaddenin büyük bir kısmını yakın bölgeden tedarik etme ihtimali kabiliyeti olmayacak şekilde tarımsal alt yapısı olmayan bir bölgeye kurulmuş. Manisa’dan üzüm getirerek, uzak bölgelerden nar getirerek üretim yapmak son derece maliyetli. Zaten öyle de olmuş kurulduğu günden bugüne cepten yemiş. Bütün bu gerçeklere rağmen tesisleri bir kenara atmak niyetini asla gütmeden mevcut yapıları içerisinde dönüşümlerini sağlamak için akademik ve teknik destekler alarak tesisleri belirli bir seviyeye getirdik. Bununla birlikte Bulgur tesisinde geçmiş dönemden bu yana devam eden dışarıya fason üretim süreçlerini karlılık anlamında revize ederek yürürken kendi markamızla ilgili üretim standartlarını yükseltip oluşmuş imaj kaybını gideriyoruz. Sarıoğlan Meyve suyu tesisinde de bugüne kadar para kazanmayan, istikrara kavuşmayan, tam kapasite çalışmayan prosesleri belirli bir standarda ulaştırdık.

Buralarda da yavaş yavaş kapasite kullanımını artıran üretim rakamlarına geliyoruz. Hem yurt içi pazarda hem de özellikle yurt dışı Avrupa pazarında içecek ürünlerimiz doğal ürün konsepti ile akmaya başladı. İnşallah yakın zamanda özellikle içecekte daha farklı, reformist bir politika ve yatırım planı güderek orada da çok daha farklı ürün portföyüne girmiş olacağız. İnşallah birkaç yıl içinde hem bulgur hem içecekte çok iyi sonuçlar alacağımızı yaptığımız çalışmalar gösteriyor” ifadelerini kullandı.

 “KÖTÜ ŞEYLER, YAPILAN İYİ ŞEYLERİ ALMIŞ GÖTÜRMÜŞ”

Zamanında iyi işlerin de yapıldığını kaydeden Erkoyuncu, “Geçmişte kötü yatırımların yapıldığını ifade ediyorum ama iyi yatırımlar da elbette var. Çumra Şeker Fabrikamız, Atıştırmalık Ürünler fabrikamız, yem tesisimiz, Seydibey Parmak Patates tesisimiz bunlar muazzam yatırımlar. Altınekin Yağ Fabrikamız, hammaddesi olan ayçiçeği bulunmadığı için eksik üretim yaptı. İyi şeyler de yapılmış ama kötü şeyler o iyi şeyleri almış götürmüş. Kurum 8 yıldır yerinde, kıpırdamıyor. Niye? Bu yanlış yatırımlardan kaynaklı olarak kıpırdayacak dermanı yok. Amiral gemisi dediğimiz şeker dahil hepsi yerinde sayıyor. 2021 yılında göreve geldiğimizde bir sürü dedikodu vardı. Çok şükür bu dedikodulardan eser kalmadı.

Enerji hariç iyi durumdayız. Gıda da kendini toplayacak. Harika fabrikalarımız var, üretim birimlerimiz var. Çok modern çok rantabl, kapasiteleri yüksek mükemmel fabrikalarımız var. Bu eşsiz kurumlarımız sayesinde kısa sürede toparlanacağız. Kurumlarımızda bir toparlanma oldu evet ama bu Ramazan Erkoyuncu’nun sihirli değneğiyle falan olmadı. Bu kurumlara birazcık samimi yaklaşımla bakarsanız, sorumluluk duygusuyla, Allah rızası için sahiplenirseniz mevcut kendi halleriyle zaten yukarıya çıkar. 2 yıldır şeker piyasasında yaşanan sıkıntıya rağmen kurumlarımız eksiye gitmedi. Allah’a şükür artıya gitti. Borçlarımız azalıyor. Enerji’den bir kuruş para kazanmamıza rağmen kurumlarımız iyi durumda. Hep söylüyorum, pancarın, şekerin kaderi Konya’dır.  Hem verim alandan elde edilen ham madde hem de birim alandan elde edilen şeker miktarının fazlalığı dolayısıyla Konya lokomotif bir rol üstlenmektedir. Kayseri ve Aksaray’da Konya kadar olmasa da şeker ve pancar için önemlidir. 3-5 yıl sonra pancar üretimi sadece Orta Anadolu’da kalacak. Sürdürülebilirlik şansı olan tek bölge Orta Anadolu’dur. Arkadaşlar ‘kota yetmiyor’ diyorlar. Bende kendilerinden sabırlı olmalarını rica ediyorum” dedi.

“SU GELMEZSE ÇİFTÇİNİN İŞİ ÇOK AMA ÇOK ZOR”

Konya Ovası’nın ve ülkenin büyük bir sorunu haline gelen susuzluk meselesine de değinen Erkoyuncu, “Tırnak içerisinde söyleyeyim su meselesi en önemli konu. Ya yaradan yağmur, kar verecek ya da dış havzadan, dışarından su transfer edeceğiz. Bunu yapamazsak mevcudu da koruyamayız.  Konya Ovası'nın geleceğine iyimser bir bakışla yaklaşırsak, dış havzalardan su transferi sağlandığı takdirde, ova yalnızca Türkiye’yi beslemekle kalmayacak, aynı zamanda ihracat kapasitesiyle de dünyaya açılacaktır. Ancak burada en kritik konu sudur.

Suyu akıllı kullanmalıyız. Akdeniz’e boşuna akıp giden suları dış havzalardan Konya Ovası'na, Torosları aşarak transfer etmemiz gerekiyor. Başka bir çözüm yolu maalesef görünmüyor. Doğa şartları değişir, bol yağışlı bir döneme girersek bu tablo farklılaşabilir fakat şu anda görünen tablo en kritik çözümün dış havzalardan Konya Ovasına su transferi gibi gözüküyor. Çözüm sağlanmadığı taktirde beş yıl içinde büyük zorluklarla karşılaşacağız. Su gelmezse çiftçinin işi çok ama çok zor” diye konuştu.

Muhabir: Abdullah Barış Yaman