Bir Tasavvuf Manzumesi: İlle Edep İlle Edep

Abone Ol

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli nokta edeptir.  Başka bir deyişle edep sahibi olmayanın fizyolojik yaradılış bakımından benzerlikler gösterdiği hayvanattan ne farkı kalır? Eşrefi mahlûkat olabilecek kapasitede yaratılmış, akıl, izan muhakeme yeteneği verilmiş; hepsinden önemlisi ilahi mesaja muhatap kılınmış insan, edebi olmazsa ne işe yarar?

Edep kelimesinin açılımını şu şekilde ifade edenler olmuş;  'e (eline), de (diline) ve b (beline) harflerinden oluşmuştur ve tam anlamıyla insanın uyması gereken düsturların remzidir.'  Bana göre çok yerinde bir tespit.  Kaygusuz Abdal bir şiirinde bu konunun önemini şu dizelerle belirtir; 

 

Ey özünü insan bilen, 
Var edep öğren edep 
Ey edep erkân bilen, 
Var edep öğren edep.

Gel, Hakk'a olma asi,
Ta gide gönlün pası, 
Dört kitabın manası, 
Var edep öğren edep.

Edep gerektir kula, 
Ta işi temiz ola, 
Edepsiz girme yola 
Var edep öğren edep.

Edep Ya hu sözü ile ilgili bir hikâyeyi paylaşmak isterim. Osmanlı döneminde yaşamış meşhur şair Nabi, hac yolculuğu esnasında Medine şehri sınırlarına girdikleri vakit kafilede bulunan bir paşanın peygamber makamına doğru ayaklarını uzatmış yattığını görür. Sesli bir biçimde şu dizeleri okur:

Sakın terk-i edepten, kuy-i mahbub-u Hüdadır bu!

Nazargah-ı ilahidir, Makam-ı Mustafa'dır bu!

Müraat-ı edep şartıyla gir Nabi bu dergâha

Metaf-i kudsiyadır, busegah-ı enbiyadır bu!

 Paşa bu dizeleri duyunca Nabi'ye bu şiiri daha önce başkalarına okuyup okumadığını sorar. Nabi ilk kez okuduğunu söyleyince paşa bunun aralarında sır olarak kalmasını ister Nabi' de kabul eder. Kafile sabah ezanına yakın Mescid-i Nebevi'ye ulaşırlar. Bir de bakarlar ki mescidin minarelerinden Nabi'nin şiiri yankılanmakta. Hayretle mescide koşarlar. Namazın ardından Nabi müezzine bu beyti nereden işittiğini sorunca müezzin rüyasına Peygamberin teşrif ettiğini, bu beyti ezandan önce okumasını emrettiğini ve Nabi'den de ümmetim diye bahsettiğini ifade eder. Nabi bu müjde karşısında düşer bayılır. Ayıldığında paşa ve müezzini yanı başında ağlar bulur.

'Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep; 

Dediler ilim geride, illa edep illa edep. '[Yunus Emre] 

Abdullah ibn Mübarek k.s. şöyle dedi: “Edebi küçümseyen, sünnetlerden mahrum kalmakla cezalandırılır. Sünnetleri küçümseyen tevhidden mahrum kalmakla cezalandırılır.”

 Süleyman Hilmi Tunahan Hz.leri

'Şeytanın katili edeptir.' Buyurur.

 Bayezid-i Bistami hocalarından birinin huzurunda bulunuyordu. Hocası; “Şu raftaki kitabı getir” dedi. Bâyezîd; “Hangi raftaki kitabı istiyorsunuz efendim?” diye sordu. Hocası; “Bunca zamandır buraya gelip gidiyorsun. Dershanede oturduğun yerin üstündeki rafı diyorum.” deyince, Bayezid-i Bistami; “Efendim, mübarek sohbetinizi dinlemekteki dikkat ve edebe riayetten dolayı, şu ana kadar başımı kaldırıp etrafa bakmış değilim.” diye cevap verdi. Hocası bu söz karşısında “Mademki durum böyledir, senin işin tamamdır. Artık Bistam'a dönebilir ve bizden öğrendiklerini başkalarına öğretebilirsin.” buyurdu.

Bayezid-i Bistami 'ye; “Bulunduğunuz şu derecelere nasıl kavuştunuz?” diye sordular. Cevabında; “Her yerde Allah-ü Teâlâ'nın gördüğünü ve bildiğini düşünüp, edebe riayet etmekle.” buyurdu.

 

 

İyi hafta sonları!