Spor Toto Bisiklet Takımı'nın 21 yaşındaki sporcusu Mustafa Ayyorkun, İran'da katıldığı yarışta geçirdiği kaza sonrası tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Konyalı milli sporcunun vefatı, bisiklet camiası ve ailesi tarafından büyük bir üzüntüyle karşılandı. Dostları ve sevenleri, merhum bisikletçi Mustafa Ayyorkun’un adının bisiklet şehri Konya’da yaşatılmasını istiyor. Spor Toto Spor Kulübü Başantrenörü Mehmet Şafakçı, Konya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde antrenörlük yapan Fatih Harmancı, kuzeni ve Spor Toto Kulübü sporcusu milli bisikletçi Ahmet Örken, kulüp mekanisyeni Enes Talha Ay ve takım arkadaşı Tahir Buğra Yiğit, Mustafa Ayyorkun’u Konya Yenigün Gazetesi’ne anlattı.

 ‘ONU EVLADIM GİBİ SEVİYORDUM’

Spor Toto Spor Kulübü Baş Antrenörü Mehmet Şafakçı, genç yaşta hayatını kaybeden Milli Bisikletçi Mustafa Ayyorkun’la ilgili duygularını ve anılarını şu sözlerle dile getirdi:  

‘BİSİKLET TUTKUSU DAHA ÇOCUKKEN BAŞLADI’

 Mustafa Ayyorkun’la ilk olarak 2011 yılında, henüz bir çocukken karşılaşmıştım. O zaman 7 yaşındaydı. Milli bisikletçi Ahmet Örken’in, babasıyla birlikte kulübümüzü ziyarete geldiği günlerde, Mustafa’da Ahmet abisini görmek için onlarla gelirdi. Ben o zaman Torku Şekerspor’da antrenör ve takım menajeriydim. Mustafa çok küçüktü, ama bisiklete karşı inanılmaz bir tutkusu vardı. Ahmet abisinin bisikletini bizden habersiz kaçırır, sürekli “Hocam bana da bisiklet ver!” diye ısrar ederdi. Ahmet Örken onun rol modeliydi.

‘ZORLUKLARA RAĞMEN BÜYÜK BAŞARILAR KAZANDI’

Zamanla Konya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde Ömer Faruk Meydan ve Fatih Harmancı hocalarımızın nezaretinde spora başladı. Tabii ben de Ahmet Örken benim sporcum olduğu ve aynı zamanda Mustafa’nın da dayısı olduğu için, yeğenini yakından takip etmeye devam ettim. Mustafa en son 2022 yılında gençler kategorisinde Türkiye şampiyonu olmuştu. Fakir bir ailenin çocuğuydu. Hem ailesinin geçimine destek oluyor hem de sporla ilgileniyordu.

‘SPOR TOTO’YA TRANSFERİ ONU ÇOK MUTLU ETTİ’

Bu nedenle onu profesyonel olarak Spor Toto takımına alma kararı verdim. Takıma katıldığı için çok mutlu olmuştu. Son derece saygılı, efendi ve beyefendi bir sporcuydu. Ona üniversiteye gitmesi için de teşvikte bulundum; geçen yıl BESYO’yu kazandı. Mustafa, yol bisikleti kadar pistte de inanılmaz yetenekliydi ve çok büyük bir gelecek vaat ediyordu. Onu adeta evladım gibi seviyordum.

‘İRAN’DA GÜNLERCE BAŞINDA BEKLEDİM’

İran’da geçirdiği kazanın ardından hastaneye kaldırıldığında, yarışlar biter bitmez takımı gönderdim ve ben Tebriz’de başında bekledim. Günde üç kez yanına giriyordum. ‘Onu iyileştirip Türkiye’ye getireceğim’ diye umut ediyordum. Vefat ettiği günün gündüzünde tüm doktorlar, ‘Çok iyiye gidiyor, değerleri yükseliyor, iyileşecek’ demişti. Ama maalesef aynı gece saat 22.30’da kaybettik. O anı hatırlamak bile istemiyorum. Yıkıldım. Ne olduğunu doğru düzgün hatırlamıyorum.

‘ACIM SONSUZ, TARİF ETMEK İMKÂNSIZ’

Haberi alır almaz hastaneye koştum, ama yatağını boş görünce oracıkta çöktüm. Kendimi kaybetmişim. Rabbim hiçbir antrenöre, hiçbir anne ve babaya böyle bir acı yaşatmasın. Mustafa daha 21 yaşındaydı. Acım sonsuz. Kelimelerle tarif etmem mümkün değil. Türk bisikleti çok değerli, büyük bir geleceği olan bir sporcusunu kaybetti. Ailesi evladını, biz ise kıymetli bir evladımızı ve sporcumuzu kaybettik. Allah rahmet eylesin.

‘43 YILLIK SPOR HAYATIMDA BÖYLESİNİ GÖRMEDİM’

Ben 43 yıldır bu camianın içindeyim ama ilk defa bu kadar derin bir acı hissettik, bir can kaybı yaşadık. Rabbim bir daha ne ailesine ne de bisiklet camiasına böyle bir acı yaşatmasın. Üzüntümü anlatmam mümkün değil.

‘MUSTAFA, HER ZAMAN İYİ OLMAK İÇİN ÇABALARDI’

Yaklaşık 6 yıl boyunca Konya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde antrenörlük yapan Fatih Harmancı, merhum Mustafa Ayyorkun’u şu sözlerle andı: “Mustafa, milli bisikletçi Ahmet Örken’i görerek bu spora ilgi duymaya başladı. Ahmet de kendi takımında yıldızlar kategorisi olmadığı için Mustafa’yı bana güvenerek kulübümüze yönlendirdi. Yıl 2014’tü. Mustafa çok heyecanlıydı, en büyük idolü Ahmet Örken abisiydi. İlk yarışını kazandığında finişe, 'Ahmet abi senin gibi olacağım!' diyerek girmesi hâlâ hafızamda. Mustafa, bizlere Konya Gençlik ve Spor Kulübü’nde ilklere imza attırdı. Kulübümüzün imkanları, diğer kulüplere göre daha sınırlı olmasına rağmen bize Türkiye şampiyonlukları kazandırdı. Bu başarılar, kısıtlı imkanlara rağmen geldiği için bizim için çok kıymetliydi. Antrenmanlara büyük bir zevkle gelirdi. Ömer Faruk Meydan hocasıyla birlikte sürdürdüğümüz çalışma yaklaşımı sayesinde Mustafa başarıdan başarıya koştu. Herkesin hafızasında güzel anılarla yaşıyor. Antrenman programlarına düzenli olarak katılır, ekstra çalışmalar yapar, her zaman daha iyi olmak için çabalardı.”

‘MUSTAFA İÇİN BİSİKLET GERÇEKTEN ÇOK BÜYÜK BİR TUTKUYDU’ 

Konyalı merhum milli bisikletçi Mustafa Ayyorkun'u , kuzeni ve Spor Toto Kulübü sporcusu milli bisikletçi Ahmet Örkem şu sözlerle andı: "Mustafa, beni örnek alarak bisiklete başlamıştı. Hayali her zaman benim gibi bir sporcu olmak, hatta Avrupa Şampiyonluğumun üzerine başarılar eklemekti. Bu tarz büyük başarılara ulaşabilmek için mücadele ediyordu. Bu nedenle bu spora gönül verdi. Yaklaşık 4-5 yaşlarındayken, biz Torku’da antrenmanlara katılırdık. Mehmet Hocamızla birlikte araçta yer alır, antrenmanlara gelir giderdi. O yaşta bile spora ve bisiklete büyük bir ilgisi vardı. Sporcu olmamdan dolayı da ayrıca bir bağ kurmuştu. Her zaman önünde bir örnek olduğu için, bisikletçi olmak, başarılı olmak ve ülkesini en iyi şekilde temsil etmek onun en büyük hayallerindendi. Zaten birçok röportajımızda da hep bunları dile getiriyorduk. Çok şükür, güzel bir şekilde yetişti. Milli takımda yer aldı. Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezleri (TOHM) sporcusu olarak da uzun yıllar ülkemizi temsil etti. Elbette kimse böyle bir sonu tahmin edemezdi. Biz onun çok daha iyi olacağını düşünüyorduk. Ben sporu bıraktığımda yerime geçebilecek bir sprinter olacağını biliyordum. Türkiye’de çok güzel, çok değerli sporcular yetişiyor ama Mustafa da bu jenerasyonun önemli bir parçasıydı. Onun için birlikte çalışıyorduk. Mustafa için bisiklet gerçekten çok büyük bir tutkuydu. Stresini, hayatındaki tüm mücadeleleri bisiklet üzerinde hafiflettiğini bana anlatırdı. Bu süreçte birçok çalışmayı birlikte yürüttük. Yaklaşık üç yıl boyunca aynı takımda pedal çevirdik, aynı kulübü temsil ettik.

Bu yıl Antalya’da yapılan bir yarışta hep söylediği gibi, “Abi, seninle aynı podyumda yer alacağım,” diyordu. O yarışta gerçekten aynı podyumda yer aldık. Hatta beni geçebilecek gücü varken bekledi, geçmedi. 'Beni neden geçmedin?' diye sorduğumda ise, 'Abim, ben seni geçemem. Ben sadece seninle aynı podyumda olmak istiyordum. Bu benim hayalimdi,' dedi. Bunu gerçekleştirdiği için çok mutlu olduğunu söylemişti. Gerçekten çok özel ve güzel anlardı. İran’a gittik. Dönünce Türkiye Şampiyonası’na katılacaktık. Performans düzeyimiz gerçekten çok iyiydi. Güzel başarılar elde ettik. Mustafa’nın da hedefi U23 kategorisinde Türkiye Şampiyonu olmaktı. 'Abi, bunun için çalışacağım,' diyordu. 'Döndüğümüzde ne gerekiyorsa sen bana öğretirsin.

Motor arkası yaparız, araba arkası çalışırız, dağlara çıkarız, çayırlarda antrenman yaparız,' diye konuşmuştuk. Çok heyecanlıydı, büyük bir isteği vardı. Hedefi netti: Türkiye Şampiyonu olmak. 26’sında Isparta’da gerçekleştirilecek Türkiye Şampiyonası’nda U23 kategorisinde şampiyonluğu hedefliyordu. Hep ileriye dönük, neşeliydi. Takımımızda herkes onunla rahatça şakalaşabilirdi. O da bize zaman zaman espriler yapardı. Eğlenceli bir çocuktu. Tüm takım olarak onu çok severdik. Diğer rakip takım arkadaşları da onu gerçekten severmiş. Bağ kurduğu herkes çok duygulandı. Herkes gözyaşlarını tutamadı, çok üzüldü. Bu da gösteriyor ki, her insan ardında böyle bir etki bırakamaz. Yarışlara katıldığı, birlikte vakit geçirdiği, kısa ya da uzun süreli ilişkiler kurduğu bütün antrenörleri ve arkadaşları gerçekten çok üzüldü. Biz de çok üzüldük. Tabii genç yaşta hayatını kaybetmiş olması ayrıca bir üzüntü kaynağı. Birçok hayali vardı, hepsi yarım kaldı… Ama kaderi bu kadarmış."

‘İSMİ YAŞATILMALI’

Merhum milli bisikletçi Mustafa Ayyorkun’un kuzeni ve takım arkadaşı olan milli sporcu Ahmet Örken, genç yaşta kaybettikleri Mustafa'nın adının yaşatılmasının büyük bir sorumluluk olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Antrenörümden duydum; sanırım yaklaşık 43 yıl önce ulusal bir yarışta, zamana karşı yapılan bir etapta buna benzer bir vefat yaşanmış. Ama ben kendi spor hayatım boyunca böyle bir şeye hiç şahit olmadım. Ülke olarak da uluslararası bir müsabakada hayatını kaybeden bir Türk bisikletçi ilk kez oldu diyebiliriz.

Bu nedenle, Türk bisiklet camiasını ciddi sorumluluklar beklediğini düşünüyorum. Sorumluluktan kastım, Mustafa’nın isminin yaşatılmasıdır. Onun adına yarışlar düzenlenmesi, anılması, bu ismin unutulmaması… Bu, hem ailesi hem de mevcut ve gelecek sporcular için çok değerli bir örnek olur. Çünkü sonuçta ailesi, evlatlarının vefat haberini bisiklet üstünde aldı. Üstelik bu haberi ilk ben aldım ve ilk ben verdim. Bu acıyı anlatmak gerçekten çok zor. Ancak yaşayan bilir... O gece gerçekten çok zordu. Haberi gece aldım ama ailesine hemen bildirmek istemedim. Sabahı bekledim. Biraz olsun dinlenmelerini istedim. Yanımda sağ olsun bir abim vardı, bana destek oldu.

Ama sabaha kadar zaman geçmek bilmedi. Saate bakıyordum, üç dakika geçmiş… Ama bana üç saat gibi geliyordu. Hayatımın en zor gecelerinden biriydi. İşte bu yüzden Mustafa’nın adının yaşatılması gerektiğini düşünüyorum. Bu sadece ailesi ya da arkadaş çevresi için değil, aktif olarak spor yapan tüm gençler ve aileleri için de çok önemli. Çünkü aileler bu tür olaylardan tedirgin olabilir. Ancak bir milli sporcunun vefatından sonra isminin yaşatıldığını görmek, diğer ailelerin de içini rahatlatır. Çocuklarını ne uğruna spora gönderdiklerini görmüş olurlar. Çocuklarımızı gönderiyoruz çünkü onlar bir değer uğruna, vatan uğruna, bayrağımızı temsil ediyorlar. Bu değeri unutmamak ve kaybetmemek gerektiğine inanıyorum.”

‘SADECE BİR SPORCU DEĞİL, BİR KARDEŞTİ’

Spor Toto Spor Kulübü Mekanisyeni Enes Talha Ay, merhum milli bisikletçi Mustafa Ayyorkun’u şu sözlerle anlattı:

"ONUN TUTKUSU VE IŞIĞI ASLA UNUTULMAZ"

Mustafa Ayyorkun benim için sadece bir sporcu değil, bir kardeş, bir yol arkadaşıydı. Onun bisiklete olan tutkusu, sahada gösterdiği çaba ve gözlerindeki o ışık unutulacak gibi değil. Mekanisyen olarak onunla her yarışta, her antrenmanda yan yanaydık. Sessiz ama kararlıydı. Söze değil, pedala inanırdı.

"AZMİYLE HEPİMİZE İLHAM VERİRDİ"

Her zaman daha iyisini hedeflerdi ve bu azmiyle hepimize ilham verirdi. Kaza haberini aldığımızda içimize bir ateş düştü. Hayat bazen çok acımasız olabiliyor…

"ADI ARTIK BİZDE BİR SORUMLULUK"

Ama ben inanıyorum ki Mustafa, bu dünyadan geçerken hepimize mücadeleyi, disiplini ve alçakgönüllülüğü öğretti. Onun adı bizde bir hatıra değil, bir sorumluluktur artık. Her yarışta kalbimizde onun ismiyle pedallayacağız.

‘KARDEŞTEN ÖTE BİR BAĞIMIZ VARDI’

Spor Toto Spor Kulübü Bisikletçisi Tahir Buğra Yiğit, merhum Mustafa Ayyorkun’u şu sözlerle anlattı: “13 yıldır bisiklet sporuyla ilgileniyorum, 5 yıldır da Spor Toto Spor Kulübü Bisiklet Takımı’nda yer alıyorum. Mustafa’yı ilk gördüğümde 19 yaşındaydı. Spora çok ilgiliydi. Büyüğünü bilen, deli dolu, cana yakın birisiydi. Takımımıza katıldığında kendisini daha yakından tanıma fırsatımız oldu.

Milliler İsrail'i mağlup etti
Milliler İsrail'i mağlup etti
İçeriği Görüntüle

Kendisiyle abi-kardeş ilişkisinden öte, gerçek bir kardeşlik bağı kurduk. Takımda herkes onu bu şekilde görüyordu. Yaşı küçük olduğu için bize saygılı, efendi bir çocuktu. Onu seveni çoktu. Sporu, Ahmet Örken abisiyle birlikte kürsüde yer almak için yapıyordu. Hedefleri büyüktü. Biz onu çok severdik, bizim için gerçek anlamda kardeşten öteydi. Bu yıl içerisinde katıldığım yarışlarda Mustafa hep yanımdaydı. O kürsüdeyse ben de oradaydım. En son Trabzon yarışında yine birlikte yarıştık, son üç kişilik grupta kaldık.

Mustafa’ya, ‘Abim, bu yarışı sana vereceğim’ dedim. ‘Tamam abi, tamam abi’ diye sevindi. Ama antrenörümüz sonra bana, ‘Senin puana ihtiyacın var, bu yarışı sen al’ dedi. Ben de ‘Tamam hocam’ dedim. Mustafa’ya döndüm, ‘Paşam, hocamız böyle uygun gördü. Yarışı ben alacağım’ dedim. O da, ‘Abi sorun değil, sen hak ediyorsun. Sen benim büyüğümsün, ne diyorsan onu yapacağım’ dedi. Yarışı ben kazandım, o arkamdan ikinci oldu. Sonraki yarışta da ‘Bu yarışı sana vereyim’ dedim, yine ‘Tamam abi’ dedi. O mutlu olunca biz de mutlu olduk. Şimdi o gidince hepimiz yangın yeriyiz.”

Muhabir: MUHAMMED ESAD ÇAĞLA