Gün geçmiyor ki gündemimiz bir meczubun,bir müptezelin işledikleri cürümle sarsılmasın.Meczubun biri yediği halttan yargı önüne çıkarılmış ve tutuklanıp cezaevine konulup hükmünü beklerken başka bir müptezelde İslam’a ve Müslümanlara hakaret etmek için pusuda bekleyip foseptik çukurunun kapağını açıp salyalarını akıtarak İHL’ler üzerinden dine saldırıyor.Diyor ki; “İmam-Hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak çıkıyor. Bakın cinsi sapık, sahtekâr, ahlaksız...”Bu müptezel bunu hep yapıyor üstelikte üniversite hocası. Bu sözler önceden tasarlanmış bile isteye sarf edilmiş yani canlı yayın azizliği değil.

Bu karakter yoksunu aşağılık rezil, bakınız başka bir programda da yine Müslümanları ve İslam’ı hedef alıyor.

Fatih Altaylı’nın programında benzer, hatta çok daha ağır sözler sarf etti. “Mustafa Kemal Paşa’ya büyük kızgınlığım var” dedikten sonra şu ifadeleri kullandı:

“Bu kadar erken yapmasaydı savaşı. Şu ülke, Yunan işgalini bir görseydi. O hacı hoca tayfası, telgraf direklerinde bir sallandırılsaydı. Hem de ayaklarından; önce öldürülüp ayaklarından sallandırılsaydı. O camiler yıkılıp hepsi ahır yapılmış olsaydı…”

O, bu ifadeleri kullanırken, Altaylı da “Sen ne diyorsun, görmedi mi bu ülke Yunan işgalini” demedi. “Bir Hanya’yı-Konya’yı görselerdi” sözleri ile destek bile verdi.

Güner Ümit diye bir sunucu vardı.Programları en çok izlenen adamdı.Bir programında Alevi vatandaşlarımızı küçük düşüren ve inciten bir söz sarf etti.Canlı yayının azizliğine uğrayan Güner Ümit ağzından kaçırdığı söz sonrasında kırkbin kere özür diledi lakin hiçbir televizyon bu arkadşa iş vermedi.

Şimdi; Bu ülkenin gururu İHL’lere yaptığı aşağılık yakıştırma, ağzından kaçırma değil,planlı ve hedefe odaklı olarak söylenmiştir.

Sonuç; Bu müptezel;Değil,bir televizyonda programa çıkmak,hiçbir üniversitede iş bulamamalı.Bulursa, veyl olsun bu ülkenin dindarlarına!

Her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara küfreden bu grup, Demokrasi ve Atatürk üzerinden bu millete kan kusturup Nazi ırkçılığı ile milletimizi parçalayıp karşı karşıya getirmişlerdir.Bu gün CHP’nin “Kürt sorunu” demesinin ardında hangi hesaplar yatmaktadır?

Bu milletin 40 yılı terör belası yüzünden heba oldu.100.000 insanı kaybetti ve trilyonlarca doları buharlaştı .

Daha öncede yazmıştım son 200 yıldır başımıza sarılan bu ittihatçı mandacı kafa Osmanlıyı parçalayıp,Türk Milletini Anadolu’ya hapsedip ülkenin kaymak tabakasını oluşturup günü gün etmektedir.Cumhuriyet ile birlikte devlet yeniden yapılanırken bu ittihatçı ırkçı kafa etkin olmuştur.Müslümanlara bin yıl bayraktarlık yapmış bu millette Türklük üst kimlik olarak yerini korumuş ve kimlik altındaki etnik gruplar hiçbir zaman ikinci sınıf vatandaş olmamıştır.

Oysa Cumhuriyet’in ilk yıllarında tam aksi yapılmıştır. Osmanlı’nın eyalet ve sancaklara “Kürdistan, Lazistan” isimleri verme özgüvenine karşılık, İttihatçı kalıntısı ırkçı CHP kafası, kafatası ölçerek Türklerin üstün ırk olduğunu ispatlamaya çalışıyordu. Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt öncülüğünde “Andımız” yazarı Reşit Galip ve CHP’nin dindar(!) başbakanı Şemsettin Günaltay gibi ırkçı isimlerin oluşturduğu 10 ekip, Anadolu’nun 10 değişik bölgesinde 40 bin kişinin kafa yapısını ölçmüştü. Sonuçları 18 Eylül 1930 günü açıklayan Millî Eğitim Bakanı Bozkurt, Bu memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktırdemişti.(1)

Bu ırkçılık cinnet noktasına ulaşmış ve 1 Ağustos 1935 günü Mimar Sinan’ın mezarı açılarak kafatası ölçülmüştür. (2)

Bu Hitler kafası, diğer ırklara her türlü zulmü mubah görmüş hatta güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu vatandaşına bombalarla ölüm yağdırmıştır.

8 Eylül 1925'te çıkarılan “Şark Islahat Planı”nın 14. maddesinde Kürtlerin yaşadığı il ve ilçeler tektek sayılarak, "Hükümet ve belediye ve diğer dairelerde, okullarda, çarşı ve pazarda Türkçeden başka dil kullananlar cezalandırılacaktır" deniyordu. (3)

“Sürgün” gönderilen zalim memurların zulmettiği Kürtlerin çocuklarına her sabah “Türküm, doğruyum…” diye bağırtıyorlardı.

1928 yılında Erkân-ı Harbiye Reisi Fevzi Çakmak’ın imzasıyla askerî okullara gönderilen “gizli” emirle, bütün Kürt çocukları kovulmuştur.

Kısaca, Kürtleri Türklere ve devlete düşman etmek için her şey yapılmıştır.

1960 darbesinden sonra da, TBMM’de; “Kürt” kelimesinin kullanılması yasaklanmıştır. Ülkenin Cumhurbaşkanı Diyarbakır’a gitmiş ve “Bu memlekette Kürt yoktur. ‘Kürdüm’ diyenin suratına tükürürüm” demiştir. (4)

40 yılını idrak bedbahtlığını yaşadığımız 12 Eylül darbecileri de, “Türkiye’nin tanıdığı devletlerin birinci resmî dilleri dışındaki herhangi bir dilde düşüncelerin açıklanması, yayılması ve yayınlanması yasaktır” şeklinde kanun çıkarmıştır.

Yani PKK terörünün tohumunu CHP ekmiş, 60 ve 80 darbecileri de dibine gübre ve su dökmüştür.

Bu ırkçı ve baskıcı yönetimin toplumda oluşturduğu travmayı çok iyi gören İngilizler de, fırsatı değerlendirerek PKK’yı kurmuş; tepe tepe kullanmıştır.

Terör örgütünün, “Ben sizin haklarınızı savunuyorum, beni destekleyeceksiniz” şeklinde baskı yaptığı Kürtlere devlet bu sefer de “terörist” muamelesi yapmıştır.

Merhum Özal’dan itibaren ve özellikle de AK Parti döneminde “Kürt” ile “PKK”yı birbirinden ayırmak için büyük çaba sarf edilmiş ve daha birkaç yıldır sonuç alınabilmiştir. Nitekim devletine güvenmeye başlayan halk, PKK’ya karşı net tavır koyma cesaretini göstermiştir.

Ama ne yazık ki, CHP’nin bu farkı hâlâ anlayamadığı(!) görülüyor.

Güya, terörü önleme rapor hazırlamış ama ne hikmetse, fitne ateşini tekrar körükleyerek terörün adını “Kürt sorunu” koymuşlar.

PKK terörüne “Kürt sorunu” demek, CHP’nin Kürtlerle sorununun hâlâ devam ettiğinin göstergesidir.

Bu ülkede “Kürt sorunu” yoktur. Bu ülkenin tek sorunu CHP’dir.”(Nuh Albayrak)

CHP’nin ismi son günlerde içinde tecavüzcülerle birlikte anılmaya başlamıştır.Geçen haftaki yazımızda belirttiğimiz gibi CHP’li unsurların işledikleri tecavüz suçlarına bu haftada Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’da katıldı.Dosyası sanırım savcılıkta o yüzden konuşmak doğru olmaz.CHP’nin candaşı ODA TV’nin sahte şeyhi Fatih Nurullah’la yelpazeyi genişlettiler.

“Sükut ikrardan gelir”,yani susarak iddiaları kabul etmiş sayılırsınız.Bu iddialara CHP’nin yetkinlerinden tek bir cümle duymadık en azından ben rastlamadım.Geldiyse lütfen uyarın.

Hülasa; CHP tecavüzcülerin “odağı” olmuştur.21/9/2001 tarihinde FP’nin Nazlı Ilıcak gibi yanar döner birinin söylemlerini baz alan hukuk sistemimiz, icat ettikleri “irticanın odağı” hükmü ile partiyi kapatmıştı. Şimdide CHP; Tecavüz ve tecavüzcülerin,bölücü ve ayrıştıranların,tepeden bakanların “odağı” olmuştur,Yüce yargımıza duyurulur.

(1) Son Posta, 21 Eylül 1930; Aydın Engin, M. Esat Bozkurt Güzellemeleri, Cumhuriyet, 21 Eylül 2014

(2) Akşam, 5 Ağustos 1935; Cumhuriyet, 6 Ağustos 1935

(3) Şark Islahat Planı, Mehmet Bayrak, Özge Yayınları, İstanbul 2009

(4) Şu Yılgın Kürtler, Mirkan Baran, Ozan Yayınları