BİR KİTAP BİR CAN/OKUMA ALIŞKANLIĞI VE OKUL KİTAPLIKLARI
Her yıl Mart ayının son haftası Kütüphaneler Haftası olarak kullanır. Bu yıl da 30 Mart'ta başlayan Kütüphane Haftası dolayısıyla Konya İl Halk Kütüphanesi'nde birbirinden güzel etkinlikler gerçekleştirildi.
Türk Kütüphaneciler Derneği Konya Şubesi de etkinliğe BİR CAN BİR KİTAP/ BAŞAK TUTAN ELLER KİTAP DA TUTSUN projesiyle katıldı. 31 Mart Saat 14.00'te başlayan programda Konya projemiz tanıtıldı. Projemizin tanıtımını Dernek Başkanımız Sahura Yağmur Arıcan yaptı. Slayt gösterimini ise başkan yardımcımız Zekiye Bozgöz sundu. Sahura hanım toplantıda şunları söyledi: Projemiz kütüphanesi bulunmayan köy okullarına kütüphane kurmaktı. Bu konuda ilk faaliyetimizi yaptık ve Beyşehir'in Karaali Köyündeki Karaali İlkokulu'na büyük bir kısmını bağış yoluyla geri kalanı da satın alarak 1170 adet kitap topladık, gönüllü ekibimiz mesai haricinde İlim sanat ve fikir adamları Derneği'yle müşterek kullandığımız bir mekânda kitapların teknik işlemlerini tamamladık. Raflarımızı İlker Özkan Beyefendi yaptırdı. Şu anda Beyşehir Milli Eğitim Müdürünün onayını bekliyoruz.
TKD Konya Şubesi başkanı Sahura Yağmur Arıcan uzunca bir teşekkür mektubuyla bizim faaliyetlerimize destek veren kamu kurum ve kuruluşlara, özel ve tüzel kişilere, Kardeş okulumuz Vakıf Bank İmam Hatip Ortaokulu'nun idareci, öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür etti. Okul Müdürü Baki Bey de yaptığı konuşmada böyle bir projeye destek verdikleri için öğrencilerine teşekkür etti ve okul kütüphanesinin önemine vurgu yaptı. Daha sonra Vakıf Bank İmam Hatip Ortaokulu öğrencilerinden en çok kitap bağışlayan 5 kişiye Sahura Hanım Aşkın Kanatları adlı kitabını imzalayarak hediye etti.
Projemizin tanıtımından sonra Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ve Gazeteci- Yazar Seyit Küçükbezirci , Okuma Alışkanlığı Kazandırılmasında Okul Kütüphanelerinin Rolü adlı bir konferans verdiler. Konuşmaya ilk önce Saim Sakaoğlu Hoca başladı. Müthiş bir zekâ ve hafızaya sahip olan Hocamız okumaya sınıf kitaplığıyla başladığını söyledi ve ilkokul ikinci sınıftayken ilk okuduğu masalın adını verdi. Saim Hoca; Sınıf kitaplığımızda belirli sayıda kitaplar bulunurdu. Biz okuduktan sonra teslim eder diğer arkadaşlarımız okumak için sıra beklerdi. Benden sonra gelen numara o kitabı okumak isterse bekletilmeden ona verilir, o okumak istemezse diğerlerine kura ile verilirdi. dedi. Saim Hoca konuşmalarına şöyle devam etti: Ben sınıf ve okul kitaplığı sayesinde okudum, Üniversite Hocalığına kadar yükseldim. Eğer bu gün sizin karşınızda konuşabiliyorsam bunu, önce bize kitap okumayı mecburi tutan ve özet çıkartan öğretmenimize, sınıf kitaplığımıza ve sonra da okul kitaplığına borçluyum.
Nitelikli kitap okuma hususunda kısa bir konumsa yapan N.E Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Aziz Ayva da Çok kitap okumak önemli değil. Önemli olan kaliteli kitap okumaktır. Bu konuda kitapları okurken seçici olmak mecburiyetindeyiz dedi.
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu Hoca'dan sonra konuşmalarına Seyit Kücükbezirci devam etti. Kendi öğrenciliği zamanında kütüphanecilerin çok asık suratlı olduğunu, bunun için de öğrencilerin kütüphaneye pek itibar etmediklerini dile getirdi. Seyit Hoca; Bütün kütüphaneciler sevimli, canayakın, güler yüzlü ve yardımsever olmalıdır. Bu iş, bir gönül işidir. Kütüphaneciler bu mesleğe gönül vermiş, mesleğine âşık kişilerden seçilmelidir. dedi.
Kitap okuma alışkanlığının ailede başlaması gerektiğini belirten Küçükbezirci, küçükken çocuklara okunan masalın çocuğun hayal dünyasının gelişmesinde çok etkili olduğunu söyledi. Seyit Küçükbezirci konuşmalarına şöyle devam etti: Bütün ilmi istatistikler gösteriyor ki çocuğun kişiliği 0-6 yaş arasında gelişir, ondan sonra pek bir şey ilave edemiyorsun. Bu çağda çocuğa gereken önem gösterilmezse geçmiş olsun, evdeki tren kaçtı, demektir. Okuma alışkanlığının ikinci ayağına gelince çocuk ilkokul ve orta okulda iyi bir rehber öğretmene sahip değilse yine okuma alışkanlığı kazandıramazsınız. Çocuklara, 3-4-5. Sınıflarda yaşına göre gereken hikâye kitapları okutulursa okumanın tadını almış olan çocuklar bir daha kitabı elden bırakamazlar. 3. Ayağı olan kitaplıklar ve il halk kütüphaneleri de çocuğun erişebileceği, bilgi alıp sağlı cevap alabileceği kişilerle donanımlı olmalıdır. Orada çalışan kişilerin kitaplar hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır. Kitap vardır kişiye hiçbir şey vermez, boşu boşuna çocuğu oyalar. Kitap vardır; çocuklara bir okuma hastalığı aşılar. Yani çocuk kitap okumadığı zaman hasta olur. Bunun için çocuklara en çok fayda veren kitaplar kütüphanelerde bulundurulmalı, görevliler ise bu işle ilgili kişilerden oluşmalıdır.
Programın sonunda konuşmacılara hediye takdimi yapıldı ve ardından İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü tarafından hazırlanan ikram faslına geçildi.
Biz Hocalarımızla yarım kalan sohbete Mevlevi sofrasında devam ettik. Saim Sakaoğlu Hocamız biz Konya yemekleri hususunda mihmandar oldu ve değişik lezzetleri tattık. Hocam bize, Hoşmerim tatlısının nasıl ortaya çıktığını anlattı. Dedi ki: Kadının biri evdeki malzemelerle bir tatlı yapmış. O anda eline un, pekmez ve biraz da ceviz geçmiş. Kadın bunları kullanarak bir helva yapmış. Akşam kocasının önüne koyunca;
-Hoş mu erim? diye sormuş. Kocası tatlıyı afiyetle yemiş ve zamanla tatlının adı da Hoşmerim olarak kalmış.
İçimizde en eski Konyalı olması hasebiyle eskiden Konya tiridine et konulup konulmadığını sorduk. Bize konulmaz dedi. Biz ise köylüler fakir olduğu için et koymuyor, bunun yerine yumurta, tereyağda kavrulmuş sebzeler konulduğunu düşünüyorduk. Halbuki Konya'nın zenginleri de tiridine et koymuyormuş. Yoğurt ve et sonradan konulmaya başlamış.
Prof. Dr. Saim Sakaoğlu gibi bir dilcinin yanında otururken kullandığınız kelimelere çok dikkat etmeniz gerekiyor. Her hangi bir kelimenin yerine Türkçesi dururken yabancı bir kelime kullandığınız zaman anında sizi uyarıyor. Bu hususta ve her konuda Hocama sonsuz teşekkürler. Alçakgönüllülüğüyle, ilmi ve mesleki prensipleriyle tam bir Konya Çelebisi. Kendisine hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Seyit Hocamın ve Prof. Dr. Saim Sakaoğlu Hocamın görüşlerine katılmamak elde değil. İnsanı yükselten de alçaltan da öğretmenlerdir. Öğretmen mesleğine âşık olacak. Bir defa öğrencileri kendine bir emanet kabul edip onu en güzel nasıl yetiştirebilirim kaygısını gütmelidir. Çünkü çocukları geleceğe hazırlayan öğretmenlerdir.
Her öğretmenin Türkçeyi çok iyi kullanması gerekmektedir. Bunun için öncelikle öğretmenlerimizin kendileri çok kitap okumalı, bu alışkanlığı öncelikle evde çocuklarına, okulda ise öğrencilerine kazandırmalıdır.
Mutlu günler!
Haydi çocuklar ışığa! Kitapların nuruyla aydınlanmaya!