Geçtiğimiz günlerde bir kardeşimin göndermesi ile haberdar olduğum, Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir haber dikkatimi çekti.

“AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’nde huzur hakkı skandalı!” başlığı ile verilen haberde şu cümleler yer alıyor:

“AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’nde 100 kişiye yıllık en az 4 milyon 248 bin TL. huzur hakkı verileceği ortaya çıktı. Huzur hakkı alan 100 kişinin içerisinde daire başkanlarının ve belediye başkanının yer alması dikkat çekti. AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı 7 iştirak şirketinde görev alan belediye üst düzey personelinin huzur hakkı adı altında maaş aldığı ortaya çıktı.”

Haberin devamında da kimlerin huzur hakkı aldığı isim isim açıklanmış ve muhalefet parti milletvekillerinin eleştirilerine yer verilmiş.

Öncelikle şunu belirtelim ki haber sanki bu konu yeni bir olaymış ve sadece Konya Büyükşehir Belediyesi’nde yasa dışı olarak uygulanıyormuş gibi veriliyor.

Konuyu bilmeyen vatandaşlar bu tür haberleri okuduğu zaman belediye sanki her istediği kişiye ulufe dağıtır gibi huzur hakkı veriyor düşüncesine kapılıyor.

Yıllardan beri özellikle Büyükşehir Belediyelerinin tamamında yapılan bu uygulamanın aslı ve içeriğini tafsilatlı bir şekilde açıklamaya çalışalım.

Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere hemen hemen bütün Belediyeler bazı kamu hizmetlerini daha etkin yürütmek amacı ile kamu hukukunun ve bürokrasinin katı kurallarından ve ağır işleyişinden kurtulmak için ekonomik girişimlerini şirketler yolu ile yerine getirmektedirler.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70. Maddesi ile belediyelere kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında şirket kurabilme hakkı tanınmıştır. Aynı zamanda 71.madde ile de “özel gelir ve gideri olan hizmetlerini” bütçe içerisinde işletme kurarak gerçekleştirebilme hakkına sahip olmuşlardır.

Görüldüğü gibi belediyeler, Belediye Kanunu’nun verdiği yetkiye dayanarak şirket kurabilmekte veya mevcut şirketlere iştirak edebilmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun genel hükümleri de, belediyelerin şirket kurmalarına imkân sağlamıştır. Bu yasal dayanaklar çerçevesinde belediyeler, özellikle 1984 yılından itibaren birçok alanda hızlı bir Şirketleşmeye yönelmişlerdir. Öncelikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde daha sonra da tüm belediyelerde “belediye iktisadî teşebbüsü” (BİT) ortaya çıkmıştır.

1994 yılında yürürlüğe giren 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 26. maddesinde, ”Belediyeler ve diğer mahalli idareler ile bunların kurdukları birlikler tarafından, ticari amaçla faaliyette bulunmak üzere ticari kuruluşlar kurulması, mevcut veya kurulacak Şirketlere sermaye katılımında bulunulması Bakanlar Kurulunun iznine tabidir” denilmek suretiyle şirket kurulması ve sermaye katılımında bulunulması izne tabi tutulmuştur.

23.07.2004 tarih ve 24431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 26. maddesine göre, Büyükşehir Belediyeleri kendilerine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilmektedirler. 26’ncı maddenin devam eden kısmı, Büyükşehir belediyesi şirketleri ve belediye personeli için önemli hükümler içermekte;

“Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler.” Denilmektedir.

Şirketlerin belediyelerde bir hizmet yöntemi olarak uygulanmasına 1984 yılında Büyükşehir belediyelerinin kurulması ile rastlıyoruz. Başta Büyükşehir belediyeleri olmak üzere, birçok belediye, hizmetlerini daha etkin ve verimli sunabilmek için, işletme, döner sermaye, fon, müessese, birlik ve şirket gibi ekonomik girişim modellerini devreye sokmuşlardır. Çeşitli alanlarda, kendi bünyelerinde şirket kurmuşlar veya kurulmuş olan şirketlere dâhil olmuşlardır.

Belediye idareleri, kanunların kendilerine verdiği zorunlu görev ve hizmetlerin ifasından başka, şehrin ve şehir halkının umumi ihtiyaçlarını sağlamak üzere her türlü girişimde bulunabilirler. Bu çerçevede, belediyelerin şirket kurmak veya kurulmuş bir şirkete dâhil olmak suretiyle bu hizmetleri yerine getirmeleri mümkündür.

Buraya kadar yazdıklarımdan anlaşılması gereken şudur:

Belediyeler kanunların verdiği yasal dayanakla şirketler kurabilir ve belediye yöneticileri bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilir.

Şimdi gelelim huzur hakkı meselesine…

Şirketler kurulduktan sonra yönetim ve denetim kurullarında kimlerin görev yapacağına, yaptıkları genel kurullarla karar verirler. Her yıl yapılan genel kurulda yönetim ve denetim kurulları belirlenir ve faaliyete başlar.

Daha iyi anlaşılması için haberde geçtiği şekliyle Konya Büyükşehir Belediyesi’nden örnek verelim:

Belediye şirketi olan Konya Ağaç Park Bahçe ve Peyzaj Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 2005 yılında kurulmuş olup Türkiye’nin süs bitkileri üretiminde öncülük etmekte, 4 farklı bölgede toplam 400.000 m2 açık alanda süs bitkisi ve fidan üretimi yapmaktadır. Türkiye’de birçok ilimize hizmet veren şirket, aynı zamanda dış pazarda da faaliyet göstermektedir.

Şirket yapmış olduğu bu faaliyetlerden gelir elde etmekte, bu geliri de alanında şehrimize hizmet olarak sunmaktadır. Tabi bu faaliyet, yönetim ve denetim kurullarının çalışması ve aldığı kararlar doğrultusunda yürümektedir. Şirketin yönetim ve denetim kurullarında görev alan belediye yöneticileri bu hizmeti asıl görevlerine ek olarak ve mesai saatleri dışında yapmaktadırlar. Bu kişilerin ek olarak ve mesai saati dışında yaptıkları hizmet karşılığında şirket bütçesinden bir miktar ücret almaları yasaldır ve gayet doğaldır. Alınan bu ücretin miktarı da yine genel kurulda belirlenir.

Konya Büyükşehir’den bir başka örnek daha verelim:

Belediye şirketi olarak kurulan Belediye Sağlık Hastanesi A.Ş.  bünyesinde bulunan Büyükşehir Hastanesi olarak sağlık alanında faaliyet yapmaktadır. 1979 yılında kurulan ve 1990 lı yılların başında Büyükşehir Belediyesi bünyesine geçen hastane şu anda 33 hekim kadrosu, 11 yeni doğan yoğun bakım, 7 genel yoğun bakım, 4 koroner yoğun bakım, 6 KVC yoğun bakım, toplamda 91 yatak kapasitesiyle 18 branşta poliklinik hizmeti vermektedir. Ayrıca Diyet ve Sağlıklı Beslenme bölümünde hizmet sunan hastanede tüm tetkiklerin yapıldığı tam donanımlı laboratuvarın yanı sıra, radyoloji ünitesi, MR, tomografi, röntgen, mamografi, ultrason gibi cihazlarla hastaların tüm ihtiyaçlarına cevap verilmektedir.

Hastane yapmış olduğu bu hizmetler karşılığında bir gelir elde etmektedir. Hastane bu hizmeti yaparken yönetim ve denetim kurullarının aldığı kararlar doğrultusunda hareket etmektedir.  Yönetim ve denetim kurullarında görev yapan belediye yöneticileri de mesai saatleri dışında ek görev olarak yaptıkları hizmet karşılığı olarak genel kurulda belirlenen ve huzur hakkı denilen ücreti şirket bütçesinden almaktadırlar. Alınan bu ücret yasaldır ve gayet doğaldır.

Bütün belediye şirketlerinde durum budur ve bu durum yıllardan bu yana aynı şekilde devam edip gelmektedir.

Bunu yasadışı bir uygulama olarak göstermek Konya Büyükşehir Belediyesi’ni yıpratma gayesinden başka bir şey değildir. Yine belirtmek gerekir ki bu durum sadece Konya Büyükşehir Belediyesi’nde olan bir uygulama da değildir. Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere bütün belediyelerde bu uygulama vardır.

Burada üzerinde durulması gereken şirketlerin kurulması veya belediye yöneticilerinin huzur hakkı denilen ücreti almaları değil olsa olsa ücretin miktarı olabilir. Kaldı ki bu haberi yapan Cumhuriyet gazetesi bir de Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinde ödenen huzur haklarını haber yapsın da oralarda ne kadar huzur hakkı ödendiğini öğrenmiş olalım. Eminim oralarda Konya Büyükşehir Belediyesi’nden daha fazla huzur hakkı ödenmektedir.

Bir de şunu belirtelim ki Belediye Şirketlerinde bir kişiye sadece bir şirketten ücret ödenebilir.

631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12. maddesinde, “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinden, kurum ve kuruluşların yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda görev alanlara, kurum içi ve kurum dışı ayrımı yapılmaksızın bu görevlerinden sadece biri için ücret ödenebilir. Bu maddenin uygulanmasında oluşacak tereddütleri gidermeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.” Hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, anılan hükümle ilgili olarak adı geçen Bakanlık tarafından 162 sayılı Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği çıkartılmıştır.

Önemle belirtmek gerekir ki bu düzenlemeler, aynı kişinin birden fazla ek görev alması halinde bunların her birinden ayrı ayrı ücret almasını yasaklamaktadır. Yani bir kişi birden fazla şirkette görev alsa bile sadece birinden ücret alabilmektedir.

Diğer yandan Belediye başkanları ile meclis ve encümen üyeleri, ifa ettikleri asli görevlerinin yanında, belediye şirketlerinde yönetim veya denetim kurulu üyesi olabilmekte ve bunlardan huzur hakkı alabilmektedir. Bu da yasaldır.

Sonuç olarak konuyu saptıran habere karşı bu açıklamaları yapmak gereği hasıl oldu. Konuyu bilmeyen vatandaşların bilgilenmesi açısından bu bir zaruretti. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.