Bayram, Dinî veya millî açıdan özel önemi olan ve topluca kutlanan gün.

Ülkemizde, yıl içerisinde coşkuyla kutladığımız Dini ve Milli bayramlarımız var. Bizi millet olarak bir arada tutan çimento görevi yapan bayramlar.

Zamanla coşku, muhabbet, samimiyetle kutladığımız bayramlar yavaş yavaş eski günlerdeki heyecanını kaybetti veya ben öyle hissediyorum.

Yaşıyor ve görüyoruz.

Nerede o eski bayramlar dedirten ve eskileri özlemle yâd ettiğimiz bir dönemi yaşıyoruz.

Eskiden yokluk vardı. Fakirlik vardı. Ama mutluyduk, huzurluyduk, sevgi doluyduk.

Büyük küçük herkes bayramı, bayramlıklarını giyerek karşılardı. Çocuklar kıt kanaat imkânlar ile alınan bayramlıklarını giymek için sabırsızlanırlardı.

Bayram sabahı erken kalkıp ev halkıyla bayramlaştıktan sonra hep birlikte kahvaltı yapılırdı. Daha sonra ise küçükler tüm mahalleyi kapı kapı gezer herkese “iyi bayramlar” derlerdi

En çok da çocuklar mutlu olurdu. Kapı kapı gezip şeker, çikolata toplardık. Şimdiki zamanda ise bırakın mahalle gezmeyi, en yakın komşulara bile gidip bayramlaşamaz oldu çocuklar.

Komşular bayram kutlamaya gelen çocuklar için şekerleri hazır ederdi. Bazı komşular ise harçlık verirdi, bu çok büyük bir mutluluktu.

Tüm akrabaların ve komşuların ziyaretine gidilirdi ve bayramları kutlanırdı. Fakat bayramın ilk gününde dede ve anneanne gibi ailedeki en yaşlılar ziyaret edilirdi.

Ev ziyaretlerinde evin hanımı tarafından hazırlanan veya alınan ikramlar yenirdi.

O zamanlar bilgisayarlar veya cep telefonları yoktu. Çocuklar birbirleriyle oynamayı severlerdi. Sokaklar şenlik alanı gibi olurdu.

Daha sonra çocuklar çatapat, maytap ve torpiller patlatırlardı. Mahallede çocuklardan kaynaklanan ses geç saatlere kadar bitmek bilmezdi.

Eski bayramlarda tatil yapmaya değil bayramlaşmaya gidilirdi. İlk önce ailenin en büyükleri ziyaret edilirdi.

Teknoloji çağının getirmiş olduğu rahatlık, keyif ve sefanın sürüldüğü, bolluk, bereket, varlık, kısacası her türlü imkânın en üst seviyede olduğu bir dönemdeyiz.

Son zamanların bayramlarında insanlar bunu bir tatil fırsatı olarak görüyor. Ancak eskiden böyle bir şey yoktu.

Günümüzde, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda. İşte böylesi bolluğun içerisinde ise maalesef mutsuzuz.

Sağlık sorunları, kapitalist sistemin getirdiği doymaz çalışma ve para hırsı maalesef, bizleri bizden etti. Geleneklerimiz yok oldu, karşılıksız sevgi hiç kalmadı ve artık evlat ana, babayı sormaz oldu...

İşte böylesi bir ortamda üzülerek belirtmeliyim ki, bayramlarda sıradanlaştı ve birer tatil fırsatı olarak, değerlendirilmeye başlandı.

Düne ait güzel şeyler yavaş yavaş unutuldu veya terkedildi.

Elbette, zaman değişecek, şartalar değişecek, teknolojik gelişmeler olacak. Bu hayatın gerçeği. Ama bizi biz yapan değerlerin dejenere  olması, mazide hatıra şeklinde kalması üzücü bir durum olsa gerek.

Rahmetli Üstat Abdürrahim Karakoç Yıllar önce yazmıştı” Bayramlar Bayram Ola” diye.

“Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?

Hani ya o özlem, hani ya o tat?
Ne dışım Kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?

Nur yağan geceler, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?

Kar çiçeğim solmuş kar yatağında
Can verir ırmağın dar yatağında
Arife gecesi yer yatağında
Üstüme serdiğim bayramlar hani?

Bayram demek takvimdeki yazı mı?
Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?
Açıp yüreğimi, yumup gözümü
Özüne girdiğim bayramlar hani?

Bayram af günüdür, barış günüdür
Bayramlar rahmete giriş günüdür
Bayram, Hak menzile varış günüdür
Gönlümü verdiğim bayramlar hani?”

Allah’a hamt olsun, “Başı Rahmet, Ortası Mağfiret Sonu Cehennem Azabından Kurtuluş olan Ramazan-ı Şerifinin”  sonunda Bayrama ulaştık, sıhhat afiyet içerisinde bir bayram geçirdik.

İnşallah daha nice bayramlarda buluşmak duası.

“Ya bayramlar bayram olsun kurtulsun,

 Yâda takvimler cayır cayır yırtılsın!”

 Baki Selamlar.