Ahilik haftasını kutladığımız bu hafta, günümüz iş yaşamının en önemli kavramı başarı üzerine sizlerle fikrimi paylaşmak istiyorum. Başarı öyle görülmeye başlandı ki sanki yaşamın sevabı!

Öncelikle hırsın kamçılandığı, insanlığın ikinci plana atıldığı günümüz dünyasında başarının insan boynuna geçirilmiş tasma haline getirilmesini, insanlık adını büyük bir hezimet olarak görüyorum.

Vahşi kapitalizmin yarış atı insan artık bu kulvarda koşarken kendisinin insan olduğunu unuttuğu gibi temsil ettiği insanlığa ait değerleri de nalları altında ezerken iradesizliğinin en bariz şeklini göstermektedir.

Gelişmiş dünyada başarı tasması bir atın yuları şeklinde iken gelişmekte olan toplumlarda bir köpeğin tasması olmaktan ileri gidememektedir.

At hiç olmazsa sahibi tarafından dost kabul edilir. Sahibi ile duygusal bağları vardır. Atın iradesi yoktur ama duyguları onu insana yaklaştırır. Sahibi onu korur kollar, hatta onu namının bir parçası olarak görür. Eskilerde at ve binicisi bir şöhretin ve prestijin iki ayrılmaz parçası gibiydi.

Eski Orta Asya tarihinde oynan Buzkaşi oyunu için seçilecek at binicisi(çopendoz) ile oyun için düşünülen at daha doğumları ile beraber seçilirdi. At binicisine binici de ata tam uyumlu, bir birini tamamlayan varlıklar haline getirilirdi. Bu açıdan da bakıldığında at ve insan iki vazgeçilmez dost . Daha sonraları yaşam oyunları ile birlikte olan at ve insan, kapitalizmle beraber daha çok yarışın birer oyuncağı haline gelmişlerdir.

İş ortamında vahşi rekabet anlatılırken yarış atı gibi olmak bir deyim haline gelmiştir.

Gelişmekte olan ülkelerde rekabet, çok daha acımasızdır. Başarıyı köpek tasması haline getirmiştir. İçinde edep adap akıl yok olmuş, uyanıklık, cambazlık, kurnazlık, kıvırma kariyerin itici gücü olmuştur.
Başarı öyle bir hale gelmiş ki kendini, ailesini, insanlığını hatta insanlığını yiyen vahşi köpek haline gelmiş.

İşte böyle bir ekonomik ortamda Ahilik’in önemi her zamankinden daha fazla hissedilir hale gelmiştir.

Kelime anlamı Arapça kardeşim , Türkçe Akı (divan-ı lügat-ı Türk’te ) cömertlik ,eli açık manasına gelen ahilik, işin iş görenin ve iş verenin olgunlaşmasının standartlarını kuran bir teşkilattır.

Bundan 850 yıl önce, üretilen ürün ve hizmetin kalitesinin Anadolu’dan sorulmaya başladığı o yılları iş hayatının da edebe, ahlaka, cömertliğe, kardeşliğe, kaliteye büründüğü zamanlar olarak ne kadar ansak azdır.
Belki bu anmalar, tartışmalar ile bilinçaltımızın derinliklerine süpürülen bu erdemler iş yaşamımızda yeninden canlandırmak, hatırlamak için vesile olabilir.

Bence ahilik daha o yıllarda başarılı bir iş hayatının olabileceğini, insan iradesini ve insanlığı kaybetmeden de bunu başarabileceğimizi bize göstermiştir.

Tasma gibi boynumuza geçirilen önümüzde isteklerimiz, arkamızda borç kırbacı ile insanlığı küresel ekonominin bir vidası haline getiren vahşi iş hayatının insanlığa yaraşır bir ortam haline getirilmesi için ahilik eminim bize çok değerli ilham olacak, yol gösterecektir.

Kapitalizmin can damarı bugünkü çalışma ortamlarına bir bakalım; varlık sebebini kurnazlığa, ayak oyunlarına, hileye, adaletsizliğe dayamış, bilginin, becerinin, tevazua bürünmüş aklın önemsenmediği, iş hayatının çalışan, çalıştıran, alan satan, üreten oyuncularına bakalım; çaresizce ve çoğu zaman isteyerek bu oyunun paydaşları olmuşlar.

Ahilik zamanında çalışan, çalıştıran ve iş; gelişme döneminin her aşamasında daha fazla insanlık erdemine bürünerek bir iş ortamı oluşturmuşlar.

Öyle ki binlerce kilometre uzaklıktan iş yapmak, iş öğrenmek, işe başlamak için icazet almaya Kırşehir’e gelmişler.

Ahilik 32 iş koluna kadar örgütlenme aşamasına gelmesi onun sadece bir iş organizasyonu olduğu anlamına gelmiyor.

Ahilik bir öğretim kurumu olduğu kadar eğitim kurumu da…

Ahiliğin sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi yansımaları da var.

Osmanlı imparatorluğunun kuruluş hazırlığında ahiliğin çok önemli katkısı olmuştur.

Kırşehir Valiliğinin Web sitesinde ahiliğin etkileri şöyle tanımlanmış. Virgülüne dokunmadan sizinle paylaşıyorum;

Ahiliğin Etkileri

Ahilik Teşkilatı, medeniyetimizi şu alanlarda etkilemiştir:

  1. Ehliyet ve liyakat esas alınarak Milletimizin teşkilatçılık kabiliyeti uygulama alanına konulmuştur. Kendi içerisinde ehil olanların seçildiği bir sistem, yeni bir yönetim modeli uygulanmıştır.
  2. Ahilik sistemi, insanları ötekileştirmeden bir dayanışma ve kardeşlik modeli ortaya koymuştur.
  3. Ahilik Anadolu’ya gelen göçebe Türkmenleri işbaşında eğiterek insanların kaliteli ve üretici olmasını sağlamıştır.
  4. Ahiler kendilerine has bir eğitim modeli geliştirmişler; Ahi zaviyelerinde dini – tasavvufi eğitim vererek onların iyi bir Müslüman olmalarını sağlamışlardır. Ayrıca işbaşında eğitimle kaliteli üretimi sağlarken, gerektiğinde askeri eğitim de vermişlerdir.
  5. Ahiler, dünyada ilk defa kadın teşkilatı (Bâcıyan-ı Rum) kurarak, kadınları ahlâki ve mesleki alanda eğitmişlerdir.
  6. Ahiler, Anadolu’nun Türk ve Müslüman yurdu olmasında çok etkili olmuşlardır. Göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçmelerinde, şehir hayatına intibaklarında öncü olmuşlardır.
  7. Ahiler, oluşturduğu ekonomik sistem ile helal kazancı, alın terini, dayanışmayı, kul hakkını, ahlâkı, kanaatkârlığı, çalışmayı – üretmeyi ve böylelikle Allah’ın rızasını kazanarak ahiret yurdunu kazanmayı esas almışlardır.
  8. Ahilik adabı yüzyıllar boyunca Anadolu Türk halkının milli karakterini belirlemiştir. Bugün Anadolu’daki misafirperverlik, komşuluk ilişkileri, birçok görgü kuralı, doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma.. vb. Ahiliğin günümüzdeki yansımalarıdır.
  9. Ahiler oluşturdukları sosyal güvenlik sistemi ile âdeta “kimsesizlerin kimsesi” olmuşlardır.
  10. Ahiler Anadolu’nun vatanlaşmasında, İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde kurdukları vakıflarla, yapmış oldukları şifahane, hamam, çeşme, han, medrese ve hayır kurumları ile etkili olmuşlardır.
  11. Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde Kırşehir’den uç bölgesine giden Şeyh Edebali bir ahi şeyhi idi. Osmanlı’nın manevi mimarı olan Şeyh Edebali ve diğer ahiler sayesinde ahilik Osmanlı’nın kuruluşunda ve bir ‘cihan devleti’ olmasında temel dinamik olmuştur.
  12. Ahiler, Anadolu’da birliğin, beraberliğin, kardeşliğin mayasını oluşturmuştur.

Vahşi kapitalizm insana ne kadar tasma takmaya çalışmışsa, ahilik insanı ondan kat kat yüceltmiş,

Aklı, liyakati, ahlakı, edebi hayatımıza hâkim kurmak için uğraşmış.

Ahilikte başarı bir tasma gibi değil, gelecek nesillere ölmeyecek bakiyeler bırakabileceğimiz, eserlerimiz, yaşamımızla gelecek nesle insanlık mesajı gönderebileceğimiz bir sistem değil mi?

Günümüz küresel ekonomisinde tükenen insanlık ve dünya kaynakları için bir aydınlanma örneği olamaz mı?

Ne dersiniz?