Geçtiğimiz hafta “Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü” "Tarla Günü" düzenlemiştir. Üç gün süren bu etkinliğin esas amacı araştırmaları sonucunda elde ettikleri bilgi ve ortaya koydukları çeşitlerini ilgili paydaşlarla paylaşmaktır. Ben sadece ilk gün yapılan etkinliğe katıldım. İlk günü etraf illerden ve ilçelerden gelen Tarım ve Orman İl Müdürleri, Ziraat Odası Başkanları, diğer Sivil Toplum Kuruluşları, Özel Sektör temsilcileri, buğdaya dayalı sanayicilerin temsilcileri ve çiftçilerimiz katılmıştır. İl dışından Yozgat il Müdürü, Şube Müdürü ve arkadaşları katılmışlardır. Bu etkinliğe özellikle basın mensuplarımız Konya basını tam kadro katılmıştır. Bu katılımlar Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsünün varlığı, etkinliği ve ne kadar önemli bir görev üstlendiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsünce üç gün sürdürülen bu etkinlik süresince uzun soluklu ıslah çalışmaları sonucu ortaya konulan çeşitler, ekildikleri alanda katılımcılara gösterilmiş ve çeşitler hakkında bilgiler verilmiştir. Buğday, arpa, yulaf, çavdar ve tritikale çeşitleri ve çeşit adayları katılımcılar tarafından gerçekten görülmeye değer bulunmuştur. Çeşitler sadece görünüm değil, verim değerleri, kalite özellikleri, hastalıklara ve kuraklığa toleransı, kuraklığa dayanım, yağışlı yıllardaki tepkisi yönünden de değerlendirilerek ilgili paydaşlara anlatılmıştır.  Etkinlikte yeni teknolojik ekim makinaları ve ekipmanları da gösterilmiştir.

Araştırma ve ıslah faaliyetleri bilgi, sabır ve sürekli çalışma isteyen bir iştir. Mesai mefhumu tanımayan gerektiğinde karda, kışta, yazın güneşte, bayram ve tatil günlerinde çalışmayı gerektirmektedir.

Bitki çeşitleri birkaç ay veya bir yıl gibi çalışmalarla ortaya çıkmamaktadır. Islah amacı ve metoduna göre 3-5-7 yıl veya daha da fazla yılık çalışma ile çeşit ortaya çıkmaktadır. Birçok araştırıcı ömrünü bu çalışmalarla geçirmektedir. Göreve başladığım ilk yıllarda (Ankara Çayır Mera ve Zootekni Araştırma Enstitüsünde) araştırmaların raporlarının sunulduğu toplantıda rahmetli Celal Bilensoy tarafından 1958 yılında başlamış olan “Yonca Islah” projesinin ara raporu 1974 yılında sunulmuştu. Bugün çiftçilerimiz tarafından yetiştirilmekte olan “Bilensoy 80” yonca çeşidi araştırmanın başlatıldığı yıldan tam 22 yıl sonra tescil edilmiş ve üreticilere sunulabilmiştir. Bu örnekte olduğu gibi çeşit ıslahı ve tescil işlemleri çok uzun zaman almakta olduğundan önemsenmelidir.

Günümüzde sadece resmi kurumlar değil “Araştırıcı Kuruluş Belgesi” almış olan özel sektörde ıslah ve araştırma çalışmalarını yapmaktadırlar. Buradan bütün araştırmacılara kolaylık, başarı ve tebriklerimi iletiyorum.

  

Yüz yılı aşan bir kuruluşun Uluslararası bir Tarımsal Araştırma Enstitüsü olması Konya ‘için önemli ve iyi değerlendirilmelidir. Adının Bahri Dağdaş olması da önemlidir. Konya ve Türkiye tarımına önemli hizmetleri olmuş bir Tarım Bakanının adını taşıması ve Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü olması bilenler için çok şey ifade etmelidir. Bakanlığı döneminde Meksika buğdayı diye ülkemize getirilen buğday verimi ve kalitesi ile çiftçinin yüzünü güldürmüştü. Bahri Dağdaş ve bu güne kadar tarıma hizmet edenleri rahmetle anıyorum.

Islah edilen çeşitler verim ve kullanım özelliklerine göre kalite yönüyle önceki çeşitlerden daha iyi olmalı ki tescil edilmiş olsun ve ihtiyacı karşılasın. Nüfus hızla artıyor, tarımda ekilen araziler her geçen yıl azalıyor. İnsan refahı ve isteklilik çeşitleniyor, o halde birim alandan daha fazla verim veren çeşitlere ve daha kullanım özelliklerine göre ihtiyaç duyulması nedeniyle ıslah faaliyetleri sürekli sürdürülmeli, Ar-Ge çalışmaları daima hızlandırılmalıdır.

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü işte bu önemli görevi yapmakta ve yaptıklarını bu etkinliklerle Tarla Günlerine katılanlara aktarmaktadır. İnsanoğlu duyduklarından ziyade gördüğüne inandığı için bu etkinlikler önemsenmelidir.

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Fatih Özdemir, "Enstitünün bugüne kadar toplamda 120'den fazla çeşit geliştirdiğini, bu çeşitlerin piyasaya ve çiftçilere ulaştırılması için tohumculuk firmalarıyla sözleşmelerinin olduğunu ve bu etkinlikte son 8 yılda tescilini almış oldukları 25 çeşidin katılımcılara tanıtıldığını belirtmiştir.

Çeşitler ıslah ve tescil işlemleri tamamlandıktan sonra, çeşitlerin çoğaltılması ve üretimde kullanılması gerekmektedir. Belli kademede çeşidin çoğaltılması araştırıcı kuruluş tarafından sürdürülürken esas çoğaltma işlemlerini tohumluk üretimi yapmakta olan firmalar, üretimi de çiftçilerimiz yapmaktadır. Islah edilen çeşidin tohumluk firmaları, üreticiler ve kullanıcıların memnuniyeti çeşide olan talebi belirlemekte ve çeşit bu talepleri karşılama durumuna göre yaygınlaşmaktadır. Bu nedenle bu zincirin halkalarının her birinin önemli olduğunu belirtmeliyim.  Araştırma oldukça önemli çünkü ıslah edilen çeşitler sayesinde eskiden bir dekardan alınan buğday verimi 80- 100 kg iken son yılarda 1100 kg’lara dayanmıştır. Eğer birim alandan alınan verimi yükseltilmemiş olsaydı üretim miktarı ve ihtiyacı karşılama oranı daha düşük olacaktı. Islah edilen çeşitler sayesinde ekilen arazi miktarı azalmasına rağmen üretim miktarı artmıştır.

Konya tohum sektöründe oldukça önemli bir mesafe almıştır. Bu yere gelmesinde Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün katkısı küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Bundan sonrada çalışmaları ve özel Ar-Ge firmaları ile birlikte çok katkı yapacaktır.

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü son günlerde gündeme gelen parça parça alınmakta olan arazi meselesi ile değil keşke daha çok bu konularla ilgili gündeme gelse Konya için daha hayırlı ve faydalı olacaktır.

Yeri gelmişken bir duyuma istinaden başka bir konuda küçük bir açıklamada bulunmak istedim. Türkiye'de iklim değişikliğine uyum sağlamamız ve bu tür eylemlerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Bölgemizde Karapınar geçmişte yaşadığı rüzgâr erozyonu nedeniyle Ziraat Mühendislerinin iyileştirme ve erozyonu durdurmada ki gayretleri takdire değerdir. Erozyonu önlemek için Dünya ve Türkiye’de yapılan çalışmaların en güzel örneklerinden biridir. Onlarca yıldır yaşayan ve yaşatılan bir örnektir.

Son günlerde duyum doğru ise bu alan “otlatmaya” açılmıştır. Böyle bir karar son derece yanlıştır. Bu alanda ancak kontrollü otlatma belirli bir zaman ve sürede yapılması doğru olabilir. Atmış yıllık emekler yanlış bir kararla boşa giderilmemelidir. Daha öncede bu gazeteden kendisi Karapınar’lı olan Sayın Bakanımıza açık mektup da duyurmuştum. Karapınar erozyon alanı “Erozyon veya Kuraklık ile Uluslararası bir Araştırma Enstitü veya Uluslararası bir Araştırma Merkezi” haline dönüştürülmelidir. Adı farklıda düşünülebilir, böyle bir kuruluşun oluşturulması ülke ve yöre için önemli olacaktır.

Son olarak Tohum sektörünün, geliştiren, üreten ve tarımı yapanlar olmak üzere sektörün her bir ayağına başarı dileklerim.

Ayrıca Karapınar ilçemizdeki erozyon alanında açık otlatmadan vazgeçilmesi ve bu ilçede yeni bir “Erozyon veya Kuraklık ile Uluslararası bir Araştırma Enstitü veya Uluslararası bir Araştırma Merkezi”  kurulması dileklerimle hoşça kalınız.