İklim krizi beraberinde getirdiği kuraklık ve ekstrem hava olayları nedeniyle kendisini hatırlatıyor. Dünya genelindeki bir değişimle birlikte Orta Anadolu’nun iklim türünün de bu noktada değiştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Adnan Pınar, kış ve yaz mevsimi başlarında gerçekleşen kırkikindi yağışlarından sonra da belirsiz bir havanın görüldüğüne dikkat çekti. Bu kapsamda belirsiz hava şartları dolayısıyla bir günde farklı mevsimlerin yaşandığını söyleyen Pınar, bu anormalliklerin yalnızca insanları etkilemediğine dikkat çekti. Bu değişiklikte en çok etkinin tarım alanında görülebileceğini öngören Pınar, “Bir günde yaşanan değişikliğe belki insanlar adapte olabilir ancak bitkiler ve tarımın adapte olması çok uzun yıllar alır.” diye ifade etti.

‘DEĞİŞİM, YALNIZCA İKLİMLERİN DEĞİŞMESİNDEN İBARET DEĞİL’

İklimlerin değişmesine bağlı olarak hava şartlarında da bir belirsizliğin hâkim olduğunu aktaran Pınar, özellikle son 10 yılda bu belirsizliğin daha da sık gözlemlendiğine dem vurdu. Pınar, dört mevsimin net olarak yaşandığı bir iklimin, değişerek hava muhalefetinin yaz ve kış aylarında çok çetin yaşandığını şu sözlerle ifade etti: “Artık yaz ayları aşırı sıcak geçiyor. Kış aylarında geçmişte gördüğümüz kadar kar yağmıyor ve bahar aylarında olmaması gereken soğuklarla karşılaşıyoruz. Hatta yaz mevsimine geçtiğimizde bile yağışlar devam ediyor. Olması gereken zamanda olmayan ve farklı bir zaman diliminde olan mevsim şartları büyük bir anormalliği de beraberinde getiriyor.”

Kültür ve edebiyatı birarada sunuyor Kültür ve edebiyatı birarada sunuyor

2-2-11

‘YALNIZCA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN İBARET DEĞİL’

Bu belirsiz yağış ve sıcakların yalnızca insanları değil; bitki örtüsünü de ciddi anlamda etkilediğini ifade eden Pınar, “İklim, ektiğiniz bitkilerin de tayin edicisidir. Bu sebeple aslında bitkiler, hava şartlarına göre kendilerini ayarlıyorlar: bahar ayında çiçek açıyorlar, yaz ayında başaklar sararır, yaz bitiminde yapraklar dökülür. Ancak bakıyoruz ki sıcak alması gereken yaz gününde anormal yağışlar var, ekinler gelişemiyor, küfleniyor. Yağış alması gereken mevsimde yağış yok. Bu da ürün kayıplarına sebep oluyor. Değişim, yalnızca iklimlerin değişmesinden ibaret değil. İklimde görülen anormallikler olarak değerlendirmek lazım.” diye konuştu.

‘BİR DERECELİK ISINMA, BUZULU YOK EDER!’

Dünyanın iklim geçmişine bakıldığında 4 kez buzullaşma ve kuraklık dönemlerinin yaşandığını dile getiren Pınar, “50-100 sene önceki dünyaya baktığımızda buzulların üçte birin altına düştüğünü görüyoruz. Her 50 yılda dünya ısısının bir derece arttığı düşünüldüğünde belki çok bir anlam ifade etmeyebilir ancak sıfır derecede kendini muhafaza eden buzul için çok anlam ifade ediyor. Dolayısıyla dünya dengesini değiştiren şeyler oluyor ancak fark edemiyoruz. Yalnızca oluşan yeni iklim şekillenmesiyle değişimi yaşıyoruz.” şeklinde konuştu. Dünyanın yeniden kurak bir döneme doğru gittiğini söyleyen Pınar, buzulların erimesiyle, insanın en temel yaşam şartı olan tatlı su kaynaklarının kaybolacağını vurguladı.

2-1-11

‘İKİ MEVSİM SİLİNİYOR’

Konya’da her sene kuyulara su eklemesinin yapıldığını ve bununla doğru orantılı olarak suların tekrar çekildiğini belirten Pınar, buna bağlı olarak yeraltı sularının çekildiğini ifade etti. Bu süreçte iklimlerin de kendini yeniden konumlandırmaya çalıştığını dile getiren Pınar, bu kapsamda ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin daralarak silindiğini söyledi. Bu mevsimlerin ne kadar süreyle yaşanacağının bilinmemesiyle birlikte, aynı gün içinde farklı mevsimlerin de görülebileceğinin altını çizen Pınar, “Kırkikindi yağışları bile son yıllarda ortadan kalktı. Birkaç gün hava çok sıcakken bir hafta yağışlı, hava kapalı olabiliyor. Kış şartlarında düşecek yağışlar, yaza ilk baharın sonlarına doğru kaymaya başladı. Türkiye’de hiç görmediğimiz hortumları artık her yerde görmeye başladık.” şeklinde konuştu.

‘MÜDAHALE EDİLMEZSE EN ÇOK KAZANDIRAN ÜRÜN EKİLİR’

İnsanların ve yetkililerin bu sürece daha fazla müdahil olması gerektiğini bildiren Pınar, sürece dair yapılabilecek önerilerde bulundu: “Bu hava değişimleri ‘dışarı çıkarken yanıma ceket alır çıkarım’ diyebileceğimiz bir şey değil. Tarım ve doğal bitki örtüsü düşünüldüğünde ekonominin de bundan etkilenmemesi söz konusu olamaz. Geçen yıl Karaman’da yaşanan doluyla gördük ki bütün hasat gitti. Bu yüzden özellikle yeraltı sularının çekilmemesi adına önlemler alınmalı. Bu da doğru bir tarım politikasıyla gerçekleştirilebilir. Konya’ya baktığımız zaman, Konya gibi bir yerde mısır gibi yılda en az on kez sulanması gereken bir ürünün yetiştirilmesi son derece yanlış. Buna devlet müdahale etmezse çiftçi en çok kazandığı ürünü eker.”

KAYNAK AYNI, NÜFUS ARTIYOR!

Hava şartlarının son yıllarda daha belirgin olmasıyla birlikte üreticilere de tavsiyelerde bulunan Pınar, bu süreçte tarım sigortasının daha çok rağbet göreceğini öngörerek, ‘mutlaka tarım sigortası yaptırın’ çağrısında bulundu. Ayrıca Pınar, dünya nüfusunun artmasıyla ve var olan kaynakların aynı kalmasıyla birlikte ileride bir sıkıntı yaşanabileceğine dikkat çekerken, “Gelecek yıllarda kendi üretimi karşılayamaz ve ithalatı artıran bir ülke konumuna düşerseniz, sıkıntı büyük olur. Bu yüzden üzerimize düşeni yapmalıyız ve gittikçe çekilen yeraltı sularının her yıl birer metre aşağı seviyelere düşerek ciddi riskler oluşturmasına ‘dur’ demeliyiz.” ifadelerini kullandı.

HACER CEYLAN

Editör: Birkan Bakay