Bundan yaklaşık otuz-kırk yıl öncesine kadar bağımlılık denilince akla ilk olarak “Madde Bağımlılığı” gelmekte idi. Uyuşturucu müptelaları zihnimizde canlanmaktaydı. Bugün “Davranışsal Bağımlılık” olarak tanımlanan dijital dünyaya aşırı düşkünlük önemli bir mesele olarak karşımıza çıkmıştır.

Özellikle, çağımızda yankı bulan “haz” , “hız” ve “anı yaşa” olarak tanımlanan hedonizmin bir sonucu olarak bunun yansımalarını değişik alanlarda görmekteyiz. Söz gelimi, aşırı yemek yeme, alış veriş yapma, internet bağımlılığı gibi.

”Davranışsal Bağımlılık” bizde var mı, yok mu? Bu nasıl belirlenecek? Eğer, aşağıdaki davranışlardan ikisi varsa uzmanlara göre cevap evet olacaktır:

1.Çok zaman harcama,

2.Planlanan daha fazla vakit geçirme,

3.Devamlı istek ve arzu duyma,

4.Mesleki ve sosyal görevlerden vazgeçme,

5.Sürekli kullanma ihtiyacı,

6.Depresyon, kaygı, yorgunluk,

7.Sağlığını kaybetme pahasına devam etme.

Yakın zamana kadar araştırma yapacak kişi kütüphaneden çıkmazdı. Kitaplar ve dergiler arasında vakit geçirir, emek çeker, kitap tozu yutardı. Bir emek verir, çile çekerdi. Oysaki günümüzde internette herhangi bir arama motoruna birkaç kelime yazmanız ile mutlu sona rahatça ulaşabiliyorsunuz. Bu durum özellikle gençleri kolaycılığa ve tembelliğe sürüklüyor.

Mimar Sinan, Akşemseddin, İmam Buhari ve daha niceleri döktükleri ter, karşılaştıkları zorluklara dayanmaları ile yılmadan, usanmadan gösterdikleri gayretlerle isimlerini ölümsüzleştirmişlerdir.

Suriye’de Fransızlara karşı destan yazarak şehit olan Yusuf El –Azma için yazılan şu cümlenin sırrına da erdiler:

“Ölümün protokollerinden geçmelerine rağmen ölmeyip yaşamakta ısrar eden adamlar vardır.”

Konumuza dönecek olursak. Teknoloji aslında tarafsızdır. Hayatımızı kolaylaştırmaktadır. İyi yönde kullanırsak iyi sonuçlarla, kötü yönde kullanırsak kötü neticelerle karşılaşırız.

Anahtar cümle: Teknolojiyi en verimli nasıl kullanılacağını bilmek ve uygulamak. Bağımlılıktan uzak durmaktır.

Televizyon Bağımlılığı

Televizyon, evlerimizin başköşelerini işgal etmekte, çocuklar için kötü bir bakıcı rolünü üstlenmektedir. Televizyon zihnimizi tembelleştirmekte, düşünme ve muhakeme etme kabiliyetlerimizi köreltmektedir.

Hatta çocuklarda konuşma geriliğine ve obeziteye neden olmaktadır. Sabah programları, evlilik programları, bazı diziler toplumsal temellerimize dinamit koymakta, ahlaki değerlerimiz ayaklar altına almaktadır.

Çözüm; sağ-sol beynimizi çalıştırarak zihinsel geviş getirmek, kontrollü bir biçimde bize katkı sağlayacak programları izlemektir.

Bu konuda Almanya’da bir yakınımın şahit olduğu olay ilginçtir. Alman öğretmen, ”Ben haftada en fazla iki saat televizyon seyredebiliyorum ”der. Yakınım hayretten küçük dilini neredeyse yutacaktır. Biliyoruz ki, toplumumuzda günde en az dört-beş saat televizyon izlenmektedir.

Yine Alman öğretmen :”Sadece belgesel programları izlerim, seyrettiğim zaman da odaklanarak izliyorum ”diye ilave ediyor.

İnternet Bağımlılığı

“İnternet bağımlısı G. Koreli çiftin bebeği açlıktan öldü”

                                                                              (BBC-2 Nisan 2010)

Yukarıda verdiğimiz haberin içeriğinde Güney Koreli bir çiftin internetteki sanal bebeklerinin bakımını yaparlarken, kendi gerçek bebeklerinin açlıktan öldüğü ifade edilmektedir. Çiftin tutuklandığı belirtilmektedir.

İnternet bağımlılığında ölçü uzmanlara göre eğlence amaçlı olarak haftada 20 saat dan fazla bilgisayar başında ya da sanal dünyada geçiriyorsak, çevrim içi mutlu, çevrim dışı karamsar isek bizim için tehlike çanları çalıyor demektir.

İnternetin sağladığı en önemli olay kimlik değişimine fırsat sağlamasıdır. Bu durum kişiye mutluluk verir, kaçış imkânı sağlar. Sanal alemde fenomen olabilme imkanı da verebilir.

Her şeyin başı denge ve kontrol. İnternette de sosyal medyada da bu önemli.

Eğer, kontrolü kaybedersek, hem maddi hem de birçok kayıplarla karşılaşırız.

Çare: Tutkularımıza tutsak olmamak. Maddi olan şeylerden kalben de uzak durmak, bize hürriyetimizi verecektir.

En önemlisi de biz emanet olarak verilen zamanı iyi kullanabilmektir.

“Vakit nakittir”.( Atasözü)

Tutku ve tutsaklıktan kurtuluşun tek yolu: Bizi yaşatan ve yaratan Allah’a ihlasla bağlanmaktır.

Selam ve dua ile..