Babaanneme biz ebe derdik
Silifkenin Çingil köyündendi
Bir büyük dayısı;
Abdulhamid Hanın son meclisinde görev almış
Dayısı Sait Bey de uzun yıllar Silifke Belediye Başkanlığı yapmış
Günümüzde de o ailede bir kaç
Onkoloji, Hematoloji Profesörü varmış
Dedemi kendi seçip,
Yaylaya göç sırasında
Dereyi onun atıyla geçmiş
13 çocuk doğurmuş
6'sı küçükken ölmüş
Biri çocuk felcinden engelli kalmış
30 yaşına kadar her bakımını kendi yapmış
18 yaşında ölen halama ise dayanamamış
Kızlar azdır ve çok kıymetlidir bizim ailede
Hepimiz bu kıymetten payidar olduk
Ebemin evi tam bir okuldu
Köyün bütün kızları her işi,
Özellikle de yufka açmayı
Orada öğrenirdi
Böylelikle acemilerin elinde
Evin ekmeği üretilirdi
Bize güven verir
Sen hamurdan değil, hamur senden korksun derdi
Yazları iki su değirmenini yönetir,
Muhtar kocasının şehirden arasıra gelmesini beklerdi
Babama ve amcalarıma baktığımda;
Hepsinde kontrollü bir özgüven görürüm
Hepsi giyimine, kuşamına özenli,
Temiz, çalışkan ve düzenli
Benim de en mutlu günlerim;
Konarı vadisindeyken onunlaydı
Çocuk dilinden anlıyor,
Onları sorumluluk sahibi yapıyordu
Kızının ölümünden sonra
Hiç beyaz örtü takmadı
Yasını siyah tülbentlere taşıdı
Dedem çok uzun boylu
O ise kısaydı
Dağpazarı yaylalarıydı
Yerleşip kaldılar değirmenler için
Göçmenlerle hısım oldular
O tipik bir yörük anasıydı
Herkesin Emiş abasıydı
Köyün sac ayaklarındandı
Kendimi iyi hissederdim yanındayken
En çok hissettiğim duygu ise güvendi
Annem annesinden çok ebeme benzerdi
15 yaşında geldiğinde herşeyi ondan öğrendi
BİLLURİ