Tarihin tozlu sayfalarına kahramanlık destanı olarak yazılan 20 Ocak, Azerbaycan halkı için sadece bir "Yas Günü" değil aynı zamanda ulusu bağımsızlığa doğru ilerleten bir "Onur Günüdür".
Tarihe "Kanlı Ocak" adıyla geçen katliamın acısı, aradan 35 yıl geçmiş olmasına rağmen Azerbaycanlıların hafızasında tazeliğini koruyor. Üzerinden asırlarda geçse de unutulmayacak kahramanlık destanı yazıldığı o kanlı günde Sovyetler Birliği yaşlı, kadın, çocuk demeden önüne gelen herkesi katletmiş, yaralamış ve gözaltına almıştı.
YÜCE TÜRK MİLLETİ ESARETE BOYUN EĞMEDİ!
Kahramanlık destanı olarak da hafızalara kazınan Kanlı Ocak olayları 70 yıl süren eski Sovyet esaretinden sonra bağımsızlığın kazanılmasında dönüm noktası kabul ediliyor.
Kanlı ocak olarak tarihe geçen olayların iç yüzünde Ermenilerin Azerbaycan topraklarına göz dikmesiyle ve işgal etmeye kalkışmasıyla başlamış ancak esarete boyun eğmeyen Azerbaycan halkı o gün kahramanlık destanı yazdı.
Kanlı Ocak olayları, eski Sovyetler Birliği'nin çöküşünü hızlandırdı, Azerbaycanlılarda bağımsızlık duygusunu alevlendirdi. Olayların temelinde Karabağ sorunu bulunuyordu.
VATANINA GÖZ DİKENİ EZ OĞLUM!
Azerbaycan toprak bütünlüğüne kast eden Ermeniler, harekete geçmede gecikmediler! Azerbaycan toprağı olan Karabağ’ı kendi topraklarına katmak istemesi sonucu Azerbaycan halkı sokaklarda mitingler düzenleyerek Ermenistan’ın toprak işgaline karşı geldiler.
O gün, Azerbaycan halkı için önemli bir dönüm noktası olacaktı. Yüzlerce Azerbaycan halkı toprak bütünlüğünün parçalanmaması ve özgürlükleri için birlik oldular.
İşte o güz Azerbaycan’ın direnişi ve kanlı ocağın fragmanı yaşanmıştı. Ermeniler, Azerbaycan halkının tepkileri karşısında tedirgin olmuş ve işgal için düğmeye basmıştı.
Ermeniler, 1980'li yılların sonlarında Karabağ'ın Azerbaycan'dan koparılması için faaliyetlerini artırdı ve Aralık 1989'da Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti Yüksek Konseyi, Karabağ'ın Ermenistan'la birleştirilmesi yönünde karar aldı.
Azerbaycanlılar, bu kararı tepkiyle karşıladı ve Bakü'de yüz binlerce kişinin katıldığı mitingler düzenlendi. Halk, Ermenilerin artan toprak taleplerine ve Sovyet yönetimine tepkilerini göstermek için Bakü'nün Azadlık Meydanı'na akın etti. Aralıksız süren mitingler Sovyet yönetimini tedirgin etti ve Bakü'ye asker gönderilmesi yönünde karar alındı. Halk ise kentin giriş yollarını ve Bakü'deki askeri birliklerin önünü kapattı.
İlk önce 19 Ocak 1990'da Sovyet istihbaratınca Azerbaycan televizyonunun enerji sağlayıcısı patlatıldı. Akşam saatlerinde ise 26 bin kişilik Sovyet ordusu zırhlı araçlarla 5 yönden Bakü'ye girdi.
Sovyet ordusu, onları engellemeye çalışan silahsız sivillere mermi yağdırarak kente ulaştı. Tanklar ve ağır zırhlı araçlar insanların üzerlerine sürüldü, ambulanslara ve yolcu otobüslerine ateş açıldı. O gece Bakü'de 130 sivil hayatını kaybetti.
Sovyet ordusu, katliamını Neftçala ve Lenkeran gibi diğer illerde de sürdürdü ve toplam 147 Azerbaycanlı sivil, 20 Ocak katliamının kurbanı oldu. Olaylarda 744 kişi yaralandı, yaklaşık 400 kişi Sovyet ordusunca gözaltına alındı.
Hiçbir kuvvet Azerbaycan halkını durdurmaya yetmedi.
Bakü'de Sovyet yönetiminin olağanüstü hal ilan etmesine ve kentin tamamen Sovyet ordusu tarafından kontrol altına alınmasına rağmen halk yine sokaklara çıktı ve şehitlerin defni için çalışma başlatıldı.
Şehitlerin naaşları, 31 Mart 1918'de Ermenilerin saldırıları sonucu hayatını kaybeden Azerbaycanlıların cenazelerinin toprağa verildiği, daha sonra Sovyet döneminde park haline getirilen Dağüstü Park'ta defnedildi. Cenazeler, Azadlık Meydanı'nda toplandı ve buradan insanların omzunda, daha sonra Şehitler Hıyabanı ismi verilen şehitliğe getirilerek yan yana defnedildi. Cenazelere yaklaşık 1 milyon kişi eşlik etti.
ÖNÜNE GELEN HERKESİ KATLETTİLER!
Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından Azerbaycanlı siviller öldürülmüşlerdir. 10.000 nüfuslu Hocalı'da olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azerbaycanlı bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmî rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azerbaycanlı sayısının 1.300 kişi olduğu söylenmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı'da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700'den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise 1.000'in üzerindedir. Katliam sonrası Hocalı şehri Ermenilerin eline geçmiştir.
KATLİAMIN TANIĞI OLAYI BİR BİR ANLATTI
Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:
“Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk’ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mutallibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.” İfadelerini kullandı.
Kanlı Ocak Katliamı, Azerbaycanlıların eski Sovyet yönetimine güvenini tamamen sarstı ve ülkenin bağımsızlığına giden süreç başladı.
Azerbaycanlılar 34 yıldır her 20 Ocak'ta, o günün kurbanlarının simgesi haline gelen karanfillerle şehitliğe akın ediyor, bağımsızlık ateşini yakanlara minnettarlığını gösteriyor.